Bugün siyaseten yalanların en büyük motivasyon kaynağı, “seçmen unutmuştur” inancından başkası olamaz…

Zira seçmenin unutmamış olduğu inancına rağmen yalan söylemek, bile bile seçmeni aşağılamanın ötesinde, söyleyenin amacını kendi eliyle baltalaması olacaktır…

Siyaseti esir almaya çalışan yalancılık ya da yalancılar, bu bakış açılarıyla ciddi bir hatanın içindeler…

İnsanların kendi elleriyle bıraktığı dijital izlerin, gündelik hayatın içindekileri bile kısa sürede ifşa ettiği bir dünyada hiçbir siyasetçi kendini tamamen unutturamaz; “unutulma hakkı”na rağmen…

Öne çıkmış siyasetçilerin neredeyse her konuşmasının onlarca farklı mecrada tutulan kaydı, dün ile bugün arasındaki mukayeseyi çok kısa zamanda verebilmekte ve mum çok çabuk sönmektedir…

Dijital olmayan dönemlerin siyasetçileri bile bütün yazılı kayıtları/belgeleri yok ederek unutulacaklarını sandılar; ama bir yerlerde unutulmuş bir kayıt, onları tarihin görünür tarafında tutmaya yetti…

Çünkü siyasetçilerin muhalifi ya da seveni çok olacağı için kimi sevgisinden kimi de nefretinden ötürü onlara ait kayıtları özenle saklama çabasına girerler…

Bu basit gerçeklere rağmen hala büyük bir “cesaret”(!) ile yalan söylemeye devam eden bir siyaset anlayışı var…

İBB Başkanı, gerçekleştiremediği/gerçekleştiremeyeceği bütün vaatlerini kendi mecralarından silmiş mesela…

Kendi etrafından silip “görmüyorum o halde yoklar” diyerek, bu vaatlerden kurtulmak mümkün mü?

Elbette değil…

Bunun neden mümkün olmadığını da az yukardaki cümlelerle ifade ettim…

Bu yalan vaatler neye sebep oldu dersiniz?

Zaten sicili çok sıkıntılı olan CHP için “belki bir umut” olarak görülen belediyeler, çok kötü bir sınav verdi mesela…

İktidarı eleştirme kudretlerini ellerinden büyük ölçüde aldığını düşünüyorum…

Kılıçdaroğlu’nun; “Nasıl yöneteceğimizi merak edenler belediyelerimize baksın” diyerek referans verdiği belediyeler, bu temsili çok kötü bir performansla mahvettiler…

“Unutur” diyerek aşağıladıkları seçmene verdikleri hesapsız vaatlerin bugün nasıl ayaklarına dolaştığının farkında bile değiller…

İBB Başkanının yaşadığı güven ve itibar kaybının en büyük sebebi de işte bu hesapsız yalanlar ve vaatlerdir…

Her adımında karşısına heyula gibi dikilen bu vaatler, hesap edildiği gibi unutulmamış ve hesabı sorulmaktadır…

“İktidara giden yolda her şey mübahtır” anlayışı, bugün bu düşüncenin ayaklarına adeta sarmaşık gibi dolanmış görünüyor…

Her şeyin kayıt altında olduğu bir çağda yalan ve iftiralar, seçmen ile siyasetçi arasına dökülen kalım bir lehim tabakasından başka bir şey değildir…

İnsan hafızasını aşağılayanların -hiç olmazsa- artık onun ürünü olan ve unutmayan kayıt cihazlarına çok daha fazla saygı duyması gerekir…

“Montaj yapmışlar” savunmasının da onlarca yerden teyidi mümkünken hiçbir siyasetçinin yalan acziyeti ile kendini malul duruma düşürmemesi çok daha kazançlı bir tercihtir…

Hiç kimsenin uzun süre yakmaya muktedir olamadığı yalan mumunu yakma çabası beyhude ve onur zedeleyicidir…

Hala zorlayanlar, tarihteki örneklerden ders alamayan nasipsizleridir…