Uluslararası ilişkiler zor bir alan. Bir gün dost olduğunuzla bir gün sonra kanlı bıçaklı olabiliyorsunuz. Yanı başınızda savaş çıkınca duruma göre vaziyet alabiliyorsunuz. Dinamik bir alan, bir günü bir gününe uymuyor.

Türkiye zor bir jeopolitiğin tam göbeğinde. Yüzyıllardır hiçbir şekilde sükûnet görmemiş bu topraklarda, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ diyorsunuz; ama yurtta da cihanda da sulhu bulamıyorsunuz.

1. Dünya Savaşı’nın çıkışının ardından savaşların kirli çizmeleri tarafından paramparça edilmiş bir coğrafya burası. Yapay sınırlarla aralarına çizgi çizilmiş bir ümmetin, çok kardeşinden değişik milletler oluşturma sürecinin sonucunda gelinmiş zamanların coğrafyası…

Tek bir aileden 3 krallık, gerisi farklı ailelere pay edilmiş ve yönetilmiş bir coğrafya. Yetmemiş içlerine fitne ateşi yüklenmiş sadece savaşa kilitlenmiş; savaşmış da savaşmış bir coğrafya...

Irak, kendi içinde savaşıyor; Suriye, kendi içinde paramparça; sıcak sulara hasret Rusya, Tartus’u Rus şehrine çevirmiş durumda. Irak hâlâ iç savaşın kollarında paramparça. İran’da olaylar nereye evrilecek, belli değil. Belki bir sonraki hedef Türkiye; ama hepimiz hadi İran halkı bitir şu iktidarı diye diye tempo tutuyoruz. Hedefin kim olduğunu bile bile alkışlarımızla her gün yeni bir çatışmaya hadi inşallah diyoruz.

Petrol dünyanın başına bela, lakin en çok da Orta Doğu’nun; petrolü olmasa daha sakin bile olabilirdi. Orta Doğu’da jeopolitik ve zenginlik başa bela. İç çatışmalar ve karışıklıklar daha uzun süre devam edecek, dünya bunu tetikleyecek.

Türkiye’nin Suriye politikasına, Mısır politikasına, Doğu Akdeniz ve Libya politikalarına bakınca bu perspektifi okumadan at gözlüğüyle bakmak sadece “Niye el sıkılıyor, neden barış” çabaları gündeme geliyor. Dün Esed’le ilişkileri kesmek, Sisi’ye karşı durmak neden gerekiyor idiyse bugün bunlarla görüşmek de yine aynı gerekçelerle gerekli.

İnsanlar bile sonsuza dek kavgalı kalamıyorlar. Bırakın ülkeleri. Kan davları bu ülkenin bir gerçeği yıllarca birbirinden adam öldüren aşiretler bile bir süre sonra barışıyor. Neden ülkeler çıkarları ve halkları için barış masasına oturmasınlar ki.

Kiminle gerekiyorsa devletler görüşmeli, görüşebilmeli. İnsanların da sükûnete ihtiyaçları var artık. Ve konu kavga ettiğimiz sınırların dışına çıktı artık. Atılacak tüm adımlara destek olalım, olalım ki söyleyecek sözümüz tükenmesin. Vesselam…