Geleneksel medya, yeni medyanın baskısı altında yaşam savaşı verirken, yeni medya cephesinde her şey yoluna girmiş değil. Basılı gazete, dergi, televizyon ve kitap üreticilerinin model arayışları, bunu gelir modelini kurarak gerçekleştirme zorunluluğu işin zor kısmı.

Klasik gelir metotlarını, yeni medyada sürdürmek genellikle mümkün değil. Gazete ve dergi satmak, radyo ve televizyonları sadece reklâm geliriyle ayakta tutmak, eldeki medya enstrümanlarını sadece internete açmak yeterli değil, günümüzde var olmak için.

İnternetin kendine has doğasında yeni denemelere sahne oluyor medya dünyası. Batıda haber üreten medya araçlarının ücretli abonelik paketleri ya da bağışçı okurların maddi desteğiyle yola devam etmeye çalıştığını görüyoruz.

İçeriğe ücret talep eden New York Times’ın abone sayısının 7 milyona yaklaştığını, içeriği ücretsiz sunup okurlarından bağış talep eden The Guardian’ın ise 1 milyon bağışçı sayısına dayandığını görüyoruz. Sonuçta her yayın, farklı bir yoldan gidiyor.

Türkiye cephesine bakarsak, dijitalde habere para ödeme ya da bağış alışkanlığı söz konusu değil. Yayıncı açısından, içeriği ücretsiz sunma ve geliri reklâmdan elde etme çabası ve hâlâ genelgeçer metot.

Video içerik tarafına geldiğimizdeyse, bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız. Televizyonların, yayınlarını ücretsiz sunma ve buna karşılık uzun uzun reklâm kuşakları izleterek gelir elde etme çabaları sürüyor.

Sanılanın aksine TV ölüyor da değil. TV yayınları, karasal yayından, uydudan, internet üzerindeki farklı platformlardan; velhasıl, nereden olursa olsun bir şekilde izleyicisini buluyor. TV içeriğini geleneksel yoldan tüketmeyenler, TV’lerin YouTube’daki kanallarından takip ediyor. Çoğu da YouTube’u yine akıllı TV’sinden izliyor. İçerik kendisine farklı bir kanaldan ulaşıyor, içeriğin üreticisi değişmiyor.

Son dönemde yapımcılar, Netflix, Exxen, BluTV, Gain, Puhu TV gibi ağları dağıtım kanalı olarak kullanıyor. Sonuçta, içerik bir şekilde alıcısını buluyor. Görünen o ki, sadece dağıtım kanallarında değişim yaşanıyor. İçeriğin şekli, süresi, yayın periyodu değişse de bunlar detay kalıyor.

Bu arada hazır giyim üreten fabrikalar gibi, klişe içerikler üreten ve pandemi döneminde milyonların kaçış noktası olan Netflix’in bocalama dönemine girdiğini görüyoruz. Amazon Prime, Disney+, Hulu, HBO Max ve Apple gibi rakipler karşısında Netflix’in abone sayısında düşüş gözleniyor.

Rakiplerin sayısının artması, pandeminin güç kaybetmeye başlamasıyla evde geçirilen zamanın azalması ve küresel ekonomik durgunluk zorluyor Netflix’i. Platform, bunun sonucu olarak reklâm içeren ekonomik abonelik paketlerine yeşil ışık yakmak zorunda kaldı.

Son bir gelişme ise, CNN cephesinden. Büyük beklentiyle CNN+ adlı dijital yayın platformu kuran CNN, bir ay bile dolmadan bu kanalı kapatma kararı aldı. Bu örnekten de görüleceği gibi, geleneksel ile yeni medya arasındaki rekabet ve uyum sağlama savaşı daha çok can yakacak gibi görünüyor.