İstiklal Caddesi'ndeki alçak saldırı diğer terör saldırılarında olduğu gibi bu defa da yine dostu düşmanı ortaya koydu. Kimi yayınlarında subliminal mesaj verdi kimi açıktan PKK’ya destek attı. Kimi bizden görünüp soru işaretleri koyarak devlete çelme takma peşindeydi kimi adres şaşırtarak PKK’nın ekmeğine yağ sürüyordu. Dışarıdaki Türkiye düşmanlarıysa yine görev başındaydı. Yaptıkları akıl oyunlarına bakmadan önce son gelişmeleri detaylandıralım.

Taksim - İstiklal’de bomba patlatan kişi Arap uyruklu PKK’lı Ahlam Albashır olarak netleşti. Kadın terörist, Halep asıllı olup uzun süredir PKK’nın işgal ettiği Suriye coğrafyası olan Ayn el- Arap’ta (Kobani) terör faaliyetleri eğitimi alıyordu. PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG’den aldığı eğitimler tamamlanınca dört ay önce Türkiye’ye gönderildi. Kobani’den gelen talimat üzerine, İstiklal’deki terör eylemini gerçekleştirdi.

Plana göre; PKK terör eylemini üstlenmeyecek, teröristin Arap uyruklu olması hasebiyle saldırı DEAŞ’a havale edilecek, sonrasında da ülke içinde mülteciler üzerinden kargaşa çıkarılacaktı. Planın işlemesi için de terörist ya Yunanistan’a kaçırılacak veya infaz dilecekti. Haber kaynaklarına göre, olaydan sonra yaşanan teknik takipte Kobani ile konuşmalar tespit edildi. Kamışlı’daki merkezden, “Kız önemli değil. Onu infaz edin. Ammar bizim için önemli, Ammar’ı çıkarın” deniliyordu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Örgütün talimatı teröristin öldürülmesine yönelikti. Ya kattan atın ya kanala atın talimatı var. Teröristi öldürüp tüm network’ü çözmemizi engelleyeceklerdi” demişti.

PKK-PYD İLİŞKİSİNE DAİR SON DEŞİFRE

Plan işlemedi. Türk Devleti 10 saat süren operasyonda 1200 kamera görüntüsünü inceledi, 21 adrese baskın düzenledi ve hem bombacıyı, hem de örgütle planları oluşturan Ammar Jarkas’ı sağ yakaladı. Kadın terörist hücre evinde Yunanistan’a kaçmak için beklerken gece yarısı ele geçirildi ve sorguda PKK ile bağını itiraf etti.

Bu iki teröristin yakalanması kritik öneme haiz bir konudur. PYD’ye ve “kadın savaşçıları”na film çeken, sempatiyle bakan kim varsa suratlarına tokat gibi indirilecek bu olay, deşifre olmuştur.

İstiklal saldırısı önlenememişti fakat 24 saat geçmeden tüm bağlantılarının ortaya çıkarılması önemli bir başarıdır.

İÇERİDEKİ OPERASYONCULAR

Türkiye’de terör olayları sonrası terörü lanetlemek yerine iftiralar üzerinden iktidarı zan altında bırakmayı çok seven bir kesim var. Amaçları; hem PKK’ya olan nefreti minimize etmek hem de nefreti teröre değil iktidara kanalize ederek buradan nemalanmaktır.

Bu kesimin sözcülerine baktığımız zaman programcılar, sözde sanatçılar ve trol tayfası var.

Peki bu olay sonrası hangi tezviratları yaptılar? Neler demediler ki?

“Olayı PKK üstlenmedi! İktidar kurgu yapıyor.”

“Olaylar en çok AKP’ye yarayacak.”

“Saldırıyı PKK değil, IŞİD yapmıştır.”

Gördüğünüz gibi, “Atatürk’ün askerleriyiz” diyenler, APO’nun militanlarına toz kondurmuyor.

Sosyal medya maşaları olan bilumum sözde sanatçı, gazeteci, trol... PKK’yı ağızlarına almazlar, 55 kişinin katili “Selahattin Demirtaş’a özgürlük” derler... Terör sonrası terörist enselendiğinde de “siz kurguladınız” imasını yaparlar. 15 Temmuz’da da aynını yaptılar. Darbe girişimi başarılı olsaydı kurulacaklardı koltuklara, başarılı olamayınca, suçüstü yakalanan onca FETÖ'cüye rağmen “tiyatro” dediler. İlke olmayınca her şey mübah oluyor.

Terör eyleminin amacı; kendi tabanına “hâlâ aktifiz, bize güvenin” mesajı verir. Öncelikli hedefi ise ülkeyi tekinsiz ve güvensiz bir atmosfere sokmaktır. Halkın desteğini iktidardan çekmek ve diğer kesimlere yönlendirmek ister. Yönetimi, terörle mücadelede başarısız göstermek isterler.

Halk bu gibi olaylarda iktidara daha çok sahip çıkıyor ve desteğini artırıyorsa muhalefet oturup ciddi ciddi düşünmelidir.

Nerede hata yaptık diye.

PKK yuvasına dönen CHP’li belediyeler oturup düşünmeli mesela, kimlerden gelen listeleri işe aldık, içimizde kimler var, kimlerle masaya oturuyoruz diye.

Saldırı sonrası mesajlarında PKK adını geçiremeyenler, PKK ile mücadelede yürütülen sınır ötesi operasyonları desteklemeyenler, tezkereye hayır diyenler, SİHA’ları çok fazla “militarist” bulanlar, terör örgütünün “psikolojik yönlendirme taktiklerinin” önüne geçmek için ortaya konan ‘dezenformasyon yasası’nı sansürcü ilan edenler… İyi düşünsün!

Hem terörle mücadelenin her aşamasına taş koyup hem de terör eylemine yapılan operasyon üzerinden yine devleti suçlamak ihanete destek olmaktır, iyi niyetli değildir, manipülasyon amaçlıdır, takiyye içerir, maksatlıdır, aynı safta olmanın nişanesidir.

Oyunun artmasını istiyorsan; sen de mücadele et, halkı inandır, gerçekten teröre “hayır” de, lanet oku!

DIŞARIDAKİ OPERASYONCULAR

ABD ve Almanya odaklı yayın kuruluşları İstanbul’daki terör olaylarını haberleştirirken İstanbul’un turistler için güvenli olmadığına dair vurgu yaptılar.

Fransa’da, ABD’de terör olayları yaşandığında teröristin ülkesine çökenler, benzer olaylar Türkiye’nin başına geldiğinde terörün kaynağına odaklanmak yerine, İstanbul'umuzu karalamayı seçiyorlar.

Teröre ağababalık yapmak ve kötüye payanda olmak böyle bir şey.

İNTERNETTE ALINAN ÖNLEM

Olay sonrası Twitter mecrası adeta durdu. Bu, terörle mücadelede ortaya konan stratejinin bir parçasıydı.

PKK ve FETÖ’nün kol gezdiği sosyal medya bu gibi terör olayları sonrası olayın etkisini artırmak ve kaos çıkarmak için aktif çalışırlar. Çoğu etki ajanının işi olay sonrası sosyal medyada iş çıkarmak üzerinedir. Kanlı fotoğraflar paylaşarak ajitasyon yapar, iftiraları ve tezviratlarıyla zihinleri bulanıklaştırırlar.

Olay sonrası, leş kargalarına izin verilmemesini tebrik ediyor ve destekliyorum.