İlahiyatçı-Yazar Abdurrahman Akbaş

Dua, Yüce Yaratıcımızla kopmaz bir bağ ve bir halleşme, O’na sesimizi duyurmanın en kolay yoludur… Resûlullah’ın (sav) en çok yaptığı ibadet dua idi. Duayı, ibadetin özü olarak ifade ederdi.

Dua ve zikirler Sevgili Peygamberimizin (sav) hayatının tamamını kapsardı. Dualarında hep hamd, şükür eder ve istiazede bulunurdu. Peygamberimiz (sav), ümmetine kopmuş olan ayakkabı bağına kadar her şeyi Allah’tan istemeyi ve yine ona sığınmayı öğütlerdi.

Kendisinin ve önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli sözün “Lâ ilâhe illâllâh’tır...” kelime-i olduğunu bildirir ve ümmetine tavsiye buyurur bu zikri söylemeye teşvik ederdi.

Güne dua ile başlardı. Sabah uyandığında, “Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun; dönüş yine O’nadır.’’ diyerek güne başlardı. Akşam olup yatağına girdiği vakit ise, “Sığınacak yeri ve ihtiyacını giderecek kimsesi olmayan niceleri varken bizi yediren, içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah’a hamdolsun’’ diye dua ederek Rabbin şükrünü arz ederdi.

Allah Resûlü (sav) bir şey yediği veya içtiği zaman, “Bizi doyuran, içiren ve Müslüman eyleyen Allah’a hamdolsun’ buyururdu.

Teheccüd namazına durduğu vakitlerde de bolca yakarışlarda bulunur, uzun süre secdede kalır, en güzel övgü ifadeleriyle Allah’ı tesbih ederdi.

Bir gece Hz. Âişe Validemiz, Resûlullah Efendimiz’i (sav) yatağında bulamayınca meraklandı ve karanlıkta el yordamıyla onu aramaya başladı. Nihayet eli secde hâlindeki Efendimiz’in (sav) ayaklarına değdiğinde, onun Rabbine niyazda bulunduğunu fark etti. Sevgili Peygamberimiz duasında hem Yüce Allah’a sığınıyor hem de O’nu tesbih edip yüceltiyor ve şöyle diyordu: Allah’ım, öfkenden rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınır, sana olan övgüleri saymakla bitiremem. Sen kendini övdüğün gibisin.’’ (Müslim, Salât, 222)

Peygamber Efendimiz, gündelik hayatını sürdürürken yaptığı küçük büyük her işini dualarla tamamlardı. Yeni bir elbise giydiğinde, elbiseyi ikram ettiği için Allah’a hamd ederdi.

Tuvalet ihtiyacını giderdiğinde banyo yaptığı zaman tuvalet ve banyodan çıktığında afiyet bulduğu için Allah’a hamd ederdi.

Evinden çıkarken Sevgili Peygamberimizin (sav) dudaklarından şu dualar dökülürdü: “Bismillâh! Allah’a güvendim. Allah’ım, haktan ayrılmaktan veya sapıklığa kaymaktan ya da zalim olmaktan veya zulme uğramaktan ya da cahillik etmekten veya bize cahillik edilmesinden sana sığınırız.’’

Yine Allah Resûlü bir yolculuğa çıktığında yolculuğun sıkıntılarından, kederli bir biçimde geri dönmekten, ailesine ve malına gelecek kötülüklerden Allah’a sığınırdı.

Resûlullah (sav) öyle güzel ve öyle çok dua ederdi ki insanlar bu kıymetli duaların hepsini ezberlemekte zorlanırlardı. Hâllerini ona arz ettiklerinde Allah Resûlü (sav) ashâbına ve dolayısıyla ümmetine kendi yaptığı duaların tamamını içeren şu duayı öğretmişti: “Allah’ım! Senden, Peygamberin Muhammed’in (sav) dilediği güzelliklerden biz de isteriz ve Peygamberin Muhammed’in (sav) sana sığındığı kötülüklerden biz de sana sığınırız. Yardım edecek olan sensin. Sonunda sana ulaşacağız. Allah’ın yardımı olmaksızın kudret ve kuvvete ermek mümkün değildir’ (Tirmizî, Deavât, 88)

Kendisi de her fırsatta faydasız ilimden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten, kabul olmayan duadan, açlıktan, hainlikten, hastalıktan, düşmanlıktan, nifaktan ve kötü ahlâktan Rabbine sığınırdı.

Allah Resûlü ölümünün yaklaştığı hastalık günlerinde Felâk ve Nas sûrelerini kendisine okur ve üflerdi. Birisi kendisinden bağışlanması için dua etmesini istediğinde, oradaki bütün insanların bağışlanması için dua ederdi.

Her gün dualarında onlarca kez bağışlanma dileyen Allah Resûlü (sav), geçmiş ve gelecek günahları affolunduğu hâlde daima tövbe ederdi. Biz müminler de ramazanın son günlerinde tövbe, dua ve zikirlerimizi artıralım. Dua ve zikirlerimiz affımıza vesile olsun.

 

 Hz Peygamber ve Ramazan Günlüğü

Peygamberimiz dua isteyenlere Ramazan’da da dua ederdi

 

Peygamberimiz (sav) kendisinden dua isteyenlere Ramazan ayında da dua ederdi. Ashabı suffenin güzide talebesi Ebu Hüreyre bir gün annesi için Peygamberimizden dua istedi.

Ebu Hüreyre müşrik olan annesinin de kendisi gibi İslâm’la şereflenmesini canı gönülden istiyordu. Bu sebeple onu her fırsatta İslâm’a davet ediyordu. Bir gün yine annesine dini anlattığında, ondan, Resûlullah aleyhinde hiç hoşlanmadığı sözler işitti. Annesinin kendisini ağlatacak derecede üzen sözleri üzerine, gözyaşları içinde doğru Allah Resûlü’nün yanına gitti ve şöyle bir dilekte bulundu: “Yâ Resûlallah, ben annemi İslâm’a çağırıyordum, o da reddediyordu. Bugün de onu davet ettim ama bana senin hakkında hoşuma gitmeyen şeyler söyledi. Allah’tan, Ebû Hüreyre’nin annesine hidayet etmesini istesen!” Ebû Hüreyre’nin bu üzüntüsünü gören Peygamber Efendimiz (sav) hemen oracıkta, “Allah’ım, Ebû Hüreyre’nin annesine hidayet eyle!” diye dua etti. Peygamberlerimizin duasıyla sevinen Ebû Hüreyre oradan ayrıldı. Evine ulaşıp kapıya vardığında kapı kilitliydi. Ama annesi ayak seslerini duymuştu, “Olduğun yerde kal Ebû Hüreyre!” dedi içeriden. Ebû Hüreyre içeriden gelen suyun sesini işitti. Annesi gusül abdesti aldı, elbisesini giyindi ve aceleyle başını örttü. Ardından kapıyı açtı ve Ebû Hüreyre’yi bu kez mutluluktan ağlatan şu sözleri söyledi: “Ebû Hüreyre, ben Allah"tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahidim!” (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 158.)

 

Günün Ayeti

“Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, size karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir.” Mü’min, 40/60.

Günün Hadisi

“Allah’ın lütuflarından istekte bulunun; çünkü Yüce Allah kendisinden istenmesini sever, İbadetlerin en faziletlisi (sıkıntı içindeyken Allah’tan) çıkış beklemektir.” Tirmizî, Sünen, V, 565

 

 

Günün Sözü

‘’Sakın bir yandan âlimlerin ilmini ve hikmet ehlinin vecizelerini toplarken diğer yandan davranışlarıyla ayak takımlarının gittiği yoldan gidenlerden olma!” Hasan-ı Basrî

Dua

“Allah’ım! Bugün de yeni bir başlangıçtır; güne sana itaat ederek başlamayı, senin bağış ve hoşnutluğunu kazanmış olarak tamamlamayı bana nasip et. Bugün kabul edeceğin güzellikler yapmayı, iyiliklerimi artırıp katlamayı bana lütfeyle. Bugün yapabileceğim kötülüklerden dolayı beni affet; sen çok affedici, çok merhametlisin, sevgin ve keremin sonsuzdur Allah’ım.” Hz. İbrahim

 

Dua etmenin adabı var mıdır?

Elbette dua etmenin belli başlı edepleri vardır. Öncelikle dua için önemli zamanlar kollanmalıdır. Yıl içinde (Kurban Bayramı’nın) Arife Günü, aylardan Ramazan, Kadir Gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, hafta içinde cuma günleri, gece içinde seher vakitleri önemli günlerdir.

Önemli vesileleri fırsat bilmelidir. Namaz saatleri hayırlı vakitlerdir; o saatlerde namazların ardından dua etmeniz iyi olur. Ezanla kamet arasında yapılan dualar ile oruçlunun dilekleri geri çevrilmez.

Kıbleye yönelip kolları kaldırarak dua etmeli, fısıltı ile yüksek ses arası bir kararda alçak sesle yakarışta bulunmalıyız. Duada süslü ifadeler kullanmamalıdır. En güzel dualar Kur’an ve Peygamberimizin (sav) hadislerinde yer almaktadır. Öncelikle bu dualardan istifade edilmelidir. .

Dua yakarış, huşû, ümit ve korku halinde olmalı, Yüce Allah’ın duaya karşılık verileceğine kesin olarak inanmalı, kul dileğinde samimi olmalıdır. Duada ısrarlı olmak ve dileğini üç kez tekrarlamak uygun olur. . Duaya Yüce Allah’ın adıyla başlanmalıdır. “Peygamberimiz duaya daima ‘Sübhâne rabbiye’l-‘aliyyi’l-a‘le’l-vehhâb” ifadesiyle başlardır. Öncesinde hamd ve salavatı şerife unutulmamalıdır.

Duanın özü ve karşılık bulmasının temel şartı, tövbe olmalı ve üzerimizdeki kul haklarını ödemeliyiz. Duamızda bütün içtenliğimizle Allah’a yönelmeliyiz.

Editör: TE Bilisim