Bir akıl, yürürken düşmemek için dikkat ettirmiyorsa, fark etmediğimiz bir engele takılıp düştüğümüz zaman da o engeli görüp kaldırmak ve bir daha düşmemek için tedbir almamızı öngörmüyorsa; o akıl gelişememiş, çocukluk basamaklarında takılı kalmıştır. Akıl olgunluğu seviyesi ihtiyacı anlayamamış ve bu düşmeden bir öğrenme gerçekleştirememiştir ve bu haliyle şahsın yaşına uygun bir koruma alanı oluşamamıştır, yani fonksiyoner değildir. Olması gereken, insanın bebekliğinden itibaren gelişen bedenine, büyüyen yaşına ve kazandığı olgunluğuna aklının eşlik etmesi ve yaşına uygun davranışlar göstermesidir.

Zekâ ile akıl arasındaki açı, farkı belirleyicidir “Zekâ; düşünebilme kuvvetidir, Zekânın üstündeki akıl kuvveti ise onun iyi yönde kullanılmasını sağlar. Yâni akıl anlayıcı bir kuvvettir. İyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan, hayrı şerden ayırt etmek için yaratılan akıl, üstün bir zekâyla birleşirse harikalar meydana getirebilir.” Çocukluk döneminde çocuğun aklını geliştirebilmek için önce savaşsız bir ortam gerekir.

İkinci olarak güvenli ve sevgi dolu içten bir yaklaşım, düşündüren sorular, fikre değer vererek dinleme, anlamaya çalışma ve özgürce ciddi risk barındırmayan tecrübeler edinmesi için zemin hazırlama, aile ve arkadaş ortamında paylaşma, okuma, dinleme ve anlayıp gereğini yapma alışkanlığını hayatın doğal akışı içinde kazandırmak gibi şeyler sayılabilir. Bir insan ne kadar zeki olursa olsun, zekâsını doğru bir şekilde kullanmasını sağlayan akıldır.

Yavaş yürüyen koşana ayak bağı olur. Hayatımızda roller ediniriz. Aklımız o rollere ait sorumluluk almamıza, gereğini yapmamıza, yeni iş ve işleyişler olduğunda intibak etmemize yardımcı olur. Rollerimize uygun sorumluluk alamadığımızda, bizim alamadığımız sorumluluğu bir başkası üstlenmek zorunda kalacaktır. Bu sorumluluk aldırmayan akıl düzeyi; çoğunlukla hatasını kabul edememek, düzeltmek için adım atamamak, sürekli bir suçlu arama ve başka fikirlere kapalı olmak, hatalarına devam etmek gibi, birlikte yaşamayı zorlaştıran bir durum oluşturur.

İlişkileri, parayı ve bir sorunu yönetemezler. Akıl çok önemli bir zenginliğimizdir Öğrenememek, hayatın çocuk aklıyla yönetilmesi ve her alanda birkaç basamak arkadan yürümek demektir.

Bu durumda olanlar yaptığı yanlışlara üzüldüğü halde kalıcı bir davranış değişikliğine gidemez. Bu bir akıl zaafı ve yetersizliktir. Sürekli borç yapar, genellikle paylaşmaz, sorumluluktan kaçarlar.

Şimdi: adına “Tembel”, “Aslında zeki istese yapar”, “Babasına çekmiş o da böyleydi” gibi gerekçelerle geçiştirilen bu durum, giderek derin tahribatlar yapar ve normal muamelesi yapıp fırsat tanındıkça, hatalar zinciri oluşur. Çoğunlukla anne babasında da benzer belirtiler görülür. Bu durumda mutlaka bir test yapılmalı, psikiyatr tedavisi ve terapist eşliğinde, stratejiler öğretilmeye çalışılmalı. Asıl önemli olan da, aklının çocuk aklı gibi olduğunun farkında olarak, ona göre sorumluluk verilmesi ve takip edilmesidir. İnsiyatif verilecekse, yaşına göre değil, akıl seviyesine göre verilmelidir.