İktidarlar devletleri yönetmek için halktan muvaffakiyet alan yapılardır. İnsanoğlu iktidar olma hevesiyle yanıp tutuşur. Herkes en iyi yönetimi kendinin yapacağını iddia eder. Kimisi iktidarını yıllarca sürdürür kimisi ise kısa sürede tarihe not düşerek yok olur gider.

Dünya tarihi iktidarlar tarihi olarak okunursa olay daha da açıklığa kavuşur zannımca. Dünyanın en önemli imparatorlukları, milyonlarca insanı katleden imparatorlar tarihe karıştı ve gitti. Geriye zulümleri kaldı okunan. Kimisi de öyle bir yönetim sergiledi ki insanlar üzerinden binlerce yıl geçse de onları hayırla yâd etmeye devam ediyor.

İslam tarihinde çokça sıkıntılı zamanlar olmuştur. Lakin Abbasilerin bir dönemi, Emeviler, Selçuklu ve Osmanlının dünya üzerinde bıraktığı izler hâlâ saygıyla anılıyor. Orta Çağ’ın karanlığını yıkan güzellik Müslümanlar eliyle dünyaya kazandırıldı. İnsanlar batıdan doğuya ilim öğrenmeye gelirken ilim doğudan batıya adım adım ilerlemiş oluyordu. Doğudan batıya kadar insanlar evlerinde huzurla uyuyabiliyorlardı.

Türkiye bir imparatorluk bakiyesi olduğu kadar bir insanlık bakiyesi olarak tarihe adını yazmış bir devlet. Yanlışı, gediği olduğundan çok daha fazla iyiliği ve güzelliği dünyaya yayılıyor. Asya’dan, Afrika’ya; Avrupa’dan, Amerika’ya birçok alanda insani faaliyetlerini arttırmış, insanlık için yeni bir yüzyılın temellerini atmaya çaba harcıyor.

Geçtiğimiz günlerde Başkan Erdoğan “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu paylaştı. TOGG’dan, İHA ve SİHA’lara, ülkemizdeki sanayi hamlelerinden, turizmden, demokrasiden, eğitimde dünyayı yakalama vizyonuna, insan haklarına kadar birçok başlıkla önümüzdeki süreçte göreceklerimizle ilgili bir vizyon çizdi.

Dünyanın dört bir yanından 180 bin öğrencinin eğitim için tercih ettiği bir ülke hâline gelmiş ülkemizi görmemek, bölgedeki savaşla ilgili çözüm çabalarını konuşmamak, dünyanın yaşadığı tahıl krizini sonlandırma çabasına değinmemek, ihracattaki artışları okuyamamak, Türkiye’nin dünyadaki yerini görmezden gelmek kadar düşmanca bir tavır olabilir mi? Olmamalı lakin İsmet İnönü’nün deyimiyle “sırf muhalefet etmek için muhalefet” ne kadar doğru acaba?..

Türkiye demokratik bir ülke. Seçimle gelen seçimle ya kalır ya da gider. İlla herkes kendisi için iktidarı arzular. İnsanlığın gereği budur. Gidecek hesabıyla gelene vurmak, gidene sövmek şeklinde siyasi çalışma yapmak ülkenin iç dinamiklerinin barışı için zararlar doğurur. Ülkede, her söylem çok dikkatli seçilmelidir. Söylemine dikkat etmeyen siyaseten sandığa gömülür.  Ülkeyi bir kişi de yönetebilir, bin kişilik bir ekip de, lakin siyaset yapayım derken göz çıkarılırsa o zaman ülke, içinden çıkılmaz bir hâle sürüklenir.

İktidar ve muhalefet, iktidara ulaşmak için çaba sarf ederken ülkeye zarar vermemeli. Verilen her zarar başta insanların ev ekonomisi olmak üzere hayatın her alanını etkilemektedir. Kimsenin buna hakkı yok. Kimse halka çelme takmamalı, Kimse halka zarar verecek çabalar içinde olmamalı, vesselam…