Şimdi sırtımıza yüklendiğimiz dünyalık ağırlıklarımızı bir kenara bırakarak maneviyata sarılma ve arınma vaktidir.

Çağın tuzaklarına karşı fert fert toplumu onaran rahmet ve mağfiret iklimine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var. Önümüzdeki 18 Şubat Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece mübarek Ramazan ayının habercisi Regaib Kandili'ni hep birlikte idrak edeceğiz.

Masivadan geçmenin ve ruh planında Hakk’a teslim olmanın onuruyla toparlanmanın ve hayat hendesesini bir kez daha temize çekmenin zamanı geldi. Maddi çıkarları uğruna dünyayı sömürenlerin tazyiğine inat kendi ailesinden başlayarak hane hane, şehir şehir yüreklere nakşedeceğimiz barış ve huzur kuşağını dünyanın ufkuna duyurmalıyız.

Bu karanlık çağın üzerinde helezonlar halinde yükselen yürek sesimizle aydınlığı haykırırken üç ayların kutlu manevi iklimini insanlığın sadrına şifa olarak sunmalıyız. Yollarımızı On Bir Ayın Sultanı Ramazan ayına çıkaracak Recep ve Şaban aylarını, ihsan şuuruyla daha fazla kıyama durarak ve hasta gönüllere şifa niyetine sadaka vererek yeni nesillere örnek olacak şekilde kalbin doruklarında yaşamalı ve yaşatmalıyız.

86 yıl sonra özgürlüğüne kavuşan Ayasofya Camii’nin minarelerinden yükselen ezan sesiyle mazisini hatırlayan ve ihtişamlı geleceğini yeniden kuran nesiller yetiştirmek dileğiyle üç aylarınızı tebrik ediyoruz.

Hz. Peygamber (sav) üç aylara girdikten sonra şöyle dua ederdi:

“Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259).

Editör: TE Bilisim