“Çocuklarınızı kendi içinde yaşadığınız günlere göre değil, onların yaşayacağı günlere göre yetiştirin.”

Hazreti Ali (R.A)

Hz. Ali çağlar üstü evrensel ifadesinde “Çocuklarınızı kendi içinde yaşadığınız günlere göre değil, onların yaşayacağı günlere göre yetiştirin.” Diyerek yenilenmenin gerekliliğine vurgu yapmıştır. Günümüzde herkesin kabul ettiği kaçınılmaz bir gerçek vardır. O da çocuklarımızın yaşayacağı zamanın bizim yaşadığımız zamandan çok farklı olacağıdır. Bu noktadan hareket ettiğimizde çocuklarımızın kazanması gereken bilgi, beceri ve tutumların da bizimkinden farklı olması gerektiğidir.

Dünyada üretimden ekonomiye, politikadan iletişime tüm alanlarda yeni paradigmaların yerleşmeye başladığı günümüzde eğitim de dönüşüyor, değişiyor. Adeta eğitimin şifreleri değişiyor. Üretimden, tüketime, iş yapma şekillerinden günlük hayatın rutinlerine her şey değişiyor. Şu bir gerçek ki dünkü güneşle bugünkü çamaşırların kurutulamayacağı gibi, geleceğin bireylerini geçmiş yüzyılın eğitim anlayışıyla yetiştirmek de mümkün olmayacaktır. Nesillerimizi 21. Yüzyılın koşullarına hazırlamamız gerekiyor.

Eğitim Sistemi Nasıl Olmalıdır?

Şu bir gerçektir ki gelecek vizyonu olmayan organizasyonlar yerinde saymaz, hep geri kalırlar. Dünyanın önde gelen kurum, kuruluş ve fikir öncülerinin “21. Yüzyıl İçin Eğitim Sistemi Nasıl Olmalıdır?” sorusuna cevap bulabilmek için oluşturulan P21;(İng. Partnershipfor 21 Century Skills / Tr. 21. Yüzyıl Becerileri Ortaklığı) 21. Yüzyıl becerilerinin neler olduğunu belirleyen ve eğitim sistemlerinin bu becerileri kazandırmak üzere nasıl düzenlenebileceğine ilişkin modeller önerir. P21’e Apple, Hewlett Packard, Lego, Cisco, Intel, Crayola, The Walt Disney Company gibi uluslararası firmalar da stratejik destek vermektedirler.

Öylesine önemli ve kaçınılmaz bir gerçek vardır ki; 21.yüzyılın araştırmalarını, bilgi, iletişim ve teknoloji ile bütünleştiren, stratejik hedeflerini halkına benimsetebilmiş ve bunları ciddiyetle uygulamaya çalışan ülkelerin yüzyılı olacağıdır.

Dünyada ekonomik ve sosyal anlamda gelişmiş ülkelerin tümü (A.B.D. , Japonya, AB üyesi ülkeler) uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleri ile uyumlu bir eğitim, bilim ve teknoloji vizyonu geliştirmişlerdir ve bu vizyonu güncellerken teknoloji öngörüsü çalışmalarını etkin bir araç olarak kullanmaktadırlar.

Teknoloji ve Tasarım

Günümüzde çok sık duyduğumuz ancak yakın gelecekte çok daha sık karşılaşacağımız iki kavram vardır. Birincisi “teknoloji” , ikincisi ise “tasarım”dır. Teknoloji; herhangi bir şeyi daha iyi, daha hızlı, daha kolay, daha ekonomik ve daha verimli yapma girişimidir. Tasarım ise; zihinde canlandırılan biçimdir. Bu tanımlamada zihinsel süreçlerin kullanımı ön plana çıkmaktadır. Farklılıkları bulma, hayal kurma, sorgulama, özgün düşünme, akıl yürütme gibi üst düzey zihinsel süreçlerin tasarım yapmada önemli bir yeri vardır. Teknoloji ve tasarım birbirini doğrudan etkileyen kavramlardır. İkisi arasındaki ilişki özne ile nesne arasındaki ilişki gibidir. Teknoloji ve tasarım ilişkisinin geliştirilmesi bireyin özgün düşünme düzeyinin geliştirilmesi ile mümkündür.