Çin’in, Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uyguladığı baskı rejimi uzun yıllardır devam ediyor. Bu baskılara maruz kalan Uygur Türklerinin çoğu ailelerine bir şey olacak korkusuyla yaşadıklarını anlatamıyor. Bir imkan bulup başka ülkelere sığınanlar ise bir daha kalan akrabalarıyla iletişim kuramıyor. Başka ülkeye kaçan bir akrabasıyla iletişim kuran Uygur Türk’ü ya kamplara alınıyor ya da gözaltına alınıp uzun süre sorgulanıyor.

Bu ailelerden birisi de Doğu Türkistan’ın Urimçi kentinden gelen İ.Ö (45) ve A.K (40) çifti. 4 çocuk sahibi çift baskılar nedeniyle 2015 yılında pasaport alıp önce İstanbul’a ardından da Adana’ya geldi. Evlatlarını da getirmek için çaba gösteren ancak bu çabaları boşa çıkan aile, hayatlarını idame ettiriyor ancak 6 yıldır ne evlatlarıyla ne de akrabalarıyla iletişim kuramıyor.

“SESİMİZİ DUYURMAK İSTİYORUZ"

Yaşadıklarını anlatan anne A.K., evlatlarıyla veya akrabalarıyla iletişim kurması halinde onların kamplara alınmasından korktuğunu söyleyerek, “Ailemizden, çocuklarımızdan haber alamıyoruz. Onların nasıl olduğunu hiç bilmiyoruz. Sesimizi duyurmak istiyoruz. Çin bizim özgürlüğümüzü almaya, Türk milleti olduğumuzu unutturmaya çalışıyor. Burada Türk kardeşlerimiz var diye duyduk ve geldik. Döndüğümüzde ailelerimizi kamplara alacakları için dönemedik” diye konuştu.

“TÜRK VATANDAŞLARIMIZDAN DESTEK İSTİYORUZ"

Bir defa telefonla kız kardeşini aradığını ancak kendisini tanıdığı halde dinlendiği için ‘tanımıyorum’ dediğini belirten A.K., “Kardeşimle görüştüm. Ben kızımın adını verip onun annesiyim dedim. Beni tanıdı ama sizi tanımıyorum deyip telefonu kapattı. Çünkü görüşürse onu suçlu bulacaklardı. Yetkililerin bizim sesimizi duymasını istiyoruz. Bizim içimizde kardeşlerimize özlem var. Birbirimize sahip çıkacağımızı biliyoruz. Türk vatandaşlarımızdan destek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

MÜSLÜMAN VE TÜRK OLDUĞUMUZU UNUTTURMAK İSTİYORLAR"

Babasının cenazesine gidemediğini, annesinin ise sağ olup olmadığını dahi bilmeyen baba İ.Ö., “Özgürce Müslüman olarak yaşamamızı istemiyorlar. Biz burada 5 senedir yaşıyoruz. Biz burada çocuklarımız ve ailelerimiz orada acı çekiyor. Onlardan haber alamıyoruz. Eğer haber alırsak onları kampa atarlar biliyoruz. Ailemiz şuan ne durumda bilmiyoruz. Babam vefat etti onu biliyorum ama annem yaşıyor mu öldü mü bilmiyorum. Çocuklarım nasıl durumda bilmiyorum. Onlar Müslüman ve Türk olduğumuzu unutturmak istiyorlar” şeklinde konuştu.

“8 YAŞINDA BİR KIZIN NE SUÇU OLABİLİR?

Kızı A.Ö.’nün 2008 yılında Kuran-ı Kerim kursuna gittiği için 1 yıl hapis cezasına çarptırıldığını da öne süren İ.Ö., “Benim kızım sırf 2008 yılında Kuran-ı Kerim öğrendiği için 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2 ay cezaevinde kaldı ve sonra ben kefalet parası yatırıp onu kurtardım. 8 yaşında bir kızın ne suçu olabilir. Onu cezaevine ziyarete gittiğimizde gizliden video çektik ve o videoyu da ilk kez gösteriyorum” dedi.

Editör: TE Bilisim