Durmadan akıp giden bir çağlayan misali hızla akan zaman selinin içinden sizi kutlu bir el alıyor, rahmetinin ve merhametinin bol olduğu, cennetin kapılarını sonuna kadar açtığı bir aya ulaştırıyor. Dualar hep bir dahaki yıla yetişmek, bir daha o maneviyat iklimine erişmek için… Tıpkı Sezai Karakoç’un dediği gibi…

“İşte bekleyenler için gün doğmuştur artık. Rahmet, mağfiret günleri… Uzun süren bir kuraklıktan sonra, dudakları çatlamış toprağından ötürü ellerini göğe kaldırmış çiftçi için birden boşanan yağmur neyse, biz Müslümanlar için gelen bu oruç da odur.” (Sezai Karakoç, Samanyolu’nda Ziyafet, Diriliş Yayınları, s.47)

Tekrar kapısındayız Ramazan’ın… Allah’a yakın olmanın en içten sıcaklığını ve hazzını yaşadığımız kutlu bir mevsimin anındayız.

Hayır ve bereketin ne olduğunu gösteren sahuruyla, ikramı ve paylaşmayı öğreten iftarıyla, ibadetin neşe ve coşkusunu bütün topluma yayan teravihiyle, okunan ve dinlenen Kur’an’ın feyziyle, yapılan dua, tövbe, zikir ve niyazlarıyla, toplumun sosyal yaralarını şifalı elleriyle saran zekât ve fitreleriyle baştan sona bir feyz, rahmet ve bereket ayı olan Ramazan’ın kapısındayız.

Yıkanmak ve arınmak, aşınan değerlerimizi onarmak, kaybolan değerlerimizi yeniden kazanmak için… Yaptığımız iyiliklere yenilerini katmak, hatalarımıza ve günahlarımıza tevbe etmek için…

Hoş geldin ya şehr-i Ramazan, Merhaba ey şehr-i gufran!..

● Ramazannâme (Ramazan Manileri)

Ramazan’ım merhaba

Bizlere verdin sefâ

Rabbimize hamdolsun

Her nefeste bin defa.

● Sıkça Sorulanlar

Oruca ne zaman ve nasıl niyet edilir?

Niyet etmek orucun şartlarındandır. Niyetsiz oruç sahih değildir. Kalben niyet etmek yeterli ise de niyeti dil ile ifade etmek menduptur. Oruç için sahura kalkılması da niyet sayılır.

Ramazan orucu, belli günlerde tutulmak üzere adanan oruçlar ile nafile oruçlar için niyet etme vakti, güneşin batması ile ertesi gün tepe noktasına gelmesi öncesine kadarki süredir Ancak imsaktan sonra yapılacak niyetin geçerli olması için bu vakitten itibaren bir şey yenilip içilmemiş, oruca aykırı bir iş yapılmamış olması gerekir. Aksi takdirde gündüz niyet caiz olmaz. Bu oruçlar için, “yarınki orucu tutmaya” şeklinde mutlak niyet yeterlidir. Bununla birlikte geceden niyet edilmesi ve “yarınki Ramazan orucuna” şeklinde orucun belirlenmesi daha faziletlidir.

Ramazan’ın her günü için ayrı niyet edilmesi gerekir. Kaza, keffaret ve bir zamana bağlı olmaksızın adanan oruçlar için gün batımından itibaren en geç imsak vaktine kadar niyet edilmiş olmalıdır.  Bu tür oruçlara niyet edilirken, “falanca kaza, keffaret veya adak orucuna” şeklinde belirtilmesi gerekir.

Şafiî mezhebine göre ise nafile dışındaki tüm oruçlara geceden niyet edilmelidir. İmsak vaktine kadar niyet edilmemişse o günün orucu geçerli olmaz. Nafile oruçlara ise güneş tepe noktasına gelmeden öncesine kadar niyet edilebilir.

( Diyanet İşleri Başkanlığı, Oruç Sıkça Sorulanlar)

● Esma-i Hüsnâ

İsmin çoğulu olan “esmâ” kelimesi ile “en güzel” anlamındaki “hüsnâ” kelimesinin oluşturduğu bir sıfat tamlaması olan “esmâ-i hüsnâ”, “en güzel isimler” anlamında Yüce Allah’ın bütün isimleri için kullanılan bir terimdir. Kur’an-ı Kerim’de, “Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O’na mahsustur.” (Tâhâ, 20/8); “...En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nun şanını yüceltmektedirler. O galiptir, hikmet sahibidir.” (Haşr, 52/24) mealindeki âyetlerde ifade edildiği gibi en güzel isimler Allah’a mahsustur. Çünkü bütün kemal ve yetkinliklerin sahibi O’dur. O’nun isimleri en yüce ve mutlak üstünlük ifade eden kutsal nitelemelerdir.

Allah Teala’nın Kur’an’da ve sahih hadislerde geçen pek çok ismi vardır. Kul bu isimleri öğrenerek Allah’ı tanır, O’nu sever ve gerçek kul olur. Kur’an’da, “En güzel isimler Allah’ındır. O hâlde O’na o güzel isimlerle dua edin...” (A‘râf, 7/180) buyrularak, esmâ-i hüsnâ ile dua ve niyazda bulunulması istenmiştir.

Esmâ-i hüsnânın birden fazla olması, işaret ettiği zâtın birden çok olmasını gerektirmez, bütün isimler o tek zâta delalet ederler: “De ki: İster Allah deyin, ister Rahmân deyin, hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler ona aittir.” (İsrâ, 17/110)

● Bir İnci

“Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun, kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun.” (Mevlana)

● Kıssadan Hisse

Darı Ekmek

Bir hükümdar maiyetiyle birlikte ülkesinde bir gezintiye çıkmıştı. Yolu üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meşgul olduğunu gördü. İhtiyara uzaktan seslendi:

- Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Maşallah yaşını başını almışsın, yaşamışsın, bu diktiğin fidanların meyvesinden herhâlde yiyemezsin. İhtiyar cevap verdi:

- Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil evlat. Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden yediysek, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yer.

Bu cevap hükümdarın hoşuna gider ve ihtiyara bir kese altın verilmesini emreder. İhtiyar bu ihsanı karşılıksız bırakmaz:

- Gördün mü evlat, bizim diktiğimiz fidanlar şimdiden meyve verdi.

Bu cevap da hükümdarın hoşuna gider, bir kese daha altın verilmesini söyler. Yaşlı köylü sıradan biri değildir ve devam eder sözüne:

- Evlat herkesin diktiği fidan yılda bir defa meyve verir, bizim diktiğimiz fidan yılda iki defa meyve verdi.

Bu cevap da hükümdarın çok hoşuna gider ve bir kese daha altın verilmesini emreder. Ama bu defa vezir araya girer ve hükümdarı uyarır:

- Aman sultanım bir an önce buradan uzaklaşalım. Bu ihtiyar bu gidişle tarlasına fidan dikmek yerine, devletin hazinesine darı ekecek.

● Eski Ramazanlar

1980’li yılların Samsun’unda, çocukluğumun ramazanlarını anımsıyorum. Aylar öncesinden ramazan hazırlığına başlardı yengemler, ablamlar… İmece usulüyle açılan yufkalar, özellikle sahur sofralarının vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alırdı. Ramazana yakın bir zamanda komşular toplanır, bahçeye kocaman bir odun ateşi yakar, üzerine bir sac yerleştirir ve sırası ile açılan yufkaları burada pişirirlerdi. İlk pişen yufkaları yemek için ateşin başında sıraya girmek biz çocukların pek hoşuna giderdi. Sonra hazırlanan yufkalar, çarşaflara sarılıp ramazan yiyeceği olarak dolap üzerinde itina ile saklanırdı.

Ramazan davulunun sesi zaman zaman maniyle mezcolup yankılanırdı çocukluğumun ramazanlarında:

On bir ayın sultanı

Kıymetlidir her anı

Süslersin şu cihanı

Hoş geldin ya ramazan!

Ramazanın on beşinden sonra davulcular maniyi değiştirir yavaş yavaş ramazanı uğurlamaya geçerlerdi:

İşte geldi gidiyor

Mutlu günler bitiyor

On bir ayın sultanı

Bize veda ediyor.

Bu manilerle geçerdi ramazan geceleri. Uyanık olsam da yatağın içinde kalır, davulcunun o yanık sesini dinlerdim, ta ki sahur sofrasının hazır olduğunu haber veren annemin sesini duyana kadar….

(Ali AYGÜN- İftarlık Atom-Diyanet Aylık Dergi)

● Günün Ayeti

Ramazan, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin...” (Bakara, 2/185)

● Günün Hadisi

“Mübarek Ramazan ayı geldi. Yüce Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.” (Nesâî, “Sıyâm”, 5.)

● Günün Duası

Ya İlahi! Senin rızan için oruç tuttuk, sana inandık, sana güvendik, senin verdiğin rızıkla iftarımızı açtık, oruçlarımızı ve ibadetlerimizi kabul eyle!

***
HOŞGELDİN YA ŞEHR-i RAMAZAN

“Müjde mü’minler size ihsân-ı rahmandır gelen

Şânına ta’zim için bu mâh-ı gufrandır gelen

Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem

Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur’an’dır gelen

 

Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübârek her gece

Ehl-i imâna ne mutlu lutf-ı sübhandır gelen

Zulmet ü kasvetten âzâd etmeye sâimleri

Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfandır gelen”

Ahmed Remzi Dede (Akyürek)

Editör: TE Bilisim