Tarımda dışa bağımlı olmayan bir Türkiye hayal mi? Elbette değil. Gerek iklimsel müsait şartlar gerekse coğrafi konum bakımından Türkiye, çok sayıda tarım ürününü yetiştirmeye uygun ülkelerden biridir.

Küçüklüğümden beri söylenegelen “Kendi kendine yeten bir ülke olduğumuz” tezini hatırlamayan yok gibidir. Hakikat miydi değil miydi pek emin değilim ama gerçek bile olsa köprünün altından çok sular aktı, nüfusumuz arttı ve ekilen arazilerden elde edilen hububat yeterli gelmemeye başladı. İşin özeti tarımsal üretimdeki artış hızı nüfus artış hızını yakalamada zorlandı. Üretim yeterli gelmezse, tabi ki ithal etmek zorunda kalabiliriz. Ancak son Ukrayna Rusya savaşı gösterdi ki bu ürünlerin ithalinde bile bazen zorluklar yaşanabiliyor. Dolayısıyla ülkemizde çiftçinin yeterli üretim yapabilmesi için desteklenmesi gerekiyor. Bu desteklerin başında tohum gibi tarımsal girdilerin temini, araştırma, geliştirme, teknoloji kullanımında da çiftçinin bilinçlendirilmesi vs. geliyor.

Türkiye'nin Tarım Stratejileri

Geçen hafta sonu Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) ile Güvenilir Ürün Platformu işbirliğinde Bursa Karacabey tesislerinde Tarım Bakanı Vahit Kirişci’nin başkanlığında düzenlenen bir toplantıya bir kısım iş insanı ve bir grup gazeteciyle birlikte ben de katıldım. Bana göre bu etkinlik ve toplantı çok verimli geçti. Tarım konusunda üreticiye destek veren kurumlardan biri olan TİGEM’i çok merak ediyordum. Baştan söylemem gerekirse burada yapılan çalışmalardan ve Genel Müdür Dr. Hasan Gezginç Bey’in anlattıklarından çok etkilendim. Özellikle yerli tohum kullanımının %90’ları aştığını duyunca da emin olun ülkem adına çok sevindim. Ayrıca Hasan Bey, geç saatlere kadar yanımızda kalarak bizi çok iyi ağırladı ve bilgilendirdi. Yapılan özel sohbette de aklımıza takılan tüm sorulara cevap bulduk diyebilirim. Organizasyonda emeği geçen başta Elif Attepe Hanım ve Celal Toprak olmak üzere Tarım Bakanlığı’nın tüm yetkililerini kutluyorum. Toplantıya Bursa Valisi Yakup Canbolat, Bursa Büyükşehir Başkanı Alinur Aktaş AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, AK Parti Bursa milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Zafer Işık, Mustafa Esgin, Osman Mesten de katıldı. Ayrıca Bursa İl Tarım ve Orman Müdürü Hamit Aygül, Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan ve sektör temsilcileri de vardı.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin konuşmasından kısa kısa notlar

Konakladığımız TİGEM Karacabey Tarım İşletmesindeki "Türkiye'nin Tarım Stratejileri" adıyla düzenlenen toplantıda konuşan Sayın Bakan Vahit Kirişçi, salgının negatif etkilerinin üzerine Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaşla birlikte tarım ve gıdanın öneminin daha çok arttığından bahsetti. Kirişçi, teknolojinin yetmediğini ve insanları da doyurmadığını vurguladı:

 “Tarım stratejik ve vazgeçilmez bir sektör”

O nedenle tarım, stratejik ve vazgeçilmez bir sektör. Dolayısıyla bu son yaşanılanlarla birlikte dünya yeni bir gıda güvenliği konusunda bir duruş sergilemeye başladı. Ülkeler daha milliyetçi, daha kapalı bir ekonomik modeli ve gıda güvenliğini daha çok tercih eder hale geldi.

Türkiye su zengini bir ülke olmadığından, tarım, gıda, su ve enerji kavramlarının ön plana çıktığı bir gündemimiz bulunuyor.

Türkiye artan nüfusa rağmen tarımsal dış ticarette net ihracatçı bir konumda bulunmak zorundadır. Türkiye’nin bulunmuş olduğu coğrafyanın getirdiği birtakım sorumluluklar ve mesuliyetler var. Küresel oyuncu olmak, gıda güvenliği konusunda dünya genelinde söz sahibi olmak gibi bir mecburiyetimiz var.

2053'ü esas aldığımızda ülke nüfusumuzun 105 milyon olacağı öngörülüyor. 105 milyon da Turizm varlığı gelse, yani 2053'te 210 milyon nüfusla ilgili tarım ürünleri üretiyor olmamız lazım.

Türkiye’de süt üretimi, 8,5 milyon tondan 3 kat artışla 23,5 milyon tona ulaşmıştır.

Bakanlığımızın tüm birimlerinde dijitalleşmenin yaygınlaştırılması gerekiyor. Orman yangınlarından tutun hayvancılıkta uygulanacak e-nabız sistemine kadar her şey elektronik ortamda olmalı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Venezuela'dan kendi hesabına aldığı bir metrekare toprak yok, olmayacaktır da. Kaldı ki o ülkenin mevzuatında da toprak ancak kiralanabiliyor. Biz devlet olarak kiralayan değil, kendi üreticimizin bilgisini oralara taşıyan, buna rehberlik hizmeti veren bir Tarım ve Orman Bakanlığı olacağız. Dünya Ticaret Örgütünün rakamlarına göre 41 ülke dünyada arazi kiralıyor.

Devlet olarak bizim yapmak istediğimiz özel sektörümüzün tıpkı müteahhitlik hizmetlerinde olduğu gibi önünü açmaktır.

Türkiye buğday konusunda kendi kendine yetebilen bir ülke konumundadır.

TİGEM’in nefis lezzetleri

Tesislerde konakladığım süre boyunca yapılan ikramlar muhteşem lezzetteydi. Özellikle akşam yemeğinde TİGEM bünyesinde yetişen kıvırcık kuzudan yapılan tandır ise tek kelime ile efsaneydi. Manda sütünden yapılan yoğurt gibi masaya konulan mezeler de çok iyi bir restoranın mutfağından çıkmış gibiydi sanki. Ertesi sabah yine tesislerde üretilen yöresel ürünlerden oluşan ve Sayın Bakan beyin de katıldığı kahvaltı bölgenin hakkını verir nitelikteydi. Bir kamu iktisadi teşekkülünde böylesine nefis bir lezzetin olabileceğine asla ihtimal vermiyordum. Akabinde servisi yapan personelden tutun mutfakta çalışan şeflere kadar tüm kadro mükemmel hizmet verdi. 5 yıldızlı bir mekânda hizmet alıyormuş izlenimi edindim.

TİGEM Karacabey’in faaliyetleri

Marmara Bölgesi’nde Bursa-Balıkesir Karayolu’nun 70. kilometresinde yer alan tesislerde, tohum çalışmaları, at, Sivas kangal köpek ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, ceviz gibi daha birçok ürün yetiştirilmektedir. Tesisler, 1300 yılında Çiftlikat-ı Hümayun adı ile kuruluyor, 1926 yılında ise Ziraat Vekâleti’ne devredilerek Karacabey Harası olarak faaliyetlerde bulunduktan sonra 1984 yılından itibaren de TİGEM bünyesinde faaliyetlerini sürdürüyor. Osmanlıda ilk hayvancılık faaliyetinin başladığı yer olarak bilinen Karacabey Harası, Sultan Orhan Gazi’ye kayınpederi Köse Mihail tarafından Nilüfer Hatun’un çeyizi olarak verilmiş. Burası Osmanlı Devleti askerinin at ve gıda ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulmuş. Arazi varlığı; 75 bin dekarı kültüraltı ve 14 bin dekarı kültürdışı olmak üzere toplam 89 bin dekardır. Kültüraltı arazinin 27 bin dekarında sulu tarım yapılmaktadır.

Sertifikalı tohum ve hibrit mısır

Sertifikalı tohum olarak buğday, çeltik, hibrit mısır, yonca ve fiğ üretiliyor.

Kaba yem bitkisi olarak Yonca, fiğ ve silaj mısır üretiliyor.

Özel sektör tohumculuk firmaları ile işbirliğine dayalı olarak da hibrit mısır, ayçiçeği, sebze ve yonca tohumu üretimleri yapılıyor.

2021’de buğday mahsul üretimi 2019 yılına göre 2 kat artarak 7 Bin tona, ayçiçeği üretimi de yaklaşık 600 tona çıkmış. Tohum satışları da 2019’da 2.000 ton iken 2021’de 4.100 tona çıkmıştır.

Ceviz Üretimi, tarla tarımına uygun olmayan, eğimli yapıda ve kireç oranı yüksek olan verimsiz arazilerinden 1.500 dekarlık alana ceviz ekilmiş, 2021’de 61 ton üretim alınmış 2022’de ise 150 ton hedefleniyor.

Damızlık Koyun Yetiştiriciliği; Temmuz 2022 sonu tarihi itibariyle Merinos, Kıvırcık ve Türktahirova ırklarında 15.314 baş damızlık koyun varlığı bulunuyor. 2019’da 7 bin baş olan damızlık koyun varlığı, 2021’de 10 Bin başa, damızlık koyun satışı da 525 baştan 900 başa çıkmış.

Safkan Arap Atı Yetiştiriciliği; 2014’te At Tanıtım ve Hippoterapi Merkezi kurulmuş ve Temmuz 2022 tarihi itibariyle de 541 baş at varlığı ile atçılık faaliyetleri sürüyor.

Akbaş ve Kangal Çoban Köpeği Yetiştiriciliği; Ülkemiz gen kaynaklarının korunması adına Temmuz 2022 tarihi itibariyle 183 baş köpek varlığı ile çalışmalar sürüyor.