Farkında mısınız ciddi bir saldırı altındayız?.. Ölümcül mü? Hem de bir kere değil birkaç kere ölümcül. Öldüğünü fark etmeyip de tekrar tekrar ölecek kadar ölümcül…

Önce o kadim büyük aile geleneğimize saldırdılar. Saçma bir şekilde Tanzimat ve sonrasında bizleri bireyin özgürlüğüne, kadın erkek eşitliğine, herkesin haneden çıkıp çalışması gerektiğine falan inandırmak için bin türlü şey yaptılar. Sonra bir “çekirdek aile” çıkardılar karşımıza. Çocuklar anadan babadan, torunlar dededen neneden uzak kaldı. Doğal olarak da onlardan öğreneceği Anadolu irfanını bir başka yerde bulamadı ve hep o tarafı eksik oldu. Benim kanaatime göre çocuk anasından babasından elbette bir şeyler ve önemli şeyler öğrenir lakin dedesinden ve nenesinden öğrenecekleri vardır ve bunu ana-baba veremez. Ve dedesini nenesini görmeden, onlarla yaşamadan büyüyen çocuklar eksik kalırlar.

Kaybettiklerimizin neler olduğunu söylemek öyle kolay değil aslında. Çünkü az değil. Evvela şu var ki aile kavramını her ne kadar yine de var olsa da ve tam manasıyla kaybetmesek de çok fazla boşalttık. Aile içindeki herkesin yeri ve manası kayboldu. Doğal olarak da orada öğrenilenler zamanla yitirilmeye başlandı. Yani bilmem kaç senedir bu mektepten ders alamayanlar şimdi ders verecek ve bu beklenecek insanlar oldu. Ama yok. Zira onlar alamadı ki şimdi kendi çocuklarına versinler. Adamların planı da buydu aslında ve biz bu tuzağa düştük. Geç değilse de erken de davranmadık.

Daha önce aileye nasıl ve neden saldırdıklarını söylemiştim. Ve şöyle demiştim;

Neler yapıyorlar, nasıl zararlar veriyorlar bunların hepsini anlatacak değilim ve niyetlensem de ne sayfa ne kelam yetmez. Ama birinden bahsedeyim. Asıl saldırdıkları ve asıl bozmaya çalıştıkları şey birkaç asırdır ailelerimiz. İlk hamleyi aile denen mukaddesimizi dünyevileştirip yalnızlaştırmakla yaptılar. Çekirdek ile diye bir şey soktular lügatimize. Oysa biz bütün bir ferdiyle geniş ve hakikatli bir aile olmayı bilmiş ve bununla medeniyet kurmuştuk. Sonra o çekirdeğin içinden de yemişi çıkarmak istediler. Anneyi evden çıkmaya razı ettiler. Ya da mecbur ettiler demeliyim. Ve şöyle bir cümleyi hatırlıyorum: “Haçlıların asıl galibiyeti anneyi evden çıkarmakla oldu…”

Şimdiyse kökten tohumu bozmak istiyorlar. Mecburen bir işle iştigal etmeye mecbur olan anne babasını mesai saatlerinin içinde göremeyen çocuk kim bilir kimin ya da kimlerin ellerinde ve hangi kalıplara girmeye zorlanıyor? Değişiyor ve değiştiriliyor.

Biz bu meselde kaybedersek sadece kaybetmiş olmayacağız, kaybolmuş da olacağız...