Ben demiştim…

Üç sebepten ötürü oluşturulan mağdur edebiyatı, Ekrem İmamoğlu’nda Erdoğan benzeri etki yapamaz;

Ekrem şiir okumadı, YSK üyelerine ‘ahmak’ dedi. Mağdur değil, suçlu; mazlum değil, güçlü…

Ekrem oluşturduğu mağduriyet havasını fazla devam ettiremez.

Hemen arabeske bağlar, pot kırar, yapraklarla konuşur, kar kış geliyor; İstanbul karla mücadele ederken o Palandöken’de, “Benim tarzıma toplum alışacak. Tatilimden vazgeçmem…” demeye başlar.

Mansur’un adaylığında olduğu üzere, Altılı Masa’da Ekrem’in adaylığına Meral Hanım’dan başka destek veren yok.

Ekrem’in mağduriyet havası tahminlerimden az sürdü; misket havası eşliğinde oynadıkları tiyatro ellerinde kaldı.

Şimdi sahneye Ekrem’den ziyade mağdur, Meral Hanım’ın mağduru Kılıçdaroğlu hâkim olmuş vaziyette.

Mahkeme kararından sonra Meral Hanım, “Ankara’dan yola çıktım. Saraçhane’de görüşürüz...” mesajıyla beraber oluşturulan ‘Altılı otobüse’ çıkmak üzere Kılıçdaroğlu’nu beklemeden rotayı İstanbul’a kırmıştı.

Koskoca genel başkan haberi bencileyin internetten öğrenmişti.

Adama Almanya’yı dar etmişler, o gelene kadar ‘Altılı otobüs’ dolmuştu; Ekrem, Meral, Davutoğlu, Babacan, Gültekin hatta Hüseyin Baş…

Kılıçdaroğlu, rövanşını almak üzere burnundan soluyarak çağırdı Ekrem’i grup toplantısına, bastı fırçayı;

“Bak Ekrem oğlum, bak sana oğlum diyorum. Bak biz senle baba-oğul gibiyiz. Bak seni İstanbul’a belediye başkanı ben yaptım. Uyma sen onlara, bak oğlum, onların yolu yol değil…”

Süt dökmüş Ekrem zannediyordu, kendisine söz hakkı verilecek.

Yedi fırçayı;

“Ben CHP’liyim. Her CHP’linin adayı, ailesinin lideri, genel başkanı, Sayın Kılıçdaroğlu’dur” demek mecburiyetinde kaldı.

Yine ablasına pas atmayı ihmal etmedi; CHP’lilerin adayı Kılıçdaroğlu olsa dahi kararı Altılı Masa verecek.

Peki, Meral Ablası ne yapmak istiyordu, neyin peşindeydi?

O bilmiyor muydu, Altılı Masa’dan Ekrem’in, oluşturulmak istenen mağduriyetlere rağmen çıkabilmesi zor.

Zira Akşener dışında, Altılı Masa ilkeli hareket ediyor, CHP Genel Başkanına rağmen belediye başkanlarının aday olmasına sıcak bakmıyordu.

Kılıçdaroğlu’na kıyasıya muhalefet eden Akşener’in neyi, neden yaptığının sırrı yazımızın başlığında…

Hatırlar mısınız, Meral Akşener geçen mart ayında aynen şöyle demişti;

"Millet İttifakıyla Cumhur İttifakı'nı karıştırıyorsunuz. Cumhur İttifakı et-tırnak, mezara kadar, kader birliği. Bizimki öyle değil, bizimki proje bazlı ittifak."

Proje bazlı ittifakta herkesin farklı farklı vazifesi var;

Akşener’e verilen vazifesi; “kazanamayacağı halde adaylıkta direten Kılıçdaroğlu’nun önünde set olacaksın”

Siper et gövdeni…

Üst Akıl böyle böyle her figüre dokunuyor, çıkan sese göre pozisyon belirliyor.

Önce Mansur’u denedi olmadı, sonra Ekrem’i denedi yine olmadı.

Sonra Meral Hanım’ın oluşturduğu mağduriyetin meyvesini toplamak üzere Kılıçdaroğlu’nu deneyeceklerdir.

Üst Akıl, Kılıçdaroğlu Akşener’e rağmen aday olursa, bütün tribünler ayağa kalkıp hep birlikte ‘oleeeee’ çekecek zannediyor.

Üst Akıl, tarihinde ilk kez, böyle çaresiz kalıyor…