Diriliş Postası Özel / Röportaj - Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden biri olan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, akademik eğitim gündemiyle ilgili Diriliş Postası’na açıklama yaptı. Prof. Karaman, yaklaşan üniversite sınavları sonrası yapılacak tercihlere ilişkin de öğrencilere önemli tavsiyelerde bulundu.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

2006 yılında kurulmuş olan üniversitemiz, ülkemizin genç üniversitelerinden biridir. Bu yıl itibariyle 15. kuruluş yılımızı kutluyoruz. Şu anda üniversitemizde 15 fakültemiz, 6 meslek yüksek okulumuz, 3 yüksek okulumuz, bir de lisans üstü eğitim enstitümüz var. Bu akademik birimlerde toplamda 144 farklı diploma programımız bulunmakta. Bin 200 civarında öğretim elemanımız var. Öğretim elemanlarımızın 520’si öğretim üyesi unvanlı hocalarımızdan oluşmakta. 18 bin civarında da öğrencimiz var. 700’e yakın öğrencimiz uluslararası öğrenci statüsünde üniversitemizde eğitim görüyor. Tıp fakültesi, mühendislik fakültesi, diş hekimliği fakültesi, sağlık bilimleri fakültesi, ilahiyat fakültesi gibi nitelikli fakülteleri bünyesinde bulunduran bir üniversite durumundayız.

Pandemi sürecinde öğrenciler yüz yüze eğitim alamadı. Bu açığı kapatabilmek için öğrenciler sizce neler yapmalı?

Pandemi dönemi tarihte de benzerine az rastlanmış bir olay. Birçok alanda çeşitli sorunların, aksaklıkların yaşanmasına sebep oldu. Bu dönemi yaşadık ve hala da yaşamaya devam ediyoruz. Tabi eğitim anlamında bir takım sorunlar yaşanmasına neden olurken, yeni bir takım imkanları da bu dönemde yaşadık. Öğrencilerin mümkün olduğu kadar eğitimden geri kalmamaları için imkanlar seferber edilerek online şekilde derslere devam edildi. Fakat yapılamayacak uygulamalar var. Mesela başta stajlar, laboratuar uygulamaları, iş yeri uygulamaları gibi konular bunlardan bazıları. Bunların bir kısmı ertelendi veya erteleme imkanı olmayanlar dijital ortamda yapılmaya çalışıldı. Eğitim her işin temelinde olan bir konu. Orada bir aksaklık olduğu zaman hayatın her alanında bir eksiklik oluyor. Öğrencilerimizin o anlamda bir eksiklik yaşamamaları için duruma, ‘ben nasıl olsa sınıfı geçtim veya diplomayı aldım’ şeklinde bakmamaları, bu düşünceden uzak durmaları lazım. Önemli olan yetişmiş olmak, öğrenmek. Onun için bizde 13 Eylül’den itibaren yüz yüze eğitimin başlamasını ümit ediyoruz. O dönemde öğrencilerin geçmiş dönemdeki konuların telafisini yapması lazım. Teorik derslerin online olarak alınması çok fazla eksikliğe, konulardan geri kalmaya sebep olmadı belki ama özellikle uygulamalı alanlarda telafi yapılmalı. Sağlık alanında, mühendislik alanında, uygulama içeren alanlarda öğrenciler dersi geçmiş bile olsalar da bu konunun üzerinde telafi anlamında çalışmaların gerekli olduğu kanaatindeyim.

Pandemi döneminde geçilen uzaktan eğitimde üniversite olarak çeşitli zorluklar yaşandı mı, YÖK ile bu anlamda ortak bir çalışmanız oldu mu?

YÖK tüm üniversitelere laboratuvar imkanları sundu. Hepimizin bu anlamda ortak bir paylaşımı oldu. Bizim üniversite bünyesinde bulunan uzaktan eğitim merkezimiz vardı. Türk dili, inkılap tarihi, İngilizce gibi bazı dersleri uzaktan eğitimle yürütüyorduk. O sebepten dolayı bu dönemde alt yapıyla ilgili hiçbir sorun yaşamadık. Örgün öğretim ve uzaktan eğitimin farkı dolayısıyla öğrencilerimiz açısından bir adaptasyon süreci oldu.

Tercih döneminde öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir, nelere dikkat etsinler?

Üniversite tercihi öğrencinin hayatında etkili olan önemli bir nokta. Öğrenciler şehri mi seçmeli üniversiteyi mi seçmeli önce ona bir dikkat etmeleri gerekiyor. Adım adım giderek öncelikle neyi okumak istediklerine karar vermeleri lazım. Buna karar verirken önce kendi yeteneklerine, ilgi alanlarına bakmalı ve seçtiği alanın durumuna bakmalı. Bu anlamda YÖK Atlas diye bir kitapçık yayınlıyor. Bu kitapçık, üniversite bölümlerinin hem akademik alt yapısı anlamında hem ArGe boyutunda hem de diğer birçok özelliği ile ilgili bilgiler içeriyor. Öğrenciler hangi bölümü okumak istediğine karar verdikten sonra bu bölümü nerde okumak istediği konusunda da karar vermeli. Seçim yaparken, o bölümün akademik kadrosuna, bölümün eğitim öğretim alt yapısına ve şehrin eğitime ne kadar uygun olduğuna da bakmaları gerekir. Sonuçta bazı şehirler avantajlı olduğu gibi bazı şehirler de bazı açılardan dezavantajlı olabiliyor. Örneğin; ulaşım sıkıntısı, konaklama sıkıntısı gibi. Yani kısacası eğitime odaklamayı engelleyebilecek bir sorun olmamasına dikkat etmeliler.

52 farklı ülkeden 19 bine yakın öğrenci
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, “Bilgi ve Değer Üreten Üniversite” sloganıyla çıktığı akademik yolculuğunda gösterilen çaba ve gayretler sonuçlarını hızlı bir şekilde verdi. Deneyimli kadrosu, dinamik ve yetkin öğretim elemanlarıyla ulusal ve uluslararası saygınlığa sahip, yöresiyle bütünleşmiş bir üniversite olarak hedefl erine emin adımlarla ilerleyen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, 15 yıl gibi kısa bir zamanda hem eğitim-öğretim ve ar-ge altyapısı noktasında, hem öğretim elemanı kadrosunda, hem de akademik performans ve başarı açısından çok önemli gelişme kaydeden üniversitelerden biri olarak dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Bugün itibariyle Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin; Rize merkez ile birlikte İyidere, Derepazarı, Güneysu, Çayeli, Pazar, Ardeşen ve Fındıklı ilçelerinde birimi bulunmaktadır. Kuruluşunun 15. yılında RTEÜ; 14 fakülte, 1 enstitü, 4 yüksekokul ve 6 meslek yüksekokuluna; 517 tanesi öğretim üyesi olmak üzere 1217 öğretim elemanına; 796 idari personele, Türkiye’nin her ili ile birlikte 52 farklı ülkeden 18.685 öğrenciye sahip büyük ve güçlü bir kurum haline gelmiştir.
Editör: TE Bilisim