Sanayileşme ve teknoloji altyapılı internetin çepeçevre kuşattığı günümüzde yeni medya araçları insanlığı dizayn etme cüretini gösteriyor. Dünden bugüne milletleri varoluş mücadelesinde güçlü kılan bütün milli ve manevi değerleri tırpanlayan kültürel ve ahlaki yıkıma karşı devlet ve millet eliyle devreye sokulacak bir acil eylem planına ihtiyaç var. Batı kaynaklı yeni medyada kendini gösteren ve bugün 5. kol faaliyeti olarak adlandırılan zihni işgalin tehditlerine karşı alınacak tedbirleri toplumun önde gelen isimlerine sormayı sürdürüyoruz.

GÖZ AYDINLIĞIMIZ GENÇLER

Hz. Muhammed’in (sav) “göz aydınlığı” olarak tarif ettiği gençlerin milletin ve devletin geleceği için önemli olduğunu vurgulayan Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, “Gençliğe gerekli ihtimam gösterilmezse yarınlarda, milletimizin ve devletimizin akıbeti de tehlikeye düşebilir” dedi.

GENÇLİK GİRDAPTA KAYBOLUYOR

Nuri Ünal, gençlerin hayatında önemli bir alanı oluşturan teknolojinin baş döndürücü bir şekilde ilerlediğini belirterek, teknolojinin hayatı kolaylaştırsa da beraberinde bazı olumsuzlukları getirdiğine dikkati çekti. Ünal, “Gençler sosyal medya kullanarak, farklı dinden, milletlerden veya anlayışlardan kişilerle irtibata geçilebilmektedir. Kendisi, ailesi, milleti, devleti ve insanlık için düşüncesi oluşmayan gençler için bu alan problemlerle doludur. Belli bir gayesi, hedefi, ülküsü yani geleceğe yönelik idealleri oluşmamışsa, emperyalist anlayışın içerisinde kaybolup gidebilir” diye konuştu.

“RTÜK DEVREYE GİRMELİ”

“Özelikle de salgın döneminde evlerde çok vakit geçirilmesi, birilerinin de iştahını kabartmış gibi görünüyor” diyen Ünal, “Kitap okuma alışkanlığımızın çok az seviyelerde olması, bizleri ailecek TV karşısında zaman geçirmeye yönlendiriyor. Gösterilen diziler ve bazı gündüz programları Türk aile
yapısı ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan yapımlar. Sadece zengin olma, şöhrete ulaşma,
herkes tarafından beğenilme anlayışlarının hakim olduğu dizilerle karşı karşıyayız. Burada RTÜK üzerine düşeni yapmalıdır. Anayasamızda da belirtildiği gibi aile Türk toplumu için önemlidir.

Geleceğimiz gençlerin ruh hali bozulursa, yarınlara emin adımlarla gidemeyiz. Devletimizi yönetenler, imkânı olan ve duyarlı STK’lar ve iş insanları, milli, manevi ve geleceği ışık tutacak dizi ve programlar hazırlamalı veya hazırlatmalıdır. Bu dizilerin “çaktırmadan” gençlerimizi dönüştürmesinin önüne geçilmelidir” ifadelerini kullandı.

“RUHLARINI DOYURMALIYIZ”

Geçmişine düşman bir gençliğin topluma faydası olmayacağını vurgulayan Ünal, “Gençlerimizin sadece karnını doyurarak bir yere varamayız. Onların ruhlarını doyurmalıyız. Tertemiz dimağlarını, kalplerini İslam’ın güzel ahlakıyla işlemeliyiz. Bunun için, bütün insanlığa gönderilen son peygamber
Hz.Muhammed’in (sav) yaşayışı, güvenilirliği, emin kişiliği ve güzel ahlakı gençlerimize iyi anlatılmalıdır” diye konuştu.

“MADDE EMPOZE EDİLİYOR!”

Din Bir-Sen Genel Başkanı Yusuf Özdemir ise eğitim sisteminin elden geçirilmesi gerektiğinin dikkati çekerek “Değerler eğitimini önemsemek ve gençliğin yaşam alanına etki edecek şekilde uyarlamak gerek. Bugün sadece gençliğe madde empoze ediliyor.

Rahat yaşamak için her şeyi mümkün kılan sistemi öncelikle yok etmemiz lazım” diye konuştu. Özdemir, “Öncelikle kendi içimizde yabancılaşma akımını durdurmamız gerekiyor. Vatan, millet devlet kavramını genç beyinlere işlememiz gerekiyor. Düşmanı tanıtmak, düşmana karşı mücadele ruhu oluşturmak önceliğimiz olmalı” ifadelerini kullandı.

YERLİ VE MİLLİ SOSYAL MEDYA

“Gençlik sanal dünyanın esiri olmuş, dünyasını sanal âleme göre şekillendiriyor” diyen Özdemir, “Bu sanal dünyayı kuranlar bunu proje olarak hazırlamışlar ve meyvelerini alıyorlar. Öncelikle biz devlet politikasında milli ve manevi değerlerimizi hiçe sayan sosyal medya ağlarını gözden geçirmeliyiz.

Kendi değerlerimize uygun sosyal medya ağları kurmalıyız. Dünyada etkin olan kapitalizmin sahipleri maddeyle birlikte maneviyatımızı ve değerlerimizi alıp götürüyor. Z kuşağının dijital dünya, sosyal medya kullanımında milli ve manevi değerlere yönlendirilmesi gerekiyor” şeklinde ifade etti.

“ÖTEKİLEŞTİRİCİ DİLDEN UZAK DURUN!”

“Sosyal medyayı anlamazsanız, dijital dünyayı anlayamazsınız” diyen Erarslan, “Bu çocukları Z kuşağı şöyle, B kuşağı şöyle, bunlar şöyle deyip ötekileştirirseniz diyalog, iletişim, etkileşim kuramazsınız. İnsanların etkileşmesi, herkesin birbirlerinden bilgi alması, değerlerini aktarması anlamında sınırların ortadan kalkması vurgusu aslında büyük bir avantaj. Bunu görmemiz lazım. Eğer bunu görebilirsek bunu pozitif bir hale getirebilirsek burada biz kazanç elde ederiz. Gençlerimizin dil öğrenmesi,
gençlerimizin uluslararası ilişkilerde her türlü münasebetle görünür olması ve gençlerimizin umut dolu olması lazım” ifadelerini kullandı.

NİTELİKLİ AİLE NİTELİKLİ GENÇLİK

Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Levent Erarslan ise, “Özellikle iletişim kanallarında gençlerin kendi milli ve manevi özelliklerinden farklı bağlamlara eriştiği ya da işgal olduklarına dönük bazı şeyler görüyoruz. Bu noktada üç bakanlığa büyük görev düşüyor.

Birincisi Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Ciddi bir şekilde gençlik eğitim programları hazırlanması gerekecek. Burada da çağın gerekleri, gençlerin kendi kalifikasyonlarını artırıcı becerilerinin de olduğu bir modelleme yapmak zorundayız. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bu süreç- te gençlerin bütün yapı ve özelliklerini kapsayıcı bağlamlara girmesi lazım. Aynı zamanda Aile Bakanlığı’na da büyük görevler düşüyor.

Aile Bakanlığı'nın bu süreçte özellikle basılı yayın veya diğer iletişim kanallarını etkin kullanarak gençlere yaşamsal her türlü bilgiyi vermeleri gerekiyor” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim