Durim Abazi / Özel Haber

Bosna Hersek’in Ahmiçi Köyü’ndeki katliamın üzerinden 28 yıl geçti. Acısı hâlâ tâze!..

Bundan tam 28 yıl önce Bosna Hersek’in Ahmiçi Köyü’nde 116 Boşnak, Hırvat Savunma Konseyi (HVO) birlikleri tarafından katledildi. Bosna Hersek’i bölme parçalama niyetlerinin açığa çıktığı bugünlerde Ahmiçi katliamı, Balkanlar’da dost ve düşman için iyi bir turnusol olma özelliği taşıyor.

Bosna Hersek’in Vitez şehri yakınında bulunan Ahmiçi Köyü’nde, aralarında yaşlı ve çocukların da bulunduğu 116 Boşnak sivil Hırvat Savunma Konseyi (HVO) birlikleri tarafından 16 Nisan 1993 günü öldürüldü. Hırvat askerlerin Ahmiçi Köyü’nü basarak yaptığı katliamda ölenler arasında 32 kadın ve 11 çocuk da vardı. ÜÇ AYLIK KURBAN Katliamın en genç kurbanı üç aylık, en büyüğü 82 yaşındaydı. Katliamdan bugüne kadar geçen zamanda altı kişi cinayete karıştıkları gerekçesiyle mahkûm edildi. Ahmiçi katliamında öldürülen 29 kişinin cesedi henüz bulunamadı ve suçun sorumlularının tamamı cezalandırılmadı. Öldürülenlerin cesetlerinin bulunması konusunda da bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Bosna Hersek’teki farklı dernekler, örgüt veya Boşnak liderlerin çağrılarına rağmen Hırvat sorumlular içinde cevap veren veya suçluların bulunması için çaba sarf eden kimse yok.

MAĞDURLARA TAZMİNAT ÖDENSİN

Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, aralarında eski Hırvatistan Savunma Konseyi Ordu Komutanı Dario Kordiç’in de yer aldığı altı kişiden beşini hapis cezasına çarptırdı. 25 yıl hapis cezası verilen Kordiç, cezasının üçte ikisini çektikten sonra 2014 yılında serbest bırakıldı. Kordiç, aldığı cezaya rağmen aynı zamanda Hırvat devleti tarafından madalya verilmiş ve bugüne kadar bu madalyaları geri alınmamış bir isim.

HABERİN FOTO GALERİSİ İÇİN TIKLAYINIZ!

İnsan Hakları için Gençlik Girişimi isimli Sivil Toplum Kuruluşu’nun Hırvat şubesi, bu madalyaların Hırvatistan hükümeti tarafından geri alınması gerektiğini açıklamıştı. Aynı STK, “insan haklarına saygıya ve mağdurlara sorumlu ve adil davranmaya dayalı bir toplum inşa etmek” gerekçesiyle hükümetin mağdurların tazminat haklarını onaylamasını da istiyor.

BALKANLAR’A ‘AHMİÇİ’ TURNUSOLU

Bir Müslüman köyü olan Ahmiçi’nin yakılması ve silahsız sakinlerinin çoğunun katledilmesi, iki aydan bir süredir devam eden Bosna krizinde kimin dost kimin düşman olduğunu gösteren önemli bir turnusol kâğıdı rolü de üsteniyor. Bu orta Bosna köyünde İngiliz BM birlikleri tarafından bulunan kömürleşmiş cesetler, dikkatleri sözde müttefik Hırvatlar ve Müslümanlar arasındaki çatışmaya odakladı. Bosna’nın bu tarafındaki çatışmanın Sırpların Saraybosna kuşatması ve Doğu Bosna’daki Müslüman yerleşim bölgeleri için verilen mücadelenin gölgesinde kalmıştı. 16 Nisan Ahmiçi katliamı Hırvatlar, Müslümanlar ve Sırpların artık birlikte yaşamasının mümkün olmayacağını savunanları haklı çıkarmıştı.

BÖLGENİN SREBRENİTSA’SI

O acı güne şahitlik eden Hüseyin Ahmic, Bosnalı Hırvat güçlerinin Ahmici’de düzenlediği etnik soykırım operasyonundan sağ kurtulanlardan biri. Silah sesine benzer bir ses duyduğunda, her defasında gözlerini kapayan Ahmic, köyündeki katliamda dokuz aile üyesini kaybettiği 16 Nisan 1993 sabahını hala dün gibi hatırlıyor. Ahmiçi katliamının, bölgedeki insanların Srebrenitası olduğunu vurgulayan Ahmic, “Babamı ve annemi kaybettim. Yaşlı ve zayıftılar. Burada sadece birini kaybeden kimse yok, herkes birkaç aile üyesini kaybetti.” diyor. Ahmici, o günün dehşetini şöyle anlatıyor: “Sabah ezanı sona erdiğinde o sabah saldırı aynı anda beş taraftan başladı. Saklanmak zordu. Gözlerinin önündeki herkesi öldürerek devam ettiler.”

‘CAMİYE GİDİYORDUM’

Dört yaşındaki oğlu ve yedi aylık hamile karısı ile sıradan bir hayat yaşayan Hazrudin Biliç ise Bosnalı Hırvat güçleri köye saldırdığında camiye gittiğini anlatıyor. Biliç, önce komşusunun bacağından vurulan kardeşini çekerken gördüğünü ve ona yardım ettiğini ifade ederken o gün yaşadıklarını şu cümlelerle aktarıyor: “Hırvat askerleri bizden yaklaşık 30 metre uzaktaydı. Sivilleri çıkardılar ve köyün orta kısmına taşıdılar. Bizden hiçbir direniş yoktu, meşru bir hedef olduğumuzu gösterecek hiçbir neden yoktu. Burada hiçbir askeri birim yoktu, sadece sivillerdi.”

Editör: TE Bilisim