Altılı masada bir süredir üstü örtülü devam eden aday kavgası, İmamoğlu hakkında verilen mahkeme kararı sonrası artık saklanamaz noktaya geldi.

Meral Akşener ve İmamoğlu’nun tertiplediği bir oldubitti ile karşı karşıya olduğunu düşünen Kılıçdaroğlu’nun öfkeli olduğu her hâlinden belli.

Nasıl öfkeli olmasın, ilmek ilmek dokuduğu strateji sonucunda kendi adaylığını masaya dayatma noktasında belli bir noktaya gelmişti.

Çok eleştirilse ve büyük bir fiyaskoyla sonuçlansa da ikinci yüzyıl toplantısı ile diğer adaylar arasında kendisini bir adım öteye taşıdığına inanıyordu.

Bundan dolayı Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Akşener’e çok öfkeli.

Kılıçdaroğlu apar topar Almanya’dan döndüğü ilk günden itibaren İmamoğlu’na yerini ve konumunu hatırlatan açıklamalar yaparak adaylığını kurtarmaya çalışıyor.

Kılıçdaroğlu’nun 84 milyon vurgusuna karşı 16 milyon vurgusu bu noktada önemliydi.

Ama esas darbeleri daha sonra vurmaya başladı, Kılıçdaroğlu ve çevresi.

Kılıçdaroğlu bugün yaptığı açıklamada "Bir parti başka bir partinin içişlerine karışmamalı" diyerek âdeta Meral Akşener’e meydan okumuş oldu.

Yarış sadece İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ya da Mansur Yavaş arasında devam etmiyor.

Mahkeme kararının açıklandığı günün akşamı Saraçhane’de konuşan diğer liderleri dinleyen herkes, Ahmet Davutoğlu ve Babacan’ın da adaylık konusunda hâlâ istekli ve umutlu olduklarını gördü.

Bütün bu kakofoni, aday enflasyonu ve aday oyunları aslında herkesin bildiği bir gerçeği apaçık biçimde ortaya koyuyor.

O gerçek de adayın yıpranmaması için açıklamadığı iddialarının aksine altılı masanın hâlen ne ortak bir aday ne de ortak bir vizyon konusunda anlaşamıyor oluşu.

Anlaşılan o ki son dakikaya kadar da ortak bir aday konusunda anlaşamayacaklar, belki de birkaç adayla birlikte seçime gidecekler.

Seçime birkaç ay kala ortaya çıkacak böyle bir adayın ne vizyon ne de somut proje ortaya koymaya vaktinin olmayacağı çok net.

Bu dağınıklık ve kaos hâli muhalefetin en temel sorununa işaret ediyor.  

O sorun da bu altı parti ve onu dışarından destekleyen HDP’nin tek ortak noktasının Tayyip Erdoğan karşıtlığı olması.

Onun ötesinde ne ortak bir siyasi vizyon ne de ortak bir gelecek perspektifi yok.

Bu geçici koalisyonun tek ve biricik hedefine ulaştıktan sonra dağılacağı kesin, yani muhalefetin kazanacağı bir seçim sonrası Türkiye’yi bir kaos bekliyor olacak.

Vatandaş da bunun farkında ki muhalefete beklediği teveccühü bir türlü göstermiyor ve oynanan oyunu bıyık altından gülerek seyrediyor.