Ebru Okanlar / İstanbul

Şiddetli akut solunum sendromu SARS COV-2 koronavirüs ilk olarak 2019 Aralık ayında Çin’de tespit edildi. O zamandan bu yana geçen bir yıllık süre zarfında dünya çapında 100 milyondan fazla insan enfekte oldu ve 2 milyondan fazla insan ise Kovid-19’dan hayatını kaybetti. Virüsün yayılma şekli, vücutta meydana getirdiği hasarlar ve belirtileri gibi pek çok konuda onlarca çalışma yapıldı. Bilim insanları koronavirüsü yenen hastaların aylar sonra bile yorgunluk, tat ve koku kaybı, baş ağrısı gibi semptomlardan etkilendiği ve bu kişilerin sayısının her geçen gün arttığını açıkladı.

Diriliş Postası Muhabiri Ebru Okanlar ile  Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit

“KOKU KAYBI YÜZDE 70’İNDE GÖRÜLÜYOR”

Araştırmcılar, uzun süreli Kovid ‘Post Kovid’ olarak değerlendirilen durumda görülen semptomlar arasında saç kaybı, kalp ritmi bozukluğu, bilişsel problemler, baş ağrısı, kas ağrısı, nefes almada güçlük, odaklanma problemi, üşüme ve titreme, uykusuzluk, halüsinasyon görme, ishal ve yüksek ateş gibi semptomların yer aldığı belirtiliyor. Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit, uzun süre devam eden fiziksel ve psikolojik şikayetlerin neler olduğunu ve bunların tedavi süreçlerini Diriliş Postası’na anlattı.

‘Ani işitme kaybına yol açıyor’

“Ani sensörinöral işitme kaybının etiyolojisindeviral enfeksiyonların önemli bir rolü olduğu daha önceki çalışmalarda gösterilmiştir” diyen Prof. Dr. Yiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:

Kovid-19’daki sensörnöralişitme kaybından bahseden ilk makale SriwijitalTarafından yayınlandı. Tedavi sonucunda klinik durumu düzelen bir hasta sunulmuştur, ancak işitme kaybında herhangi bir iyileşme belirtisi gösterilmemiştir. Rhman ve arksensörinöral İşitme kaybı olan asemptomatik bir Kovid-19 hastasında in tratim panik steroid ile kısmi iyileşme sağladı. Türkiye’de yapılan bir çalışmada ani işitme kaybı semptomu olan beş hastaya PCR testi yapılmış ve bir hastaya Kovid-19 teşhisi konmuştur. Başka bir çalışmada 20 asemptomatik pozitif hastasının saf ses odyometrisi ve geçici uyarılmış oto akustik emisyon(TEOAE) sonuçları kontrol grubu ile karşılaştırıldığında Kovid-19 hastalarında daha yüksek frekanslarda yüksek işitme eşikleri ve daha düşük TEOAE ampitüdleri tespit edildi.”

Koronavirüslerin nörotropik ve nöroinvaziv özelliklere sahip olduğu bilinen bir gerçektir” diyen Prof. Dr. Özgür Yiğit, “Bu niteliklerden dolayı kulak burun boğaz da koku ve tat bozuklukları baş dönmesi kulak çınlaması ve işitme kaybı ile karşılaşmaktayız. Yaşam kalitesini etkilediği ve depresyon insidasında artışa neden olduğu gösterilen koku bozukluğu, Kovid-19 pozitif hastaların yüzde 70’inde tespit edilmiştir” dedi.

“İLERİYE DÖNÜK YENİ HASTALIK”

Kovid-19 hastalarının yüzde 90’a yakınında işlev bozukluklarının başlamasından iki hafta sonra düzeldiğini vurgulayan Prof. Dr. Yiğit, “Hastanede yatan hastalar da özellikle kadın ve genç hastalarda daha sık görülen koku bozukluğu semptomun varlığı hastalığın seyrinin iyi olduğunu göstergesidir. Ancak uzun dönem takipli bazı çalışmalarda hastaların yüzde 5 ila yüzde 11,7 şiddetli uzun süreli koku ve tat bozukluğu bildirdi. Buda önümüzdeki birkaç yıl içinde yüksek sayıda engelleyici bozukluğu olan hastaya sahip olmamızı bekleyebileceğimiz anlamına geliyor” diye konuştu.

“BİLİNEN KOKULARI KOKLAYIN”

“Bir araştırmada; koku kaybı olan hastalara on gün verilen oral metilprednizolonun, koku egzersizleri ile beraber daha iyi sonuç verdiği gösterilmiş” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Yiğit, “Koku egzersizleri günde en az iki kez olacak şekilde kahve, parfüm, esansiyel yağlar gibi kişinin daha önceden bildiği kokuları koklayarak kendini hatırlatması ile yapılır” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim