Bu yıl kuraklık nedeniyle sonbahar yaprakları kışın dökülmeye başladı. Baharla dirilen tabiat sonbaharla bir başka ilkbaharda dirilmek üzere sararıp gazele dönüşüyor. Kış günü sararıp dökülen gazeller gibi çok sayıda dost, arkadaş ve tanıdık sonbahar yaprakları gibi bu yalan dünyadan göç edip gitmeye devam ediyorlar. Her vefat haberi aslında fâniliğimizi hatırlatır ancak asla ders almaz oyun eğlence içinde oyalanmaya devam ederiz. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya dört elle sarılır türlü hesaplar içinde debelenip dururuz. Ölüm gelince buradan hiçbir şey götüremeyeceğimizi anladığımızda iş işten çoktan geçmiştir.

Ölüm her fâninin bu dünyadan ebedi âleme geçiş kapısıdır. Burada biriktiririz orada kullanmak üzere ancak yüce Mevlâ’nın merhameti olmazsa istediğin kadar biriktir bir işe yaramaz.

Türkçemizde ateş düştüğü yeri yakar diye güzel bir deyiş vardır. Sana yaklaşmadıkça ötekilerin ölümü film gibi gelir. Ölüm sana yaklaştıkça bir herşeyler hissedersin ama yine de anlamakta zorlanırsın. Çok sayıda tanıdığım, dostum Kovid-19 nedeniyle sırlar âlemine göç etti. Her dostun bu dünyadan ayrılışı mânen insandan bir şeyleri alıp götürüyor.

Bu hafta başı yaklaşık 30 yıllık arkadaşım 25 yıllık iş ortağım gazeteci, yazar, yapımcı Kemal Çiftçi’nin kalp krizinden ânî vefatı beni ve dost meclisimizi bir hayli sarstı.

Kemal Bey kendini iyi yetiştirmiş bir münevverdi. Tabiri caizse bir koltukça çok karpuz taşıyanlardandı. Yüksek tahsilini İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yapmıştı. İngilizceyi hakîkî mânâda dil ve edebiyat olarak çok iyi bilirdi. İngilizceden Türkçeye, Türkçeden İngilizceye çevirdiği eserler vardır. Ayrıca Kültür Bakanlığı’ndan sertifikası olan bir rehberdi. İstanbul İktisat Fakültesi’nde okutmanlık yaptı. Gazeteciliğe Türkiye Gazetesi’nde başlamıştı. İnsan ve Kâinat Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Çok sayıda bilimsel toplantının organizasyonunda bulundu.

Kemal Bey ile benim yolum TGRT’de çakıştı. Bilim-Magazin, Beynin Kıvrımlarında programlarının yapımcı-yönetmenliğini yapıyordu. 90’lı yılların şartlarında dünyadaki ilmi ve teknik gelişmeleri yakından takip ederek onları dosyalar halinde seyirciyle buluştururdu. Bu sırada çeşitli gazete ve dergilerde makaleleri yayınlandı. Yeni Şafak ve Yeni Söz Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.

TGRT’den ayrılan bir grup arkadaşla beraber kurduğumuz Yedirenk İletişim Yapım Şirketi’nde o da yer aldı. 25 yıl çok sayıda reklam, tanıtım, televizyon programı, belgesel ve siyasi kampanyalara birlikte imza attık. Dünyanın birçok ülkesinde çektiğimiz belgeseller uluslararası kanallarda yayınlandı.

Kemal Abi, derdi davası olan mümin bir adamdı. 28 Şubat sürecinde ortaya koyduğu inanç eksenli millî direnç ve samimiyet hepimizin hayranlığını kazanmıştı. Çok sayıda gönüllü teşekkülde görev aldı; MÜSİAD, İstanbul Edebiyatçılar Derneği, Bilim Teknoloji Derneği, Uluslararası Sinema Derneği gibi kurumlarda vazifeler üstlendi.

Rahmetli herkese karşı müşfik ve mülâyim bir mizaca sahipti. Dile kolay 25 yıl ortaklık yaptık 25 defa yüksek sesle tartışmadık.

Kemal Abi, okyanusta dolaşan denizaltılar gibiydi. İşini kendisi yapar kimseye eyvallah etmezdi. Sessiz ve derinden gitme gayreti onun usulü olmuştu. Vefatı de öyle oldu yine, “kimseye eyvallah etmeden” “Sessiz Gemi” misâli hicret etti bu dünyadan. Mekânın cennet olsun, hakkını helal et Kemal Abi.