Türkiye'nin Özbekistan'da bugün açılışını yapacağı Semerkant başkonsolosluğu, ülkedeki ilk başkonsolosluk olacak.

Türkiye'nin yeni atanan Semerkant Başkonsolosu Salih Caner yaptığı açıklamada, bugün Semerkant'ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Özbekistan Dışişleri Bakanı Abdulaziz Kamilov'un katılımıyla Türkiye'nin Semerkant Başkonsolosluğunun açılışının yapılacağını belirtti.

İLK TANIYAN TÜRKİYE OLDU

Özbekistan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olan Türkiye'nin aynı zamanda bu ülkedeki ilk büyükelçiliği de açan  devlet olduğuna dikkati çeken Caner, "Üst düzey ikili ilişkilerin bir göstergesi olarak Özbekistan'daki ilk başkonsolosluğu da Türkiye Cumhuriyeti açmış olacak. İki ülke halklarının ortak tarihini simgeleyen kadim Semerkant'ta Türkiye'nin Başkonsolosluk açıyor olmasının mutluluğunu yaşıyoruz." ifadesini kullandı.

Başkent Taşkent'ten sonra Türk vatandaşlarının yoğun yaşadığı şehirlerden birinin Semerkant olduğunu belirten Caner, başkonsolosluğun Türk-Özbek vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalar yürüteceğini, ayrıca iki ülke arasında ticari-ekonomik, kültürel ve diğer alanlardaki iş birliğinin geliştirilmesi için çalışacağını söyledi.

İMAM BUHARİ VE İMAM MATURİDİ TÜRBELERİ BURADA!

Semerkant İl Turizm Müdürü Dilşad Narzikulov, Özbekistan'ın en önemli turizm bölgelerinden Semerkant'ta binden fazla tarihi ve kültürel yapının bulunduğunu belirterek şehirde 400'e yakın otelin hizmet verdiğini kaydetti.

Semerkant'ın inanç turizminin geliştirilmesine yönelik büyük potansiyelinin olduğuna dikkati çeken Narzikulov, bölgede İmam Buhari, İmam Maturudi ve Hoca Ahrar Veli gibi İslam aleminin büyük alim ve ulemalarının türbelerinin bulunduğunu kaydetti.

TÜRK DEVLETLERİNİN BAŞKENTİ

Türk-İslam medeniyetinin önemli eserlerinin bulunduğu Semerkant, ülkenin en büyük ikinci şehri olmasının yanı sıra milattan önce 8'inci yüzyıla dayanan tarihiyle binden fazla kültürel yapıya da ev sahipliği yapıyor.

Çeşitli dönemlerde aralarında Batı Karahanlı, Şeybani ve Timurluların da bulunduğu birçok Türk devletine başkentlik yapan Semerkant, Orta Çağ'da inşa edilen mavi kubbeli camileri ve medreseleri, çinilerle bezeli kervansarayları, göğe uzanan minareleriyle görenleri hayran bırakıyor.

BİLİMİN MERKEZİ

Yüzyıllar boyunca Çin ile Avrupa arasındaki Büyük İpek Yolu üzerinde kilit konumdaki Semerkant, dönemin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmanın yanında Orta Çağ'da dünyanın bilim merkezlerinden biri de oldu. Dünyanın dört bir tarafından gelen yüzlerce araştırmacı Semerkant'taki medreselerde eşsiz eserlere imza attı.

Semerkant, Orta Asya Türk mimarisinin ender örneklerinden Registan Meydanı,  peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) amcasının oğlu ve Emeviler döneminde şehit olan Kusem bin Abbas'ın türbesinin bulunduğu Şahi Zinde Külliyesi, Timur İmparatorluğu'nun kurucusu Emir Timur'un mezarının yer aldığı Guri Emir Türbesi, ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Timur Sultanı Mirza Uluğbey'in inşa ettirdiği Uluğbey Gözlemevi, Timur'un eşi Bibi Hanım'ın yaptırdığı Bibi Hanım Medresesi, 712'de Orta Asya'daki ilk cami olan Hazret Hızır Camisi gibi yüzlerce tarihi ve kültürel yapıya ev sahipliği yapıyor.

UNESCO himayesinde kuruluşunun 2750'nci yıl dönümü kutlanan Semerkant, 2001'de  Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmişti.

SEMERKANT’IN KALBİ “REGİSTAN”

Semerkant'ın "kalbi" olarak nitelenen Registan Meydanı, kuruluşundan yüzyıllar sonra da görkemini koruyor. Orta Asya'nın incisi olarak da adlandırılan ve Orta Çağ döneminde çeşitli hükümdarlar tarafından inşa ettirilen Registan Külliyesi, yüzyıllar boyunca şehrin sembolleri arasında yer aldı.

Semerkant'ın 15. yüzyıldan sonra baş meydanı olan ve dünyada benzeri bulunmayan Registan Meydanı, çeşitli dönemlerde hükümdar fermanlarının okunduğu, idam cezalarının infaz edildiği ve çeşitli etkinliklerin yapıldığı yer olurken külliyesindeki medreseler ise döneminin en nüfuzlu bilim ocakları olarak faaliyet gösterdi.

"Kumluk alan" anlamındaki Registan Meydanı'nda bulunan ve külliyenin ilk yapıtı olan Uluğbey Medresesi, Timurlu hükümdarlardan gökbilimci Mirza Uluğbey tarafından 1417-1420 yıllarında kuruldu. Uluğbey'in ölümüne kadar matematik ve astronomi dersleri verdiği medrese, döneminin en nüfuzlu üniversitelerden biri oldu.

Editör: TE Bilisim