ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’i ziyaretinin ardından Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin devlet başkanlarının yanı sıra Mısır Cumhurbaşkanı, Ürdün Kralı ve Irak Başbakanı’nın da katılacağı toplantı için Suudi Arabistan’ın Cidde kentine gitti.

Son günlerde gaflarıyla gündeme gelen ve kendisi için yazılan konuşmayı okurken “cümlenin sonu”, “satırı tekrar et” şeklindeki notları da okuyarak dünyanın diline düşen Biden’ın İsrail’de uçaktan indikten sonra şaşkınlıkla etrafındakilere “Şimdi ben ne yapacağım?” diye sorması “boşlukla tokalaşan” ABD Başkanı’nın çevresinde olup bitenlere ve yönetime ne kadar hakim olduğu konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Biden’ın İsrail’de “Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok” diyerek Siyonistliğini bir kez daha ilan etmesi, İsrail söz konusu olduğunda ABD’li Demokratların ve Cumhuriyetçilerin yaklaşımları arasında pek bir fark olmadığını yeniden hatırlattı.

Oysa bir takım Arap “İslamcıların” ve demokrasi yanlısı gençlerin ne büyük beklentileri vardı ve ABD’deki başkanlık seçimlerini Trump’ın kaybedip Biden’ın kazanmasına ne çok sevinmişlerdi.

Trump’a Filistin davasını tasfiye etmeyi hedefleyen “Yüzyılın Anlaşması” adlı proje ve diktatörlere verdiği destek sebebiyle öfkeliydiler.

Demokrat Biden’ın söz konusu projeye son vereceğini ve demokrasi mücadelelerini destekleyeceğini umuyorlardı.

Fakat ABD Başkanı her iki konuda da kendisine bel bağlayanları hayal kırıklığına uğrattı.

İsrail, Filistinlilerden gasp edilen topraklar üzerinde kurulduğu günden bu yana vücudun bir türlü kabul etmediği “yapay organ” misali bölgeye eklemlenme mücadelesi veriyor.

Mısır ve Ürdün’le imzaladığı barış anlaşmaları ve Filistin Kurtuluş Örgütü’yle (FKÖ) imzaladığı Oslo Anlaşması bu yönde atılan önemli adımlardı.

Trump’ın başkanlığının son günlerinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’le imzalanan “İbrahim Anlaşması” İsrail’i bölgeye kabul ettirme çabalarını yeni bir boyuta taşıdı.

Fakat İsrail’in asıl hedefi Riyad ile ilişkilerini normalleştirmek.

Çünkü Suudi Arabistan hem zengin Körfez ülkelerinin en büyüğü hem de Mekke ve Medine gibi kutsal mekanları sınırları içinde bulundurması sebebiyle İslam dünyasında farklı bir konuma sahip.

Önceki günkü açıklamasında “Yarın İsrail’den doğrudan Suudi Arabistan’a uçan ilk Amerikan Başkanı olacağım. Bu, önemli bir ilerlemeyi temsil ediyor” diyen Biden da İsrail’in bu amacını gerçekleştirmesine yardımcı olarak ülkesinde yükselen enflasyon sebebiyle kaybettiği halk desteğini kazanmaya ve daha önce “küresel parya” ilan edeceğini söylediği Suudi Arabistan’a petrol üretimini artırması için yalvarmak zorunda kaldığı gerçeğini gizlemeye çalışıyor.

İsrail’den Suudi Arabistan’a “doğrudan bir mesaj” taşıyacağını açıklayan Biden, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ihtimali konusunda da “iyimser” olduğunu söylüyor.

ABD Başkanı’nın Suudi Arabistan ziyareti ilk meyvesini çoktan verdi.

Suudi Arabistan, Biden daha İsrail’den ayrılmadan hava sahasını İsrail’i de kapsayacak şekilde tüm sivil uçuşlara açtığını duyurdu.

Böylece iki ülke arasında normalleşme yönünde bir adım daha atılmış oldu.

Diğer adımların da kısa sürede gelmesi sürpriz olmayacak.