Deniz Unay / Sosyal Medya Uzmanı

Covid-19 salgını sebebiyle sosyal yaşamda da yıllardır alışılagelmiş olan pek çok alışkanlık ya kısmen ya da tamamen değişmek durumunda kaldı. Dünyanın dört bir yanında bir saat gibi işleyen endüstri aksadı, bunun sonucunda büyük ekonomiler bile yavaşladı. Ulusal ve uluslararası alanda seyahatler zaman zaman durma noktasına geldi. Eğitim ve öğretim hayatı da ciddi anlamda olumsuz etkilendi. Covid-19 salgını döneminde ayrıca sosyal medya ve iletişimin hızlı olması sebebiyle dünya infodemi derdiyle başa çıkmaya çalıştı.

İNFODEMİ İLE MÜCADELE YETERSİZ

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) başta olmak üzere infodemiye karşı ciddi mücadele veren pek çok kurum 7 gün 24 saat boyunca çalışmalar düzenlendi. Hatta hükümetler ile bilim insanlarıyla birlikte tv programları, makaleler ve sosyal medya hesapları üzerinden şeff af bilgi akışları olması için yoğun bir şekilde çaba harcadı. Ancak tüm bunlara rağmen infodeminin hızını kesmekte yeterince etkili olunamadı. Covid-19 salgınının peşinden gelen infodemi salgınıyla oluşan bilgi karmaşası, özellikle sosyal medya alanından beslenerek insanların algılarını alt üst etti. Son dönemde Covid-19 pandemisini yenmek için yoğun çaba harcayan sağlık sektöründe aşı çalışmaları hakkında güzel haberler gelmeye başladı. Ancak tüm bunlara rağmen global anlamda aşı reddine yönetlikinfodemik çalışmalar da bu süreçte hız kazanmış oldu. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay, önemli bilgiler paylaştı.

SOSYAL MEDYA KAZANI

Covid-19 ile beraber ortaya çıkan infodemi hakkında Dünya Sağlık Örgütü, tüm hükümetlere ve Birleşmiş Milletler’e önemli çağrıda bulundu. Dünya genelinde aşı konusunda insanların doğru bir şekildebilgilendirilmesiiçin tüm kurumların üzerine düşensorumlulukları yerine getirmeleri gerektiği belirtildi. Önde gelen yetkili isimlerin bu çağrılarına ve uyarılarına rağmen halanetleşmemişbirgörünüm söz konusu olmaya devam ediyor. İnsanların zihinlerinde hala ciddi bir karmaşa devam ederken, sosyal medyaüzerinde de hala mantıkdışı paylaşımlar yapıldığı görülüyor.

Bugüne kadar Covid-19’un 5G üzerinde yayıldığı komplo teorileri çok fazla insanın aklını bulandırdı. Öteyandan Covid-19 hakkında onlarca asılsız iddiaortaya atıldı. Hastalığı fırsat bilen kötü niyetli kişiler, oluşan kaos ortamından yararlanarak işe yaramayanürünleri insanlara satmaya çalıştılar. Özellikle ABD’de çamaşır suyu içen veya gargara yapan insanlar, hayati tehlikeleryaşadı. Çeşitli alanlarda ünlü olmuş kişiler, sosyal medya üzerinden yalan yanlış bilgilerpaylaşarak insanlardaki kafa karışıklığını adeta körükledi.

AŞI ANTİPATİSİ BÜYÜDÜ

Aşı reddini gündeme getiren etkenler ve sebeplere göz atıldığında farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Aşı reddini savunan kişiler bilim insanlarını bu konuda yetersiz görmekte ve onlar hakkında şu asılsız iddiaları savunuyor: • Bilim insanları aşı ve aşılama konusunda bilgi sahibi değildir. • Bilim insanları kendilerine ün kazandırmak, makale ve kitaplarını satmak için asılsız açıklamalar ve manipülasyonlar yaparlar. • Daha fazla hasta bulmak için bilim insanları aşı karşıtlığını körükler. • Yeterli bilgi ve istatistiğe sahip olmadan ve bazı verileri çarpıtarak kendileri için şöhret yaratmaya çalışırlar.

MEDYADA AŞI KARŞITLIĞI

Esasında tıbbi açıdan problem yaratmayan ve her aşıda görülebilen basit yan etkiler, medya ve sosyal medya üzerinden çarpıtılarak insanlara aktarılıyor. Bu tehlikesiz yan etkiler, “Aşının Zararları” şeklinde ortaya atıldığında insanların aşı olma konusunda endişeler yaşamasına sebep oluyor. Son dönemde infodeminin parçası haline gelen insanlar, aşı reddi konusunda tavır takınmaya başlıyor. Sosyal medyada yoğun bir şekilde servis edilen paylaşımlar ve anketler, dezenformasyon içeren bilgilerle bütünleşip sahte beğenilerle insanlara servis edilerek aşı karşıtı olmaları sağlanıyor. Bu konuyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda, bazı infodemik paylaşımların aslında sahte etkileşimden beslendiği de ortaya çıkarılmış durumda.

ALTERNATİF TIPTAN BESLENİYORLAR

Bilimsel açıdan hiçbir dayanağı ve çalışması olmadan sadece deneyim üzerinden uygulanan alternatif tıp alanında da aşı karşıtlığına yönelik propaganda yapıldığı görülüyor. Alternatif tıp alanından daha fazla para kazanmak ve kendi isimlerini duyurmak isteyen kötü niyetli kişiler, aşı karşıtlığını körüklüyor. Bu yönde yapılan beyan ve paylaşımlar ile insanlara aşı yerine geçebilecek gıda ve tedavi ürünleri sunuyorlar.

HUKUK BU DURUMA NE DİYOR?

Dünyanın dört bir yanındaki aşı karşıtlarının bir başka dayanak gösterdikleri alan da hukuk ve insan hakları ile ilgiliydi. Aşı karşıtları, Covid-19 pandemisinden de önceki dönemde bazı davaları kazanarak aşı olmadılar. Ancak içinde bulunduğumuz durum toplum sağlığı ve uluslararası seyahat ve ticaret alanlarını doğrudan ilgilendiren bir konu olduğu için aşı reddinin hukuk açıdan farklı sonuçlar doğurduğu görülüyor. Hukuk alanında pek çok ülkenin anayasasında olağanüstü hal durumunda bazı hakların askıya alınabileceği belirtiliyor. Buna örnek olarak;

• Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 15. maddesi,

• Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 4. maddesi gibi uluslararası alanda kabul gören hukuk dayanaklarındaki maddeler gösterilebilir. Bu maddelerde ulusların hayatını ve genel sağlığını tehdit eden durumlarda hakların askıya alınabileceği düzenlendiği için Covid-19 aşısına karşı bir durumun hukuki dayanağı önceki davalardan farklılaşıyor.

DİNİ İNANIŞLAR DEVREDE

Dünyanın pek çok farklı yerinde aşı karşıtlığı ile bilinen inanç gruplarının liderleri, kendisine bağlı olan toplulukları aşı olmamaları konusunda yanlış yönlendiriyor. Aşı olmanın şeytanın işi olduğunu belirten inanç grupları, kısırlık başta olmak üzere pek çok yanlış inancı körükleyerek insanları etki altına alıyor. Dini inanç gruplarının bu yöndeki hamleleri, insanların kitlesel olarak aşı olmayan ve aşıya karşı olanların sayısını artırmaya devam ediyor. Kısırlık iddiasını ortaya atan inanç grubu liderlerinin göz ardı ettiği bir gerçek var. 1960 yılında dünya nüfusu 3 milyar civarındayken 2018 yılında 7.5 milyarın üzerine çıkmıştır. Aşı yaptıran ailelerde yeniden çocuk sahibi olma konusunda herhangi bir olumsuz veriye rastlanmamıştır. Covid-19 aşısına karşı olan kişiler, dünya nüfusunun bu aşı yoluyla azaltılacağı iddiasını sık sık gündeme taşıdılar. Ancak bu iddialar kesinlikle hiçbir kaynak gösterilmeden sosyal medya gibi platformlar üzerinden yayılarak insanları olumsuz etkileyeme başladı. Günümüzde aşı yapan şirket ve sağlık kuruluşları bu iddiaları yalanlayan verileri paylaşmaya devam ediyor

AŞI OLMAK NEDEN ÖNEMLİ?

Sonuç itibari ile Covid-19 pandemisi hayatımıza girdiğinden beri infodemi de en büyük ve en yaygın bir şekilde karşımıza çıktı. Özellikle sosyal medyadaki kontrolsüz ve asılsız iddiaların paylaşımı, aşı karşıtlığı konusunda insanların tutum geliştirmesini kolaylaştırdı. Nitekim günümüzde de hala aşı reddi ile ilgili infodemik bilgilerin sosyal medya platformlarında hızla yayıldığı görülüyor. Aşılamanın sağlık kuruluşları tarafından başladığı ve neredeyse 10 milyondan fazla insanın halihazırda aşılandı şu dönemde aşıya olan güveni kaybetmemek gerekiyor. Aşı, bir ülkenin sağlık giderleri arasında tedavi ilaç ve yoğun bakım harcamalarına göre en ekonomik enstrümandır. Aşı olmayı reddeden insanların oranı arttığı takdirde Covid-19 pandemisinin yayılma hızı da giderek artmaktadır. Aşılanmak, günlük hayatta kabul ettiğimiz trafik kuralları gibi kişisel bir tercihin ötensinde bir sorumluluktur. Bu yüzden kendimizi, ailemizi ve toplum sağlığını korumak adına aşı olmaya özen göstermemiz gerekir. Öte yandan aşı olmayıp doğal yollarla Covid-19’a karşı bağışıklık kazandığına inanan kişilerde, ne yazık ki organ hasarları gibi ağır sonuçlar meydana gelmektedir. Her ne kadar infodemik bilgilere insani olarak ilgi duysak da asıl önemli olan enfeksiyon ve aşı alanında bilim insanlarının bugüne kadar yapmış olduğu başarılı çalışmaların sonuç vereceğine inanmaktır.

Editör: TE Bilisim