İnsanlık tarihinde iletişimi sağlayan araçlar çok önemli bir konuma sahip olurken, mesafe farkının bulunduğu ve yüz yüze görüşmenin mümkün olmadığı durumlarda insanlar, geliştirdikleri iletişim yöntemleri ile aralarındaki haberleşmeyi tesis etmeye çalıştı.

Telefonun icadına kadar dumandan güvercinle haberleşmeye, ulaklardan telgrafa kadar birçok araç kullanılarak iletişim sağlanmaya çalışıldı. İskoç asıllı ABD'li mucit Alexander Graham Bell ile yardımcısı Thomas Watson arasında 10 Mart 1876'da Boston'da yapılan ilk telefon görüşmesi ise ileriki yıllara damgasını vuracak teknolojinin başlangıcı oldu.

Etimolojik köken olarak eski Yunancada "telos (uzak)" ve "phone (ses)" kelimelerinden türetilen bu yeni icat, kablolar aracılığıyla çok uzak mesafelerdeki insanların anlık ve gerçek sesiyle haberleşmesine imkan tanıdı. Telefon sayesinde mesajlar kısa bir süre içerisinde ve net bir şekilde karşı tarafa ulaştırılır hale geldi.

İki oda arasından kıtalar arası iletişimi sağlamaya giden süreç

Mucit Alexander Graham Bell'in 3 gün önce patentini aldığı, icadını kamuya tanıtmak için yaptığı gösterimde, bir kabloya bağlı ses vericisiyle yan odadaki alıcının başındaki asistanına "Bay Watson, buraya gelin. Sizi görmek istiyorum" mesajını iletmesi ile iki oda arasında iletişimi sağlayan telefon; daha sonra şehirler arası, eyaletler arası ve kıtalar arasında da iletişime imkan tanıyacaktı.

Bell'in başarılı girişimi sonrası ABD'de direkler üzerinde taşınan kablolar aracılığıyla telefon, tüm ülkede yaygınlığını artırmaya başladı. Tarihler 1915'i gösterdiğinde, telefonun yaygınlığı o kadar ileri bir seviyeye geldi ki Graham Bell ve Thomas Watson, bu defa ABD'nin iki farklı ucundan New York ve San Francisco'dan birbirlerini arayarak konuşabildi.

İlk kez 1908'de Osmanlı döneminde kullanıldı

Telefon kablolarının hızla yaygınlaşması ile birlikte Türkiye'de telefonun kullanılması ilk olarak 1908 yılında Osmanlı döneminde gerçekleşti.

Kadıköy ve Beyoğlu santralleri 1911 yılında hizmete alınırken, ilk otomatik telefon santrali, Cumhuriyet döneminde Gazi Mustafa Kemal'in emriyle 1926 yılında Ankara'da kuruldu.

Ülkemizde 1900'lerin başında kullanılmasına karşın bu icadın halk düzeyinde yaygınlaşması için yarım asır daha gerekecekti.

İletişimde sahneyi cep telefonları aldı

Telefondaki en önemli dönemeçlerden biri, uydu teknolojisinde yaşanan gelişmelerle kablosuz bir şekilde kullanılabilmesi oldu.

1973'te Motorola şirketinin yöneticisi, girişimci Martin Cooper, elde taşınabilen ilk cep telefonu ile görüşme gerçekleştirirken, yaklaşık 10 yıl sonra piyasaya sürülecek cep telefonlarının macerası da başladı.

Teknolojide yaşanan büyük gelişmeler, telefonun kullanım amacında da büyük değişimlere sebep oldu. 1999 yılında ilk kameralı cep telefonları, 2007 yılında dokunmatik ve akıllı telefonların piyasaya çıkması ve internet hızının katlanarak artması ile telefonlar, günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

Akıllı telefonlardan işlemler yapılıyor, cihazlar yönetiliyor

Kullanıcıların alışverişten banka işlemlerine, eğitimden resmi işlere (e- devlet) birçok işlemi kolay bir şekilde gerçekleştirmesine imkan tanıyan cep telefonlarının sosyal hayattaki önemi günden güne artıyor.

Digital Around the World raporuna göre, dünya nüfusunun yüzde 66'sı olan 5,22 milyar kişi cep telefonu kullanırken, kullanıcıların yüzde 75'inden fazlasının telefonu ise "akıllı telefon" olarak tabir edilen yeni model telefonlardan oluşuyor.

Akıllı telefonlar, diğer akıllı eşyanın da "beyni" konumuna gelmeye başladı. Akıllı ev sistemleri ve giyilebilir teknolojilerin birçoğu artık telefonlarda bulunan uygulamalar aracılığıyla kontrol edilebiliyor. Akıllı saat, robot süpürge ve akıllı televizyon gibi birçok cihaz da telefonlardan aldıkları konumla yönetilebiliyor.

Editör: TE Bilisim