Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa, 15 Eylül 1918’de Bakü’yü kurtardıktan sonra Ekim ayında Dağıstan’a geçerek orayı da işgalden kurtarır. Mondros Mütarekesi’nin ardından, ağabeyi Enver Paşanın ülkeyi terk etmesi ve Türkiye’nin Azerbaycan’ı Sovyetler Birliğine bırakması ile birlikte mevcut kuvvet dağıldı.

Ancak “Bakü Fatihi” Nuri Paşa, askerlerinden gönüllü olanların Azerbaycan Ordusunda kalabileceğini bildirdi. Ve birçok Anadolu Türk’ü gönüllü olarak orada kaldı.

1918 yılı Haziranında da, Nuri Paşanın önderliği ve Azerbaycan’da kalan diğer Türk subaylarının yardımı ve iştiraki ile Azerbaycan’ın ilk milli kimliğe sahip Harp Okulu Gence’de kuruldu.

Nuri Paşa bir süre sonra Almanya’ya geçti. Uzun yıllar orada yaşayan Paşa 1938’de tekrar ülkesine döndü. İstanbul’da Zeytinburnu semtinde aldığı bir şirketi fabrikaya çevirerek silah üretimine başladı. Kalbinde hâlâ esir Türk illerinin kurtarılması ile ilgili güçlü hisler besliyor; Azerbaycan ve Türkistan halklarının Türkiye ile birleşmesi gerektiğine inanıyordu.

Türkiye’de Killigil soyadını alan Nuri Paşa, bir müddet sonra fabrikasını Sütlüce’ye taşıyarak üretimine havan ve havan mermisini de ekledi. Belki de amacı fabrikasında ürettiği silahlar ile esir Türk illerinin yeniden hürriyetine kavuşmasına destek olmaktı. Bir ara silah fabrikasında silah üretmeyeceğini beyan etse de üretime gizlice devam etti.

1948 yılında İsrail Devleti kurulduktan sonra, ilk önce Mısır’la aralarında savaş başladı. Bu sırada Mısır ve Türkiye arasında imzalandığı söylenen silah anlaşması neticesinde, silahların Nuri Paşanın sahibi olduğu fabrikada hızla imaline geçildi. İsrail’e karşı kullanılmak üzere, Mısır için üretilen silahlar bu fabrikadan çıktığı için, patlamanın sabotaj olduğuna dair güçlü inanç bugün de devam etmektedir.

2 MART 1949/ İSTANBUL

Soğuk bir akşam vakti saatler 16:30’u gösterdiğinde Sütlüce Silah fabrikasında ardı ardına iki esrarengiz patlama oldu. Fabrikanın sahibi olan “Bakü Fatihi” Nuri Paşa, hayatı boyunca yüzlerce kez kurtulduğu ölümden bu sefer kurtulamadı ve hazin bir sonla hayata veda etti.

Patlamadan birkaç gün önce fabrikanın İsrail’den gelen bir heyet tarafından ziyaret edildiği hafızalardan silinmedi. Milli Savunma Bakanlığının denetiminde olan Nuri Paşanın fabrikasının havaya uçması ve Nuri Paşanın cesedinin dahi bulunamaması bugün bile esrarını korumaktadır.

O Nuri Paşa ki Azerbaycanlıların “Nuru Paşa” dedikleri ve o dönem doğan erkek çocuklarının birçoğuna onun adını verdikleri, henüz 27 yaşındayken Bakü’yü İngiliz ve Rus işgalinden kurtarmış efsanevi bir kahramandı.

Azerbaycan halkının gönlünde bugün de itibarını muhafaza eden ve adına şiirler yazılan; şarkılar bestelenen bir kahraman.

MONDROS’TAN SONRA KUZEY KAFKASYA VE AZERBAYCAN

Kafkasya’nın istiklal güneşi, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü işgalden kurtarması ile birlikte nihayet parlamaya başlamıştı. Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri, Kafkas İslam Ordusu’nun koruyucu şemsiyesi altında ve Osmanlı subaylarının tecrübelerinden istifade ile devlet müesseselerini kurmak için kolları sıvarken İstanbul’dan gelen acı haber bütün planları alt üst etti; Kafkas İslam Ordusu Devlet-i Aliye’nin imzaladığı Mondros Mütarekesi uyarınca geri çağrıldı.

28 Aralık tarihinde Osmanlı Ordularının Kafkasya’yı terk etmesi ile birlikte, 11 Mayıs 1918’de Osmanlının da desteği ile kurulan Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti zor durumda kaldı. Devlet Başkanı Abdülmecid Çermoy istifa etti. Onun yerine Pşimaho Kosok Devlet Başkanı olarak seçildi. Yeni hükümet milli seferberlik ilan etti ve mücadele hızla devam etti. Bu esnada Adıgey, Karaçay, Kabardey ve Oset bölgeleri Kızılordu tarafından işgal edildi. Kafkasya’nın milli mücadelesi Dağıstan ve Çeçenistan’da devam etti.

Kuzey Kafkasyalılar 20 bin şehit verirken, 6 Mayıs 1920 tarihinde Çeçenistan’da Bolşevik tehdidi altında büyük bir Kuzey Kafkasya Kurultayı yapıldı. Ruslara karşı büyük bir mücadele vermiş olan Uzun Hacı’nın teklifi ile Türkiye’de bulunan İmam Şamil’in yaşayan tek oğlu Kamil Paşanın Türkiye’den getirilerek harekâtın başına geçirilmesine karar verildi. Kamil Paşa yola çıkamayacak kadar hasta olduğundan yerine oğlu Said Şamil’i Kafkasya’ya gönderdi. Said Şamil liderliğinde devam eden mücadelede Bolşevikler birçok yerde bozguna uğratıldı.

Fakat Kızıl Ordu güçlerine karşı çarpışmalar devam ederken oldukça hasar gören Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti Bolşeviklerin baskıları neticesinde dağıldı. Ruslar tarafından 1921 senesi Ocak ayında “Dağlı Sovyet Özerk Cumhuriyeti” ile “Dağıstan Sovyet Özerk Cumhuriyeti” adı altında iki yeni yönetim teşkil edildi.

Azerbaycan da artık yalnızdı. 28 Mayıs 1918 de Mehmet Emin Resulzade başkanlığında ilan edilen Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, 27 Nisan 1920 günü Bolşeviklerin Azerbaycan’ı işgali ile son buldu. 28 Nisan’da Bolşevikler Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ilan ettiler. Ve Azerbaycan’ın esaret günleri yeniden başladı.

Mondros Mütarekesinin ardından Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dayanışma da inkıtaa uğradı. 1919 Ağustos’una kadar Bakü’de kalan İngiliz Birliklerin şehri terk etmelerinin ardından Bolşevik ve Ermeniler Azerbaycan’da çok daha acımasızca hareket etmeye başladı.

Azerbaycan halkı istiklalini elde ettiği tarihten itibaren Ermeni ve Bolşevik tacizleri yine devam ederek Anadolu topraklarına kadar ulaştı. Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk kuvvetlerinin girişimiyle 30 Ekim 1920’de Doğu’da Sarıkamış ve Kars işgalden kurtarılarak hürriyetine kavuştu.

MÜRSEL PAŞA

Mürsel Bakü Paşa ise tutuklanmasının ardından Malta’ya sürülenler arasındaydı. Hürriyetine kavuştuktan sonra Anadolu’da Milli Mücadeleye destek verdi.

Bakü’de Kafkas İslam Ordusu ile elde ettiği zaferin ardından, 9 Eylül 1922’de 1. Süvari Tümen Komutanı olarak İzmir’e ilk giren Türk Generali Mürsel Paşa oldu. 1918’de Bakü’de göndere çektiği Türk bayrağını, bu kez İzmir Hükümet Konağına, şehri Yunan işgalinden kurtaran komutan olarak çekti.

Editör: TE Bilisim