Dünya bir garip yere gidiyor kâri. Cidden çok garip ve açıkçası anlayamadığımız, kavrayamadığımız bir yere gidiyor. Ne “dur” diyebiliyoruz ne de durdurabiliyoruz. Sadece hayret ediyoruz.

Ben yaşlarda olanlar bu garabetin hızını bizzat yaşıyorlar ve çok kere de şaşıyor, şaşırıyorlar. Zira bizler internet denen şeyin ilk haline şahit olanlarız ve o günden bu zamana kadar olan bu hızlı değişimin de şahitleriyiz. Bahsettiğim de öyle uzun bir zaman değil aslına bakarsanız. En fazla yirmi ya da yirmi beş sene. Sonra cep telefonlarının ilk şekilleri, ilk halleri… O kocaman cihazlar, parmak kadar ekran vesaireden geldiğimiz şimdiki durum. Bunları yirmi yaşına henüz gelmiş birine anlatmak da onlar açışından anlamak da zor. Zira onlar bu durumun içine doğdu. Ama biz şunu biliyoruz ki bu hızlı değişim bizim çok da ayağımızın almadığı bir hal oldu.

Ne kadar doğru olduğunu bilemesem de şöyle bir şey hatırlıyorum. Malum internet dünyasında bizim alfabemizden kelimeler yok. Yani “ı, o, u” gibi harfleri kullanamıyoruz. Bunun sebebinin şöyle bir şey olduğunu okumuştum kim bilir ne zaman. İnternet denen şey henüz ortaya çıktığında buna dahil olacak ülkelerin belli bir miktar para ödemesi ve bu işe bir anlamda ortak olması için teklifler gelince o zamanın hükümeti –artık kimse!- “gerek yok” diyerek reddetmişler ve bu yüzden de bu mecrada söz söylemeye de kendi dilimizi kullanmaya da hakkımız kalmamış. Ama sorarsan matbaayı Osmanlı istemedi falan…

Bir şey daha var hatırımda; bir gazetede çıkmış haberi hatırlıyorum. Bir kol saati fotoğrafı vardı ve şöyle yazıyordu “bilim adamları saat şeklinde bir telefon yaptılar ve hiçbir kablo kullanılmadan bu saat aracılığıyla insanlar iletişim kurabilecekler” gibi… O zaman için bu haber karşı tepki “yok artık” falandı. Bu arada o zaman dediğim de 97-98 falan olmalı.

Yani değişimin hızından bahsetmek için söylüyorum bunları.

Şimdi geldiğimiz günde bakınca bir mesajlaşma uygulaması yüzünden bütün bir dünyanın gündemi değişti. Bizim kurmadığımız dahil olmadığımız bir düzenin istesek de istemesek de bir parçası olarak bizler de elbette bundan etkileniyoruz. Ama şunu da kabul edelim “ne seninle ne sensiz” der gibi terk edip gidemiyoruz da.

“E abi adamlar bizim bilgilerimizi alacaklar” falan diye yazıyor arkadaşlar. Yapma kardeşim. Almıyorlar mı sanki? Cebimde taşıdığım cep telefonu –ki bence bu isim artık ona hakaret sayılacak kadar basit- beni benden iyi tanıyor. Kalp atışımı, günde attığım adımı, nereye gittiğimi hepsini ve hepsini biliyor. Çoğu zaman ben bilmiyorum o biliyor. Yolu ona soruyorum o götürüyor, merak ettiğimi onda arıyorum o buluyor daha bir sürü şey işte.

Ezcümle artık bu işin kaçarı yok. Dün birinden şöyle bir cümle duydum ki bence de tam öyle:

“Modern dünya insana bir şeyi bedava veriyorsa bilin ki orada satılan şey insanın kendisidir…”