Geçtiğimiz haftaki yazımda, Fetullahçı Terör Örgütü’nün arta kalmış bazı üyelerinin, hali hazırda da aktif olduğunu ve şimdi de sözde davalarına(!) hizmet etmeye çalıştıklarını anlatmaya çalışmıştım. Eskisi gibi gazete ve televizyonları artık yok. Ancak şimdi de kirli ellerini sosyal medyaya daldırmış ve farklı yapılarla kendilerini kamufle ederek, saldırıyorlar. Söz konusu yazımda, Bediüzzaman’ın hizmetinde bulunan merhum Abdulkadir Badıllı’nın yazdığı “İfhamname”sinden bahsetmiştim. “İfhamname”nin, FETÖ’cü teröristler tarafından “İhbarname” olarak karşılık bulmasını ve “Pensilvanya’daki FETÖ elebaşı”nın işaretiyle de; “Tahşiye Kumpası”nın kurulduğunu anlatmıştım.

Yıllardır bu tiplerle mücadele eden bir kardeşiniz olarak, hâlâ aktif olduklarını görüyorum. FETÖ’cüler her yere bahusus bütün cemaatlere sızmışlar. Hakiki Kur’an şakirtlerine karşı, Müslümanları kışkırtarak, yarım kalan intikamlarını almak istediklerini görmemek için, kör olmak gerekir. Mehmet Doğan gibi İ’la’yı Kelimetullah davasına hizmet eden ve münzevi yaşayan insanlara, toplu bir şekilde saldırmaları, bunun en bariz örneği değil mi?

Bu hafta da sizlere FETÖ’cülerin nasıl bir illüzyonla hareket ettiklerine dair, bazı ipuçlarını vereceğim.

Pensilvanya’daki terörist başının bir işaretiyle başlayan, ellerindeki televizyon kanalındaki bir diziyle yutulacak lokma olarak gösterilen ve ellerindeki gazeteler vasıtasıyla da olgunlaştırılan “Tahşiye Davası”, hâlâ bitmemiş gibi görünüyor.

Bu FETÖ artıkları bugün de yalan-dolan yayınlarına devam ediyor ve “Tahşiye, El-Kaide Terör Örgütü’nün bir koludur” imajına oynuyor ve sosyal medya hesaplarından saldırmaya devam ediyorlar.

PARALEL YAPI OPERASYONU

14 Aralık Operasyonu’nun yapıldığı gün, bir açılışta konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İki gözü dahi görmeyen bir insanı, bütün bir operasyonun başı diye yakalayıp, 122 kişiyi içeriye alanlar işte bunlardı. Bu sürecin bedelini ödüyorlar ve ödeyecekler. Zulüm ve ihanet tarihin hiçbir döneminde hiçbir yerde karşılıksız kalmamıştır. Türkiye’de de kalmayacaktır. Onlar bağıracaklar, feryat edecekler, belki de ağlayacaklar. Onlar da arkalarına Güney’deki sevdikleri ülkeyi alarak, o belli uluslararası çevreleri, uluslararası medyayı alarak, ihanetlerini tescillemeye devam edeceklerdir…” demişti.

TAHŞİYE’Yİ EL KAİDE İLE BAĞLANTILI GÖSTERMEK İSTEYEN BİR YAPI VAR.

Aynı günlerde, Daily Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Serdar Karagöz de, çıktığı bir canlı yayında, Tahşiye’yi, El-Kaide ile bağlantılı göstermek isteyen bir yapının varlığından bahsediyordu. (Serdar Karagöz, halen TRT Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyor.)

“ABD DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NA SORDUK”

Bakınız Serdar Karagöz bu konuyu nasıl yorumluyor: “WikiLeaks Belgeleri yığınla dolu bir belge kümesi. Bu belgeler içerisinden biz ‘Tahşiye’ meselesini araştırdık. WikiLeaks Belgelerinde geçen ifade şu; ‘Tahşiye diye bir örgütü El Kaide ile bağlantılı göstermek isteyen bir yapı var.’ Bu tamamen bir iç hesaplaşmadır. Tahşiye Örgütünün, El Kaide ile bir ilişkisi yoktur. El Kaide noktasında en hassas olan, ABD ulusal güvenliğinin en önem verdiği mesele bu. WikiLeaks’e yansıyan rapor bu. Gittik Amerikan Dış İlişkiler Bakanlığına sorduk. Gerçekten Tahşiye diye bir örgütün, El Kaide ile ilişkisinin olup olmadığını Amerikan Dış İlişkiler Bakanlığı’ndan öğrenmek istedik. Washington temsilcimiz, konuyla ilgili görüşmeler yaptı. Amerikan Dış İlişkiler Bakanlığından bize verilen cevapta aynı şekilde, ‘Tahşiye ile El Kaide’nin bağlantılı olduğunu biz onaylamıyoruz. Böyle bir bilgi bizde yok.Türkiye’de o günlerde El Kaide ile bağlantılı diyerek raporlar yazıldı. O dönemin yöneticileri de bu şekilde yanıltıldı. Çünkü en üst yöneticiye alttan gelen bir rapor var. Kişi onu okur. ‘El Kaide operasyonunda, falanca örgüte operasyon düzenlendi’ der. O raporu yazan, o metni yazan, olayı oraya getiren, haberleştiren, dizilerde işleyen, onları El Kaide Terör Örgütü ile ilişkilendiren bir başka yapının var olduğunu, biz 14 Aralık operasyonuyla öğrendik.

OPERASYONUN BİTMEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ

“Tahşiye Davası”yla gözleri görmeyen bir ihtiyarı ve onu seven onlarca insanı mahkeme ve cezaevi koridorlarında mağdur eden bu teröristlere, prim veren-inanan saflar da yok değil!..

2014 senesinin, 14 Aralık’ında başlayan bir operasyon vardı. “14 Aralık Operasyonu” ismi konulan bu operasyonla, FETÖ’cü teröristlere bir darbe vurulmuştu. Operasyon kâğıt üzerinde sonuçlanmış, birkaç gün önce de görülen son duruşmayla “Kumpasın sorumluları” ağır cezalara çarptırılmıştı. Sosyal medyadaki FETÖ’cü paylaşımlarını görünce, 2014’teki “14 Aralık Operasyonu”nun henüz bitmediğini görüyoruz. Şöyle ki; söz konusu operasyonla FETÖ’cü teröristlere bir darbe vurulduğu doğrudur. Ancak darbe yeterli olmamış ki, kendilerinde hâlâ bir güç olduğunu zannederek, sosyal medya üzerinden saldırılarına devam ediyorlar…

Selam ve dua ile…

Fiemanillah…