Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı yıl sonuna kadar 3 bin anaokulu hedefini büyüttüklerini, 4 bin anaokulu açacaklarını kaydetti;

“Göreve başladığımızda Türkiye’deki bağımsız anaokulu sayısı 2 bin 782 idi. Biz kendimize, 3 bin anaokulu, 40 bin anasınıfı koyduk. Bir yıl gibi kısa sürede, 2 bin 50 bağımsız anaokulu açtık ve aynı zamanda 15 bin 500 bağımsız ana sınıfını hizmete aldık. Bu gerçekten bir devrimdir.

Bu hızlı atılım, etkisini 5 yaş okul öncesi eğitimde kısa sürede gösterdi. 5 yaş okullaşma oranı yüzde 65’ten yüzde 95,07’ye yükseldi.

Bir yıl önce, 3 yaşta okullaşma oranı yüzde 9 iken bugün yüzde 14’e, 4 yaşta okullaşma oranı yüzde 16 iken bugün yüzde 35’e, 5 yaşta okullaşma oranı yüzde 65 iken bugün yüzde 95’e yükseldi.

3-5 yaşta ise yüzde 32 iken bugün yüzde 52 oldu. Üç yaş okullaşma yüzde 14’ten yüzde 50’ye çıkacak. Dört yaş yüzde 35’ten yüzde 70’e, beş yaş da yüzde 100’e çıkacak”

Gel gelelim, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Bakan Özer’den 6 gün sonra, 27 Ekim’de;

“4-6 yaş Kur’an Kursları milletimiz için devrim niteliğinde bir projedir” dedi.

Bakan Özer’e mi cevap verdi;

“Peygamber Efendimiz, ‘Çocuklarınız yedi yaşına gelinceye kadar onlara temel dini bilgileri öğretiniz’ buyuruyor. Bütün eğitim bilimcilerin ittifakla kabul ettikleri tespitler var. Diyorlar ki; ‘İnsanoğlunun karakterinin yüzde 70’i, 7 yaşına kadar oluşur.’ Biz istiyoruz ki Peygamber Efendimizin tavsiyesine, ilim insanlarının tespitine uygun olsun. Bu tavsiyesine göre çocuklarımızı yetiştirelim.

Çocuklarımızın başlarında bulunan hoca hanımlar onlara aynı zamanda ablalık yapıyorlar, annelik yapıyorlar. Anne şefkatiyle onlara yaklaşıyorlar. İstiyoruz ki geleceğin gençlerinin karakterlerinin oluşmasında Kur’an-ı Kerim’e gönül vermiş hoca hanımların katkısı olsun.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, Kur’an Kurslarımızda, 4, 5, 6 yaşındaki çocuklarımız Rabbini, Peygamberlerini bilsinler, vatan sevgisini, bayrak sevgisini, ezan sevgisini, büyüklere saygı göstermeyi, küçükleri sevmeyi, komşuluk ilişkilerini öğrensinler istiyoruz.”

Millî Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’yle beraber AB fonlarından yararlanmak üzere projeler hazırlıyor.

Devam eden ‘Erken Çocukluk Eğitiminde Kalite ve Erişimin Arttırılması Projesi’nin toplam bütçesi 30 milyon avro.

Proje, ‘Okul Öncesi Eğitime Erişimde Fırsat Eşitliği’ adı altındaki çalışmalarla başlatıldı.

Aralık 2021’de Türkiye genelinde 4 bine yakın anasınıfı açıldı; 5 yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 84'e çıkarıldı.

AB’nin hedefi daha büyük; Türkiye’de 5 yaş okullaşma oranını yüzde 100’e çıkarmak…

Mevzuat değişikliği yapıldı; 5 öğrencisi olan her okula anasınıfı açılacak.

Nihai hedef anasınıflarını zorunlu hâle getirmek.

Bunlara ilave, ‘Yaz Dönemi Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile Yaz Okulları Projesi’yle Cumhuriyet tarihinde ilk;

Temel eğitim düzeyinde 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflara, ortaöğretim düzeyinde 9, 10, 11 ve 12. sınıflara matematik yanında İngilizce kursları açtı.

‘Erken Çocukluk Eğitiminde Kalite ve Erişimin Arttırılması Projesi’nin yanı sıra ‘Yaz Dönemi Destekleme ve Yetiştirme Kursları ile Yaz Okulları Projesi’ başlatıldı.

Bakanlık, kendi kurslarına gitmek yerine camileri, Kur’an Kurslarını tercih edecek çocukları Bilim Sanat Merkezlerinin cazibesiyle kendisine çekti.

Sınavla öğrenci alan BİLSEM’ler bu yaz 2’den 12. Sınıflara kadar bütün öğrencilere açıldı.

Aileler, çocukları yaz tatilinde matematik, İngilizceye ilave bilim sanat öğrensin diye Kur’an Kurslarından fedakârlık yapmak zorunda bırakıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde açtığı Yaz Kur’an Kurslarına katılacak çocuk bulamadı.

Tekraren, Millî Eğitim Bakanı mı yoksa Diyanet İşleri Başkanı mı daha devrimci, çözemedim.

Cevab Üstad’ın Müjde şiirinde saklı;

“…Ve bir devrim, evvela devrimi devirecek.
Her şey birbirine denk, her şey birbirine eş.
Fertle toplum arası kalkacak artık güreş;
Herkes tek tek sırtına toplumu bindirecek.
Gökler iki şakkolmuş haberi bildirecek. 
Müjdeler olsun size; doğdu batmayan güneş!..”