Bir yola çıkmadan önce yapılması gereken en önemli şey nedir? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim. Ama bildiğim bir şey varsa o da yolun insanı çağırdığıdır. Yol, insanı çağırır. Adeta önüne izler bırakır. Yola ulaşmamız için o izleri takip ederiz. Yol kaybolduğunda dünya kocaman bir orman, dev bir çöl, bitimsiz bir deniz gibidir. Yol ise her ne kadar menzile ulaşmasa bile deniz, orman ya da çöl sınırsızlığı ve kaybolmuşluğu yanında insana bir rota verir. Bu sebeple yolda olmak önemlidir.

Yol, beni çağırıyor. Uzun zamandır sarmaşıklarla dolu bir ormanda, hayali bile toz eden çölde, tuzlu bir kuruluk bırakan ve daima açlık hissettiren bir denizdeyim. Şehirlere benzeyen, dev hapishaneler gibi olan şehirlere benzeyen dev bir fanus içerisinde özgür olduğunu zanneden milyonlardan biriyim. Biliyorum birçok insana bu fanus ana rahmi gibi geliyor. Güvenli zannettikleri bir alışkanlıkla, sevmeseler de şehir adlı fanusa rıza gösteriyor, biat ediyor, haracını ödüyor ve uyuyorlar. Şehir için uyanan milyonlarca insan. Şehir adlı yalanı yaşatmak için, biletler için, kuponlar için, taksitler için, ekstreler için hızlı hızlı yürüyen insanalar. Ve uzun zamandır duymadığım bir sesi, yolun çağrısını duyuyorum. Fanusun dışından sesler tekrar gelmeye başladı. Yalandan yaşadığımı hatırlatan sesler… Bu, biraz da köhne bir sokakta birdenbire bir ses duymak, insanın içine işleyen bir ses duymak gibi. Hani bir tekke varmış, bir dergâh varmış da dervişler zikre durmuşlar gibi, beni kulağımdan, kalbimden tutup çeken bir ses…

Rüyalar, nasıl ki başka bir alemin şarkısı gibi bize başka alemlerin varlığını fısıldarlarsa aynen öyle oldu. Fanusun dışından bir ses duydum. Alışkanlıkların, acıların, tutkuların, inatların, boşvermişliklerin, hırsların, yalanların, doğruların, oyunların, dinliyormuş gibi, yaşıyormuş gibi yapmaların, dertlenmelerin ötesinden bir ses… Hani ölümün ucuna dokunup hayata geri dönen insanların tecrübeleri… Öte tarafa geçer gibi yapanların söylediği bir şey vardır: muhteşem bir huzur ve insanı sarıp sarmalayan bir sevgi vardı. Bunu birçok insan söyledi. Neredeyse her dinden, inançtan, inançsızlıktan olan insan söyledi. Hayat fanusunun dışında başka bir dünya olduğunu, bilinmeze burunları değip döndüklerinde söylediler. Ve hayatın o sevgi, huzur, erinç yanında ne kadar yavan olduğunu; geri dönmek istediklerini... Tıpkı Lazarus gibi, geri dönmek isterlermiş öte dünyaya. Yol da buna benzer; kısıldığımız ve içinde bir şey var zannettiğimiz şu bol ekstreli hayat içerisinden çıkıp, gerçeğe dokunmak için bir fırsattır sanırım.