Hakkı ve sabrı tavsiye etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Gazetemanifesto isimli site, Türkiye’de ekonomik durumun muhalefet ve onun mihverindeki basın ve sosyal medyanın sergilediği gibi olmadığını’ yazdım diye beni bir skandala imza atmakla suçlamış.

‘Türkiye'de açlık, yoksulluk yokmuş’ başlıklı haberlerinde;

“Türkiye’de milyonlarca emekçi açlık sınırının altında yaşarken, yurttaşların alım gücü her geçen gün düşerken, yoksulluk, işsizlik intiharlarına her gün bir yenisi eklenirken, Diriliş Postası isimli ‘yayın’ organında skandal bir yazı yayımlandı. Recep Yazgan imzalı ‘Millet sahiden aç mı!’ başlıklı yazıda, Türkiye’de ekonomik durumun muhalefet ve onun mihverindeki basın ve sosyal medyanın sergilediği gibi olmadığı iddia edilirken, ‘Muhalefetin hamasi nutuklarla çizmeye çalıştığı dramatik tablolara rağmen memleketimizde abartıldığı gibi bir krizin yaşanmadığı idrak ettiğimiz Kurban Bayramı’nda da görülmektedir.’ denildi” yazmışlar.

Yalanlara bakın;

“Türkiye’de milyonlarca emekçi açlık sınırının altında yaşıyormuş, yurttaşların alım gücü her geçen gün düşüyormuş, yoksulluk, işsizlik intiharlarına her gün bir yenisi ekleniyormuş…”

Bir haberi içine üç beş yalan sıkıştırmadan yazamayan bu palavracıları neden ciddiye alıyorum.

Şunun için;

Bunlar üç yıldır her fırsatta, “Millet aç, aç…” edebiyatı yapıyorlar.

Avrupa’daki ekonomik daralmayı ve Türkiye’deki iyileşmeyi gördükçe yazacak bir şey bulamıyor, kafayı yiyecek gibi oluyorlar.

Zaten ‘ver gelsin’ diyerek iyice yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları yalan haberlerin girdabında boğulup gidiyorlar.

Böyle böyle, Haziran 2023’de artık ülkeyi mi terk ederler, kliniğe mi kapatılırlar bilemem.

Öve öve bitiremedikleri Avrupa meğer Rusya’nın doğalgazına muhtaçmış haberleri yokmuş.

Pandemide ekonomik, sağlık ve sosyal devlet anlamında iyi bir sınav veremeyen AB Komisyonu, “Güvenli bir kış için gazdan tasarruf edin” başlıklı taslak belge yayınlamış; “Kış öncesi ve üye ülkeler arasındaki dayanışma olası büyük bir aksamanın GSYH ve istihdam üzerindeki olumsuz etkisini sınırlayacaktır” diyerek ‘kötü günler geçti daha kötü günlere hazır olun’ mesajı veriyor.

Almanya ve Fransa’dan gelen sinyaller ekonomik küçülmeye işaret ediyor.

Alman ekonomisi temmuz ayında iyice kötüleşmiş, durgunluğun eşiğine gelmiş, yüksek enerji fiyatları ve gaz kıtlığı ekonomiyi olumsuz etkiliyor.

Sadece Avrupa mı, ABD ve Japonya da pandemi sonrasının sert yavaşlama ve daralmalarını yaşıyor; enflasyondaki yükselişin kalıcı hale gelmesi alım gücünü eritiyor.

Maliyet baskısı ile zayıflayan talep, kimya, demir-çelik, otomotiv gibi büyümek zorunda olan sektörleri yerden yere vuruyor.

Pandeminin hortlaması imalat, turizm, ulaştırma, eğlence ve hizmet sektörlerinde beklenen genişlemelere imkân vermiyor, tersine hızlı bir daralma başlamış.

Avrupa havalimanlarında işten çıkarmalar uçuş sayılarını azaltıyor, havalimanlarında beklemeler yaşanmasın diye yardımcı pilotlar bagaj indirip bindiriyor.

İtalya ve İngiltere’de çamaşır ve bulaşık makineleri ve klima kullanımına sınırlama getiriliyor.

Almanya’da banyo yapmak kısıtlanıyor, İspanya’da sokak lambaları ve otoban aydınlatmaları sınırlandırılıyor.

Türkiye’de ise yapılan asgari ücret ve diğer ekonomik düzenlemeler ile fiyat artış hızı yavaşladı. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ulaştırma grubunu doğrudan, diğer grupları dolaylı olarak olumlu yönde etkileyemeye başladı.

İyileşmeler sonbahara doğru daha da belirginleştirecek.

Ha, derseniz ki, ‘Avrupa’daki daralma Türkiye ekonomisini etkilemeyecek mi?’

Altılı Masa Manifestocuları merak etmesin, tedbirlerimiz hazır…