Malumunuz, tüm dünyanın resesyonla mücadelede ardı ardına yenilgiler aldığı bir süreçte Türkiye herkesi şaşkına çevirecek çevirecek şekilde ekonomik büyümesine hız kesmeden, hedeflerini ve beklentileri revize ederek, ettirerek devam ediyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu  Standard & Poor's, geçen gün yayınladığı raporda Türkiye ekonomisinin bu yıla ilişkin büyüme tahmininin yüzde 5,2'ye, gelecek yıla ilişkin büyüme tahmininin ise yüzde 2,8'e yükseltildiğini bildirdi.

Gerekçe olarak, ikinci çeyrekteki büyümenin beklentinin üzerinde gerçekleşmesi ve kış aylarına kadar sürmesi beklenen turizm sektörünün güçlü performans sergilemesi gösterildi.

Politikalardan enerji/maden kaynaklarına, işgücü potansiyelinden coğrafi konuma, sermaye birikiminden hammadde varlığına, teknolojik seviyeden alt yapı durumuna, eğitimden vergi sistemine... Bir ülkenin ekonomik büyümesi üzerinde önemli etkisi olan parametreleri tek tek sayarak uzayan bir liste oluşturmak mümkündür. Bu liste önem sırasına göre oluşturulacak olsa ekonomistler, politikacılar, sanayiciler, hizmet sektörü temsilcileri gibi farklı grupların sıralamaları birbirinden ciddi şekilde ayrışabilir. Fakat büyüme hikayelerine ilişkin başarının köküne inilip listenin başına yazılması gereken değerin ne olduğu araştırıldığında karşımıza hep aynı sonuç çıkıyor: İnsan kaynağı!

Geleneksel üretim anlayışının üç temel kaynağı vardır. Sermaye stoku, istihdam ve teknolojik seviye. Uzun yıllarca ekonomi daireisenin karar alıcıların tamamı bu üç temel kaynağa odaklanıp bunların geliştirilmesine kafa yordular. İnsan kaynağı ise hep bu üç temel kaynağın alt başlıklarında kendine yer bulabildi. Ta ki Nobel Ödüllü yazar (2018) Paul Romer'ın ciddi yankı yapan çalışmalarına kadar.

Romer'ın, iktisadi büyümenin çok büyük ölçüde yeni buluşlara, yeni fikirlere, eğitim-öğretim düzeyinin ve kalitesinin artışına bağlı olduğunu ortaya koyan çalışması, kendisininkinden önceki çalışmaların çok daha fazla dikkat çekmesini sağladığı gibi insan kaynağının ekonomideki öneminin daha fazla öne çıktığı yeni çalışmaların da ateşleyicisi oldu

Bir diğer Nobel Ödülü sahibi olan (2008) Paul Krugman'ın iktisadi büyüme konulu çalışmalarıyla listelerde hızla yukarı çıkan ve geleneksel üçlü üretim kaynağı kabulünü bozup dördüncü bir kaynak olarak ele alınan insan kaynağı başlığı, İnsan Sermayesi Endeksi gibi önemli bir veriyi ekonomi biliminde ciddi önem taşır hale getirdiği gibi yeni içsel büyüme teorilerinin de ortaya çıkmasını sağladı.

Evet, bugün 20 yıl öncesine kadar dünya devi olan asırlık, yarım asırlık sanayi şirketlerini kısacık bir zaman aralığında sollayıp trilyonlarca dolarlık toplam değerlere ulaşan Apple, Amazon, Google, Twitter gibi yeni nesil teknoloji firmaları işte bu kaynağın eseri olarak karşımıza çıktılar. İyi eğitim ve yüksek yaratıcılık potansiyelinin ortaya çıkarılmasının sonucu olarak dünyayı kökünden değiştirdiler.

Yakın zamanda ülkemizin büyüme hedefleri için de en çok ihtiyacımız olan kaynak yetişmiş insan kaynağı olacak. Muazzam bir genç nüfusa sahip olan ülkemizin elindeki en büyük gücü eksikliğini çektiğimiz sermaye stokundan ziyade yaratıcılığı ve kendine güveni yüksek, yeni dünyanın yeni parametrelerine uygun eğitim almış, girişimci ve hevesli insan kaynağı ve onun oluşturacağı yüksek teknoloji seviyesi olacak.

İlk örneklerini savunma sanayisinde gördüğümüz ve devletimizin de desteği ile coğrafyamızın tüm paradigmalarını değiştirdiğine şahit olduğumuz bu kaynağın diğer bütün sektörlerde de kan uyuşumunu sağladığında ortaya çıkacak alışılmadık büyüme rakamları sermayenin ve siyasetin yüzünü/yönünü Türkiye'ye çevirecektir.