Murat Yılmaz / Diriliş Postası

Doğu Türkistan’da çocuk olmak, hatta hayata merhaba diyebilmek hep zordu! Kadınlar uzun yıllardır sistematik kürtaj ve doğum kontrolüne maruz kalmakta, nükleer denemelerden dolayı çocuklar sakat doğmaktadır. Kota dışı hamilelikler (kota 2 çocuk) kaçıncı ayında olmasına bakılmaksızın kürtajla sonlanmaktadır. 2015-18 döneminde doğurganlık %84 oranında azalmıştır. Kota dışı doğumların cezası ise para ve toplama kampı cezasıdır!

Doğu Türkistan Çin Komünist Partisi (ÇKP) Sekreteri ChenQuanguo, Kasım 2016’da mevcut yetimhane ve çocuk bakım merkezlerinde boş kontenjan bırakılmamasını ve yeni kurulacak merkezlerle mevcutların kapasitesinin arttırılacağını açıkladı. Aynı zamanda bir süredir yapımına hız verilen yüzlerce yatılı okul da hazırlanmak üzereydi!

Çince tek ve zorunlu dil

Yatılı okullar ve kreşlerde Çince tek ve zorunlu dildir. Anadilde konuşmaya teşebbüs bile ceza gerektirir! Her bir çocuk ÇKP’ye sadakatle bağlı Han Çinli olarak yetiştirilmektedir! Çin gelenek ve göreneklerinin öğretildiği, sadece Çin yemeklerinin verildiği çocuklar, dinî, millî ve örfi değerlerinden koparılmaktadır. Din çocuklar üzerinde “zehirleyici etkisi olan bir olgu” olarak görülmektedir.

Doğu Türkistan’da çocuklar için bir başka tehdit de BM soykırım suçları maddelerinden olan neslin yok edilmesine yönelik uygulamalardır. Çocuklara bilinmeyen gıdalar yediren ve içiren, onları aşılayan yetkililer acaba Uyguru, Kazağı, Kırgızıyla Doğu Türkistan’ın nesillerini mi kurutmaktadır?

ÇOCUK KAMPLARINDAKİ ZULÜM

“Çocuk kampları”nın kurulduğu tarihler, Doğu Türkistan’da yetişkinler için kurulan toplama kamplarının açılmaya başladığı tarihlerle örtüşmektedir.

Çin Çocukları Koruma Yasası’nın 43. maddesi, çocukların devlet bakımı için akrabalarından zorla alınmasına yetki vermezken, Çin’in 1992 yılında onayladığı BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, aileyi çocukların büyümesi ve refahı için doğal ortam olarak kabul ederken, 1200’ü aşkın toplama kampına mahkeme edilmeksizin hiçbir suçu olmadan atılan 3-8 milyon masumun çocuklarına bakacak başka yakınlar (dede, amca, teyze..) olmasına rağmen çocuklara koşulsuz el konulmaktadır!

Çin MEB verilerine göre, Doğu Türkistan’da toplam 7.778 Çocuk Yetiştirme Merkezi vardır. Bu merkezlerde 92.200 eğitmen ve “Özel Görevli” statüsüyle 59.400 kişi istihdam edilmektedir. Görevli sayısına bakıldığında merkezlerde yaklaşık 2 milyon çocuk olduğu tahmin edilmektedir.

KREŞLER DİKENLİ TELLERLE ÇEVRİLİ

Sadece 2017 tarihinde Doğu Türkistan’da tüm ortaokul öğrencilerinin %40’ını oluşturan 497.800 öğrenci yatılı okullara yerleştirilmiştir.

Bağımsız heyetlerin ziyaretlerine müsaade edilmeyen okul/kreşler dikenli teller, çitler ve kameralarla çevrilidir ve sıkı polis gözetimi altındadır. Bu şekliyle merkezler çocukların güvenliklerinin sağlanmasından ziyade bir çocuk toplama kampını andırmaktadır.

Bir yetimhane görevlisi tesislerin aşırı kalabalık ve koşullarının korkunç olduğunu, çocukların burada âdeta çiftlik hayvanları gibi kilitlendiklerini anlatmıştır. Aşırı kalabalık, çocukların Çin ana karasına taşınma sebebidir aynı zamanda. Fakat çocukların tam olarak nereye götürüldükleri asla bilinmemektedir!

Her sabah ayrı kâbus

Çocuklarını kaybeden onbinlerce anneden biri olan Meripet her sabah kâbuslarla uyanıyor; çünkü kendisi Türkiye’deyken anneanneleriyle birlikte kalan 3-8 yaş aralığındaki dört çocuğu yetimhaneye alınmış. Acılı anne, çocuklarından ayrı geçen 2,5 yılın ardından, onların fotoğrafına bakarak ağlıyor ve “Onları günün birinde tekrar gördüğümde beni tanıyacaklar mı? Ben onları tanıyabilecek miyim?” diye soruyor.“Çinli kimsesiz çocuklar” olarak yetiştirilen bu neslin gelecekte nasıl problemlerle baş etmek zorunda kalacağını tahmin etmek zor olsa da bu çocukların gerçek ailelerini, Müslüman bir Uygur/Kazak/Kırgız olduklarını öğrenme şansları belki hiç olmayacak! Bu bağlamda BM İnsan Hakları Komisyon üyesi seçilen Çin! ve başta İİT üyesi ülkeler olmak üzere BM ve tüm dünyanın toplama kampları ve çocuk kampları zulmünü bir an evvel bitirmesi gerekmektedir.

ÇOCUKLAR TEK TEK KAYBOLUYOR

Doğu Türkistan’da toplama kamplarından çıkmayı başarsalar dahi ebeveynlerin çocuklarını yetimhanelerde bulabilmeleri neredeyse imkânsızdır!

BM Soykırım Sözleşmesi’nin 2. Maddesine göre “Gruba ait çocukları bir başka gruba zorla nakletmek” açık soykırım uygulamasıdır ve Doğu Türkistan’da bundan azade çocuk yok gibidir.

Çocukların yakınlarından zorla ayrılması, Doğu Türkistan’daki baskıların en acımasızlarındandır. Çocukların geçirdiği travmaları kimse tahmin dahi edemez!

Çin’in asimilasyon politikası çerçevesinde ilk olarak çocukların kimlik bilgilerini değiştirdiği, daha sonra bu çocukları Çinli ailelere evlatlık verdiği haberleri yanı sıra çocukların çeşitli araştırmalarda denek olarak kullanıldığı, organ ticareti için katledildiği, fuhuş amaçlı kullanıldığı vb. haberler de gelmektedir. Çocukları ellerinden alınan Doğu Türkistanlı aileler, çocuklarının akıbetinden büyük endişe duymaktadır.

Editör: TE Bilisim