Evlilik maddi ve manevi ihtiyaçların karşılanmasını sağlayan, dünyevi ve uhrevi açıdan birçok kazanımların elde edilmesine yardımcı olan önemli bir gelişim görevidir. Asla ertelenmemesi gereken ve hem sosyal hem de psikolojik faydaları olan evlilik yaşamı; birçok açıdan değerlendirilmesi gereken ve bu konuda toplum olarak her geçen gün daha fazla olumsuzlukların yaşandığını büyük bir esefle gözlemlediğimiz bir olgudur. Çok fazla şey söylenebilir ancak bu yazımda akılda kalması ve çarpıcı olması adına birkaç yönden hulasa etmeye çalıştım:

Öncelikle evlilik dini bir emirdir. Yüce Rabbimiz Nur Suresi 32. Ayette şöyle buyurmaktadır: “İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.” Bu ayeti celilede; geçim sıkıntısını bahane ederek evliliği geciktirmenin yersiz olduğunu, evliliğin rızkı ve ailede bereketi artırdığını görmekteyiz. Günümüzde materyalist dünyanın çarkları arasında sıkışan ve ontolojik vakum yaşayan insanoğlu için maddi ihtiyaçların eşiği sürekli yükselmektedir. Bu nedenle evlilik gecikmektedir.Efendimiz birçok hadisi şerifinde evliliği önemsemiş ve bizleri evliliğe özendirmiştir: “Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!”, “Evlenin, çoğalın! Çünkü ben (kıyâmet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin (çokluğunuzla) iftihar edeceğim!”“Demir tava geldi kömür tükendi akıl başa geldi ömür tükendi” özdeyişi çok anlamlıdır. Bizlere her bir gelişim görevinin zamanında ve geç kalmadan yerine getirilmesi gerektiğini önermektedir. Her şeyin bir yaşı ve dönemi vardır. Evliliğin de. Günümüzde bu dönem maalesef çok ileri yaşlara ulaşmıştır. Artık 30’lı yaşlardan sonrası normal evlilik dönemi gibi görülmeye başlanmıştır ülkemizde. Hâlbuki evlilik geciktikçe güçleşmektedir. Seçim için kriterler artmaktadır. Kriterler arttıkça ulaşılması zorlaşmaktadır. Belli bir yaştan sonra da eş bulma ümidi azalmakta ve müzmin bekârların sayısı maalesef giderek artmaktadır. Evlilikte fazla kriter aramak sonradan hayal kırıklıklarını artırmaktadır.Yukarıdaki maddeyle ilişkili olarak evlilikte mükemmelliği aramak nafile bir çabadır. Ayrıca bizim yaptığımız bir araştırmada eş seçiminde mükemmele ulaşma arzusunun sağlıksız boyutlarda olduğunu gördük. Zeka, eğitim, güzellik-yakışıklılık, ailelerin uyumlu olması, aynı siyasi görüşten olmak, aynı yaşam felsefesine sahip olmak, aynı memleketten olmak, yaş, dindarlık, statü gibi 30 civarında kriterin sorulduğu bu çalışmada bireyler; bu 30 kriterden ortalama 20 civarındaki kriterin evlenecekleri kişide olmasını istemektedir. İşin trajikomik tarafı bu kişilerde bu özelliklerin sadece ve sadece 7-8’i bulunmaktadır. Yani insanlar bu çağda, ortalama kendilerinden 3 kat daha iyi bir insanı hak ettiklerini düşünerek ciddi bir illüzyon içine düşmektedir. Bu durum bir boyutuyla gizli bir narsisizm içermektedir. Hâlbuki hepimiz insanoğlu olarak atılmış pis bir sudan yaratıldık.Psikolojik anne babalık oldukça önemlidir. Geç yaşlarda yapılan evliliklerde ebeveynlerin yaşı ileri olduğu için anne babalık belli bir noktadan sonra külfet gibi görülmeye başlanmaktadır. Bu da bir toplumun geleceği olan çocuk sayısının azalmasına yol açmaktadır. Avrupa bu konuda oldukça ciddi bütçeler ayırmasına rağmen orada mantalite olarak evlilikten uzaklaşıldığı için başarılı olunamamaktadır. Çünkü özgürlük, bağımsızlık isteği ve bireycilik patolojik noktalara ulaşmış bir insanın evlenmesi ona güç gelmektedir. Buna Hedonistik bir yaşam tarzı da eklenince işler daha da karmaşıklaşmaktadır. Ülkemizde de bu sorun belli bir süre sonra Avrupa’daki noktalara gelecek gibi görünmektedir. Acil önlem alınmalıdır.

Evliler daha az grip olmaktadır. Çok ilginç değil mi?.. Ayrıca evliler fiziksel ve psikolojik açıdan daha sağlıklıdır. Bulgular bunu göstermektedir.Evlilikte iyi yetişmiş çok çocuk önemlidir. Bunu sağlayabilen çok aile var. Ülkemizin hayırlı evlatlara ve dolayısıyla anne babasının amel defterini kapatmayacak insanlara ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Yıllarca bizlere Batılılar “önemli olan çocuk sayısı değil çocuğu yetiştirmektir” diyerek bizi uyuttular. Biri diğerinin zıddı değildir.Evlenmeden önce maddi gayretler ve kaygılar maalesef manevi olanların açık ara önüne geçmiştir. Günümüzde çoğu insan hayatları boyunca birkaç kez kullanacakları ev eşyalarını adeta edinilmesi farz şeyler gibi görerek daha evlenmeden borç batağına saplanmaktadır. Hâlbuki kanaatkâr olmak zorundayız. Bazı maddî şeyler ertelenebilir. Bazıları hiç alınmayabilir. Eğer bunlar mutluluğu sağlasaydı ultra zengin çiftlerin asla boşanmaması gerekirdi. Eşler daha evlenmeden birbirlerini bir ortak gibi görmeye başlıyor. Aslında dünya ve ahiret hayatının yoldaşı olarak görmelidir. Ailelerin ve anne babalarının da bu vebalde payı büyüktür.Evlilikte gösteriş giderek artmaktadır. Düğünler abartılı bütçelerle yapılmaktadır. Sanki başkasının ne dediği evlenecek kişilerin hislerinin önüne geçmektedir. Başkasının görüşlerini etkilemek ve izlenim yönetmek düğünlerde temel güdü olarak karşımıza çıkmaktadır. Düğün bitince ise karı koca birbiriyle ve sorunlarla baş başa kalmaktadır.

Evlilik sözleşmesi bizim araştırmamızda %30lara ulaşmış durumdadır. Evliliği bir şirket olarak göremeyiz. Sözleşme ve senetlerle evliliği sürdürmeyi düşünenler eş değil ortak aramaktadır.

Acil olanlar ve üzerinde düşünülmesi gerekenler tez elden bunlardır. Aksi takdirde aile huzuru aramak nafile olacaktır.

Selametle