Geçmişte de var olan ama bugün sosyal medya ile kendini daha da görünür kılan “organize yanlış bilgi endüstrisi” genç kuşakların zihinlerinde olumsuz hasarlar bırakmaya devam etmektedir. Çünkü bilinir ki gençliği alan geneli alır!

Söylemlerin ardı ve arkasını sorgulamayan, anlık spekülasyonlara kendini kaptıran bir genç kuşak ile karşı karşıyayız.

Gerçekliği sorgulanmayan politik yalanların ve önceden belirlenen senaryoların gençlerce daha çekici gelmesi ve böylelikle hakikatin değersizleştirilmesi/önemsizleştirilmesi içinde bu durumu fırsat bilenlerin gerçek dışı bilgileri ile yer yer mücadele edilmesi gerekir.

Muhtemel bu tarz spekülatif söylemlerle mücadele edenleriniz olmuştur. Şahsım ancak bu durumla 2015’te mücadele etme fırsatı buldu. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın katıldığı bir şehit cenazesiydi. Ve o cenazede yakınım olması hasebiyle bende bulunmuştum. Kötü ve art niyetli insanların o cenazeden devşirdiği fotoğrafın gerçekliğini anlatmak baya bir zamanımı almıştı. Zira başarılı olmuş ve gerçeği herkesin öğrenebileceği şekilde duyurmuştum.

Kamuoyu belirlemede rasyonel gerçeklerden daha fazla etkili olan duygusallığın payı kullanılarak toplumun üzerinde gündem kurma ve kontrol edilebilir yalanlar üretme artık günümüzde bir beceri ya da liyakat üretemeyenler tarafından sıkça başvurulan bir yöntem.

Doğrulanma şartı taşımayan, doğrulatmak istediğinizde de karşınızda bir muhatap bulamadığınız bir hikâye daha anlatayım size; seversiniz sevmezsiniz bilemem lakin doğruyu ve gerçeği söylemekten sizi hiçbir şeyin alıkoymaması gerek. Vekil Faik Öztrak’ın Bakan Berat Albayrak ve ailesi için ileri sürmüş olduğu “sosyete” yakıştırması gerçeği yansıtmamakla birlikte öyle düşünüyorum ki Öztrak’ın şahsı ve ailesinin daha elitist bir yaşam biçimi olduğunu kimse inkâr edemez. Az biraz geçmiş karıştırılırsa dedelerinden, amcalarından ve babasından bu elitistliği çok net görebilirsiniz.

Berat Bey ve ailesinin yaşamı; dağları duman yolları çamur yüksek bir köyde başladı. Sadık amcanın en büyük mutluluğu, iki fındık kafulu (dal) arasında ceviz ağacının gölgesinde bir salıncak yaparak çocuklarını büyütmek… Yaz ayı geldiğinde yaylasına çıkar ineklerini, koyunlarını beklerdi (bugün hala aynı). Eğer Faik Bey böyle bir yaşam tarzı üzerinden sosyete/elitistlik vurgusu yapıyorsa, şahsen aynı köyde yaşamış olmanın verdiği gerçeklikle birlikte evet bizim için bu yaşam tarzı elit bir yaşam tarzı idi. Keşke bugün yine aynı şartlarda yaşayabilsek..

Sabah kahvaltılarında ropdöşambırlarını giyerek, hizmetçilerinin sıkıp getirmiş olduğu taze portakal sularını içmek suretiyle gazetelerini okuyarak kahvaltı falan yapmıyorlar. Kahvaltıların başaktörü kuymak olduğunda kendilerini şanslı sayabilen bir yaşam tarzına sahip Sadık amca ve ailesi.

Faik Bey’in problemi şu; nasıl olur da Hacı Ahmet Albayrak’ın torunu bakan olur? Çünkü dedesi, amcası, babası hep elitist bir biçimde devlet içinde yüksek makamlarda oldular; sıra ondaydı çünkü saltanat devam etmeliydi… Ta ki Anadolulu çıkıp onun yerine geçene kadar…