Nene Hatun kimdir, hakkında kısa bilgi! Nene Hatun sözleri nelerdi? Sorusu ve detayları sizler için haberimizde derledik. Osmanlı Devletinde gençlik yıllarında kahramanlık gösteren Nene Hatun’u öğrenciler kısa yaşam öyküsünü araştırmaya başladı. Genç yaşta gösterdiği büyük kahramanlıkla gönüllerde taht kuran ve Türk kadınının kahramanlığının simgesi olan Nene Hatun'un bugün de dillerden düşmeyen cesareti nesilden nesle aktarılıyor. Peki, Nene Hatun sözleri nelerdi? İşte Nene Hatun kimdir, hakkında kısa bilgi!

NENE HATUN KİMDİR, HAKKINDA KISA BİLGİ!

Erzurum kent merkezine 25 kilometre mesafede yer alan Çeperli köyünde doğan Nene Hatun, 16 yaşındayken Erzurumlu Mehmed Efendi ile evlenerek Erzurum Taşmescit Mahallesi'ne gelin gitti. Nene Hatun, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda 22 yaşında gencecik bir anne olmasına rağmen "Bu bebeği bana Allah verdi, ona Allah bakar." diyerek bebeğini beşikte bırakıp Erzurum halkıyla cepheye koştu.

Dönemin NATO Orduları Başkomutanı Amerikalı General Matthew Ridgway'in Erzurum'da Nene Hatun'u cesaretinden dolayı ziyaret ederek elini öpmesi, kahraman Türk kadınının vatanı için tüm fedakarlığı yapabileceğini gösteren "Nene Hatun" isminin çok daha fazla tanınıp bilinmesini sağladı.

Cumhuriyet döneminde "Kırkgöz" soyadını alan Nene Hatun'un 4'ü erkek, 2'si kız 6 çocuğu dünyaya geldi.

İlk çocuğu Nazım'ı ve sonradan doğan iki oğlunu 1. Dünya Savaşı'nda şehit veren Nene Hatun, yakalandığı soğuk algınlığı ve zatürre nedeniyle kaldırıldığı Numune Hastanesinde 22 Mayıs 1955'te vefat etti.

NENE HATUN SÖZLERİ NELERDİ?

Nitekim, orduyla beraber kadını-erkeği, genci-ihtiyarıyla bütün Erzurum halkı; 8-9 Kasımda, ellerine geçirdikleri balta, satır, tırpan, kazma, ne buldularsa Moskof zulmüne karşı tarihimizin bir altın sayfasını daha yazmışlar ve düşmanı püskürtmeyi başarmışlardır. Yediden yetmişe bütün milletin ordusuyla kenetleşip düşman işgalini bertaraf etmek için giriştiği mücadelelerinden biri daha şanla ve şerefle kazanılmıştır.

Arif Bey’in senâ ettiği kahraman kadınların başında ise, henüz hayatının baharını yaşayan Nene Hatun geliyordu.

Nene Hatun, Aziziye’de Moskof’a indirdikleri unutulmaz darbeyi ve efsanevî mücadelenin destanlaşan anlarını şöyle anlatıyordu:

“Muharebenin gürültüleri ile uyandık. Kocam baltasını kaptığı gibi dışarı fırladı. Biraz sonra bana dönerek; ‘Ruslar tabyalara girmiş, sen çocuğa bak, arkamdan gelme. Biz, Rus’u durdururuz!..’ dedi ve gitti... Bütün memleketin boşaldığı, herkesin Rus’u karşılamaya, vatanı kurtarmaya gittiği bugün, ben nasıl evde kalabilirdim?!. Minik yavrumu Allah’a emânet ederek, evde bulunan satırı aldım ve sel gibi akan kalabalığa karışarak tabyalara doğru koşmaya başladım... Mecidiye Tabyalarını aşıp düzlüğe indiğimiz zaman, düşmanın kulaklarımızı sağır eden tüfek ateşleri altında yaralanana, ölene bakmadan ileri atıldık...

“DÜŞMANI KOVDUK YA...”

Bazen satırla, bazen taşla vuruyor, önümüze çıkan her Rus’u devirerek tabyalara doğru ilerliyorduk. Asker kardeşlerimiz bir taraftan, biz bir taraftan tabyalara girdik... Bu arada tabyanın bir tarafında yaralı olan kardeşim Hasan’ı gördüm. Ağlayarak üzerine atıldım. Kardeşim Hasan ‘Abla ağlama, anamız bizi bugünler için doğurdu. Ben de dedem gibi şehitlik mertebesine yükselmeyi her zaman istemiştim. Düşmanı kovduk ya, gayrısına gam yemem!’ dedi ve gözlerini bir daha açmamak üzere yumdu...”

Editör: TE Bilisim