Doğu Anadolu’nun saf hakikat pınarlarındandır Seyyid Fehim Arvasi.

Büyük veli, yüksek âlim… Mürşid-i kâmil-i mükemmil… Her sahada, her hususta zirve bilinenlerden…

Hazret, her yıl Müküs’ten Van’a gelir, bir ila üç ay kadar kalırdı. Her ziyaretinde âşıkları başında toplanır, ondan istifade eder, feyz alırdı. Muhibbanından biri de mahkeme başkâtibi Ahmed Bey’di. Nam-ı diğer Hazret-i Şeyh, Van seferlerinde çoğu vakit Ahmed Bey’in evinde misafir olurdu…

Ahmed Bey’in hacca gittiği bir yıl, Büyük İmam yine aynı evde kalmayı uygun bulmuştu. Bir gece yarısı yakınlarından birini çağırdı ve buyurdu:

-Çabuk dostlarını uyandır, derhal buradan çıkıp (falan) eve gideceğiz!

Cevap geldi:

-Efendim, gece yarısı çıkıp gidersek ayıp olur, yarın gitsek olmaz mı?

‘’Hayır, Ahmed Bey’in oğullarına da haber ver, şimdi gideceğiz!’’ diye karşılık verdi İrşad Başbuğu…

Ev ahalisi mevzuyu öğrendi. Islak gözlerle yalvardılar:

-Efendim bir kusurumuz mu oldu? Af buyurun. Bizden ayrılmayın. Babamız işitirse yüreğine iner. Sonra ona ne cevap veririz? Lütuf ve ihsan ediniz. Kabahatimizi bağışlayınız…

Seyyid Fehim Hazretleri eklediler:

-Hayır sizden pek razıyım. Her türlü hizmeti fazlasıyla yapıyorsunuz. Sizlere dua etmekteyim. Lâkin şimdi gitmek zamanıdır…

Ahmed Bey’in oğulları, ‘’Peki efendim, buyurduğunuz gibi olsun.’’ deyip, çaresizce durumu kabullendiler.

Hazret, yakınlarıyla birlikte başka bir evde misafir olmaya gitti.

Sonraki gün, evladı Muhammed Emin Efendi, Ahmed Bey’in oğullarının çok üzüldüklerini anlatarak, ‘’Babacığım, sabaha kadar o evde kalsaydık ne olurdu?’’ diye sordu.

Buyurdular:

-Oğlum, şimdi kimseye söyleme! Bu gece Ahmed Bey Mekke-i Mükerreme’devafat etti. Hâne yetim hânesi oldu. Mal mirasçılara kaldı. Evvelce her şeyi kullanıyor, yiyip içiyorduk. Zira Ahmed Bey’in seve seve helal edeceğini biliyordum. Artık tanışmadığımız mirasçıların da hakkı olduğundan, bir şeyi kullanmak caiz olmaz. Kul hakkından kaçınmak için acele ayrıldım…

Bir ay sonra hacılar döndü. Herkes geldiği halde, Ahmed Bey gelmedi. Ev halkına ‘’Bir gece yarısı Mekke’de vefat etti.’’ diyerek durumu anlattılar. Ardından hesaplar yapıldı. Ahmed Bey’in vefatı, Hazret-i Şeyh’in evden ayrıldığı geceye tekabül ediyordu…[i]

***

Anlatılacak çok menkıbe var elbette fakat romantik romantik takılmak amacında değilim.

İman sahibi olmayanlar, mevzuun salt akıl ve adalet kısmına eğilebilirler.

Fakat biz böyle bir gelenekten geliyor, hakikat ışığımızı böyle yıldızlardan alıyoruz. Bu ülkenin Müslümanlarını devamlı hak hukuk bilmezlikle suçlayan ahmaklar, önce dönüp kendi mazilerine, kendi etik kriterlerine baksınlar. Her yeni kuşakta bedavaya sömürdükleri, her fırsatta yeniden sermayeleştirdiklerio dev ahlâksızlık mirasını sorgulasınlar. Tüm üçkâğıtları ustaca hasıraltı eden hastalıklı ezberleri, cemî hırsızlığa kulp takan ideolojik sığınakları yargılasınlar.

Kul hakkı, yalnız yukarıda anlatılanla sınırlı değil neticede. İhanet de etki ajanlığı da karaborsacılık da birer kul hakkı biçimi mesela. Dolandırıcılığın mücerred ve müşahhas pek çok tecellisi var…

Pislikle beslenen, pisliğini sürekli bize bulaştırmaya çalışan dev virüs kitleleri; kendi kendilerini karantinaya alsınlar. Alamıyorlarsa da başlarına gelen felaketler için ağlayıp durmasınlar…

[i] Son Halkalar, Süleyman Kuku, Damra Yay.

Allah Dostlarından Hikmetli Sözler, Mehmet Oruç, Arı Sanat.