7’ncisi gizlenen 6’lı masa, öncelikle özgün ve özgür bir yapılanma değildir! \nŞimdilerde Amerikan başkanı olan Joe Biden, böyle bir yapının kurulması talimatını ne zaman vermişti, hatırlıyor muyuz?

Bu sıralar “masa” dendiğinde akla direkt 7’ncisi gizlenen “6’lı masa” geliyor.

Bu açık çağrışım, yazımızın başlığı için de geçerli elbet.

Yalnız bendeniz, başlıkta da dikkat çekildiği üzere isimlendirmenin bir yanıltmacadan ibaret olduğu kanaatindeyim.

Bu yüzden “masa” ile ilgili yapılan spekülasyonların çoğuna katılmıyorum maalesef.

Nasıl mı?

Şöyle…

 *

Mesela, masada bulunan herhangi bir partiye mensup birinin, diğerlerini rahatsız edecek bir beyanda yahut davranışta bulunması akabinde, masanın “çatırdadığı”, “sallandığı” yahut “bozulmak üzere” olduğu iddia edilir.

Kesinlikle yanlış!

Kanaatim odur ki, bu iddiayı seslendirenler fena halde yanılmaktadırlar.

Neden aksini düşündüğümü tavzih edeyim izninizle…

 *

7’ncisi gizlenen 6’lı masa, öncelikle özgün ve özgür bir yapılanma değildir!

Şimdilerde Amerikan başkanı olan Joe Biden, böyle bir yapının kurulması talimatını ne zaman vermişti, hatırlıyor muyuz?

2 yıldan daha fazla bir zaman önce…

Ortada henüz masa filan yokken, hatta masa müntesibi bazı partiler bile yokken!..

Şöyle demişti Biden;

“Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. (…) Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile…”

Gördüğünüz gibi ima etmeden gayet vazıh bir ortadan kaldırma emri ve yok etme talimatı…

 *

Bahsini ettiğimiz aslında 7’li masa işbu talimat üzere kurulmuştu işte.

Bu nedenle, masayı kuranın izni olmadan hiçbiri asla hiçbir yere gidemez!

Birbirlerinin gırtlağını sıkacak duruma gelseler bile gidemezler!

İster PKK’ya bakanlık konusu olsun, ister şaibeli ihaleler iddiası olsun, asla yansıma bulmaz, bulamaz!

Zira bunları yan yana getiren kendi iradeleri değil, yukarıdaki alıntıda da görüleceği üzere beynelmilel şer güçlerin şahsında ABD’dir.

Bu talimatı gerekli kılan şartlar izale olunmadıkça, hiçbiri özgürce hareket etme imkânına sahip olamaz!

Bu yüzden PKK’ya yani HDP’ye bakanlık konusu hararetle tartışılır lakin asla sonuç üretmez.

Tıpkı Osmanlı’ya küfreden, Suriyeliler için faşistçe bir dil kullanan, LGBT’yi açıkça savunan CHP’liler karşısında dut yemiş bülbüle dönen tabir caiz ise gıkını bile çıkaramayan iradesiz eşhasın hiçbir şeyi değiştiremeyeceği gibi…

 *

Hepsi kendilerini bir araya getiren gücün emrine amade bir vaziyette beklemektedirler.

Amerika, Türkiye’nin Libya’da bulunmasından rahatsızlık mı duyuyor?

Türkiye’nin savunma sanayiini geliştirmesinden ve güçlü bir oyun kurucu durumuna gelmesinden endişe mi duyuyor?

Suriye’den çıkmasını, ‘Mavi Vatan’dan’ vazgeçmesini, Rusya ile iyi ilişkiler kurmamasını, bağımsızlık söylemlerini terk etmesini ve bunun kendisini açıkça rahatsız ettiğini mi söylüyor?..

 *

Bu endişe ve beklentilerin muhataplarına dönüp baktığınızda, masayı oluşturan unsurların bu istekleri koro halinde harfiyen tekrar ettiklerini görmekte hiç de zorlanmazsınız!

Hem de aynı şiddette, aynı tonda ve aynı intikam hırsıyla olduğu gibi tekrar ettiklerine, endişeyle karışık bir taaccüple şahit oluyoruz hep birlikte.

 *

İşte bütün bu hakikatler ışığında, başlıktaki soruyu tekrar soralım dilerseniz.

Sahi, hangisi; masa mı, maşa mı?