Geçtiğimiz hafta Esenler Belediyesi’nin organize ettiği Esenler Film Günleri’ni takip ettim. 4 gün sürmesi planlanan organizasyon Cumhurbaşkanlığı’nın almış olduğu Kovid-19 tedbirleri ile 3 gün içerisinde gerçekleştirildi. İçerisinden geçtiğimiz bu pandemi sürecinde bu tür organizasyonlara imza atılması çok güç. Evde kalmamızın öneminin arttığı bu dönemde hayatla birlikte sanatın da devam ettiğini vurgulayan festival tadında bir program oldu, Esenler Film Günleri.

Esenler Film Günleri’nde kısa film yarışmasında dereceye giren filmler sahiplerini buldu. Finalist filmler seçkide izleyiciye sunuldu. Açılışta onur ödülleri takdim edildi. Aslına bakarsanız bu tür organizasyonlarda en duygusal ve can alıcı bölüm bence onur ödülleri kısmıdır.

Türk tiyatrosu ve sinemasına ciddi emekler vermiş Hikmet Körmükçü’nün oyuncu Emre Kızılırmak’ın elinden ödülünü alırken yapmış olduğu tevazu bizlere önemli bir ders olmalı. Gerçek bir sanatçı tavrı ve samimiyetini Hikmet Hanım’ın konuşmasında ve samimiyetinde hissettik.

Türk Sineması’na yıllarını vermiş bir diğer isim olan Safa Önal adına Senarist Bir Başkanı Ayhan Sonyürek aldı ödülü. Pandemiden dolayı aramızda olamayan Safa Önal ile bir telefon bağlantısı yapıldı ve onun teşekkür konuşmasını da tüm salon uzun uzun alkışladı. Bu anlar hem duygusal bir şey katıyor hem de şükredilmesi gereken de bir iz bırakıyor hafızamızda.

Organizasyonun bir de onur konuğu vardı. Azerbaycanlı Yönetmen Elçin Musaoğlu da takip etti programı. Musaoğlu’na Yönetmen Mesut Uçakan tarafından onur ödülü takdim edildi. Daha önce 7. Uluslararası Malatya Film Festivali’nde Elçin Musaoğlu Mesut Uçakan’a onur ödülü vermiş, şimdi de Mesut Uçakan, Elçin Musaoğlu’na bir onur ödülü vermiş oldu.

Türk Sineması’na ve Azerbaycan Sineması’na büyük emek veren ve çalışmalarına devam eden bu iki değeri sahnede bu şekilde görmek mutluluk verdi. Hatta tarihe tanıklık ettiğimi düşünüyorum.

Tarihe tanıklık etmeyip bir dünya sinemacısıyla vakit geçiremeyen de birçok kişinin olduğunu görmüş olmak son derece üzücüydü. Sevgili Elçin Musaoğlu, Nabat filminin gösteriminden sonra soru cevap kısmında izleyicilerle birlikte oldu.

Sinema Yazarı ve Esenler Belediyesi Sinema Danışmanı Suat Köçer’in moderatörlüğünü üstlendiği de bir ustalık sınıfı söyleşisi yapıldı. Gözlerim özel röportaj kovalayacak muhabirleri, yazarları ve medya organizasyonlarını aradı. Maalesef bu konuda iyi sınav verilemedi diye düşünüyorum. Elçin Musaoğlu’nu tanıyınca ne kadar şanslı olduğumu anladım. O’nunla tanışınca sadece iyi bir yönetmenle tanışmıyorsunuz. Samimiyseniz güzel de bir dost kazanıyorsunuz. Kendisi hep değer katmaya ve yardımcı olmaya açık biri.

Azerbaycan Türklerinin Karabağ’da yaşadıklarını Nabat filmiyle insan odaklı bir anlatımla sunuyor. Şu an için başka projeleri de var. Türkiye ve Azerbaycan’ın kültürel bağlarını ve iletişimini sağlamada onunla kurulacak ortaklıkların ehemmiyeti büyük. Dilerim sağlıklı günlerimiz olur, bu organizasyonlar da büyüyerek çoğalır…

Bir Başkadır benim memleketim. Son günlerde dillerden düşürülmeyen bir konu: Bir Başkadır dizisi. 3 gün önce gazetemiz yazarlarından Abdülhamit Güler konuyla ilgili doyurucu nitelikte bir yazı kaleme aldı. Ben de diziyle ilgili birkaç noktaya temas edeceğim. Daha sonra dizi demlenince derinlemesine yazmayı planlıyorum. Şimdilik bir hakkı teslim etmek ve bir başka noktaya değinmek istiyorum.

Dizinin senarist ve yönetmeni Berkun Oya, estetik görüntülerin ön planda olduğu ve anlatının ruhunu tam olarak yansıtan ‘festival işi’, ‘bağımsız’, ‘art house’ diye nitelendirdiğimiz düzeyde bir yapım ortaya çıkarmış. Böylesi bir başka olan yapımın Netflix gibi bir platformda milyonlarca insana ulaşması güzel bir hizmet olmuş.

Empati kurmak ve bir başkasıyla kurulan iletişimin tüm yalınlığıyla aktarılmaya çalışıldığı dizide bazı boşlukların olduğunu gördüm. Umarım bu tür yapımlar için ilham olur.