“Annem her şeye çok karışır, babam bize sahip çıkar. Annem çok kızar, babam yatıştırır. Annem bizimle vakit geçirmez, babam bizimle oynar. Babamla vakit geçirmek çok keyifli. Annemden çok babamı seviyorum.”

Burada, anne babanın rolleri değişmiş gibi. Ailede eşlerin rol çalması ve diğer tarafın da rol kaybetmesi, hem rol sahipleri hem de muhatapları için talihsizliktir. Herkes kendi kabını doldurdukça denge oluşur. Roller değişirse, hem acemilik yaşanır, hem kafa karışıklığı olur hem de olması gerekenler olamaz.  Bir ailede baba, evdeki düzenin ve otoritenin merkezidir. Varlığı bile ortamı çekip çevirmeye yeter. Bu etki, anne ile olan uyumlu birliktelikte daha iyi bir noktaya taşınır ve ikisinin de bir birlerinin rollerini en iyi yapmalarına vesile olur. Bu iç ve dış denge demektir. Herkes kendisine düşeni en iyi şekilde yaptıkça, daha iyisini yapmaya yollar açılır, azim ve şevk o insanı kanatlandırır. Eğer böyle olmazda, herkes bir birinin rolünü üstlenirse, buradan ancak bir kaos çıkar.

Çocuk babayı baba gibi, anneyi de anne gibi görme ihtiyacındadır

Babanın iyi olayım, iyi görüneyim, aramız iyi olsun diye veya başka gerekçelerle, sınırları çizememesi, gerekli kuralları koymaması; bunları annenin yapması gibi bir zarureti ortaya çıkarır. Şefkat odaklı hareket ederek, mevcut kuralları ve sınırları desteklemesi ve koruması gereken anne, babada otorite zaafı olduğunda kuralları koyucu bir role bürünür. Çocuk ve anne arasındaki bağ, çoğunlukla naz makamında, sevgi ve şefkat ağırlıklı olduğu için, çocuk daha kolay annenin kurallarını delme eğilimi içine girer. Bunu gören anne, sözünü etkin kılmak adına sertleşmeye ve yaptırım uygulamaya başlar. Bu da yetmezse o zaman da sözlü ve fiili yaptırımlar devreye girer.

Herkesin rolü, onun en iyi yapabileceğidir

Annesinin şefkat dolu kucağında sevgisini demlemeye ihtiyaç hisseden çocuk,annesinin bu sert ve katı tavrından dolayı şaşırır, bocalar, asileşir. Annesinden şefkat göremeyen çocuk bu ihtiyacını giderebilmek için babasına yakınlaşır. Bu kesinlikle babanın bir zaferi değil, bilâkis yenilgisidir. Buradaki zafiyet; yanlış bir politika takip etmek ya da ne yapacağını bilememekten dolayı süreci akışına bırakmak, yani sahip çıkamamak anlamına gelir. Bazen de anne, kendi annesinde gördüğü dominant tavrı eşinde uygulamak istediği için gönüllü olarak bunu sağlamaya çalışır. Bu ise, son derece yanlış ve zararlı bir tutumdur.  Çocuk, kendi işine gelen tarafta yer alır. Bu babanın sessizliği ve etkin olamamasından dolayı çocukların babaya yaklaşması şeklinde ise; çocukların rol tanımı yaparken yanılmalarına ve yanlış beklentiyegirmelerine de yol açar. Oysa çocuğun sınır konmasına ihtiyacı vardır. O esnada hoşuna gitmese de, sınırları olan bir aile güven verir. Bu sınırlar bireyi ve aileyi koruduğu için, sevginin ve korumanın bir tezahürüdür. Bu iseilerleyen zamanlarda çocuğun sığındığı bir limana dönüşecektir.

Ailede önemli olan, herkesin kendi rolünü en iyi şekilde yerine getirebilmesi için bireysel ve müşterek çabaların bilinçli bir şekilde ömür boyu sürmesidir. Çünkü herkes en iyi kendi rolünü oynayabilir. Bu da, bireylerin ve aile kurumunun dengesi için elzemdir.