Mescid-i Haram imamlarından Abdurrahman es-Sudeys’in Cuma günü hutbede ele aldığı konu ve söyledikleri tepkilere yol açtı.

Hutbe adeta Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Filistin davasına ihanet ederek İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesinin propagandası gibiydi.

Suudi Arabistanlı imam hutbede BAE’nin ve İsrail’in adını zikretmese de sözlerinin adresi gayet açıktı.

Peygamber Efendimiz’in Yahudilerle ilişkilerini hatırlatan es-Sudeys, “velâ ve berâ” inancının doğru anlaşılması gerektiğini söyledi.

Kısacası, İsrail’le ilişkilerin normalleştirilebileceğine işaret etti.

Abdurrahman es-Sudeys’in dini ve tarihi gerçekleri çarpıtarak BAE-İsrail normalleşmesini dolaylı da olsa savunması ve üstelik bunu Kâbe’nin minberinden yapması tam anlamıyla skandal.

Yaptığı mugalataya Peygamber Efendimiz’i alet etmesi ise affedilir gibi değil.

Çünkü Müslümanların sorunu Yahudilerle değil Siyonist işgalcilerle.

Dolayısıyla Peygamber Efendimiz’in savaş halinde olmadığı Yahudilerle ilişkileri hiçbir şekilde işgalci İsrail’le ilişkilerin normalleştirilmesine delil getirilemez.

Yahudilerle ilişki kurulabileceğini anlatan es-Sudeys, Medine’de anlaşmaya uymayarak Müslümanları arkadan vurmaya çalışan Yahudilere ve Hayber Yahudilerine Peygamber Efendimiz’in ne yaptığına hiç değinmedi.

Çünkü o bilgiler işine gelmiyor ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın İsrail’le yakınlaşma politikasına hizmet etmiyor.

Sosyal medyada “münafıklıkla” suçlanan ve geçmiş hutbelerinden kesitler paylaşılan es-Sudeys, düne kadar aynı minberden Mescid-i Aksa’yı işgalci Siyonistlerin pençesinden kurtarması için Allah’a dua ediyor, Filistin için gözyaşı döküyordu.

Suudi Arabistan hükümetinin rüzgârına göre yön değiştiren Kâbe imamının bu ilk vukuatı değil.

Daha önce de “Bugün Suudi Arabistan ve ABD dünyanın iki kutbu. Allah’a hamdolsun dünyayı birlikte yönetiyorlar” seklinde bir açıklama yapmıştı.

Mescid-i Haram’da Cuma günü okunan hutbe, “Riyad’ın İsrail’le normalleşme anlaşması imzalamadan önce kamuoyunu bu adıma hazırlama girişimi” olarak yorumlandı.

Çünkü Arap sokağında Suudi Arabistan’ın da er ya da geç BAE’nin peşinden gideceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Bu arada, İsrail ve BAE arasında yaşananlar iki ülke arasında ilişkileri normalleşmenin ötesine çoktan geçti.

İsraillileri dahi şaşırtan bir “ilan-ı aşk”, “duygu patlaması” ve “işgalcilerin gönüllü avukatlığı” söz konusu.

BAE rejimi ve yandaşları İsrail’e duydukları sevgiyi ifade edecek yol bulamıyorlar.

İsrail bayrağı çizili maskeler giyip İbranice şarkılar söylüyorlar.

Kendilerini haklı göstermek için de İsraillilerden çok İsrail savunuculuğu yapıyor, Filistin davasını savunanlara ve işgale karşı çıkanlara saldırıyorlar.

Moritanyalı Abdullah bin Beyye’den Yemenli Ali el-Cifri ve Ürdünlü Vesim Yusuf’a birçok isim de anlaşmaya “din kisvesi” giydirmek için seferber edilmiş durumda.

İslam dünyası, eskilerin “Ölseydim de bugünleri görmeseydim” dediği olaylara şahit oluyor.

Müslümanların en kutsal mekânı Mescid-i Haram’da İsrail propagandası yapılacağı kimin aklına gelirdi?

Belki de bu daha hiçbir şey ve önümüzdeki günlerde – Allah korusun- daha kötüsünü göreceğiz.

Allah sonumuzu hayır eylesin!..