Son dönemlerde Ermenistan Azerbaycan topraklarına saldırdığında, bu atraksiyonların geleceğe matuf bir takım planlı adımlar olduğu düşünülüyordu. Fakat bu hamlelerin nerelere kadar uzanacağı sınırlı ölçüde analiz edilebiliyordu. Ermenistan’ın daha sonraki adımlarına bakıldığında, yenilgiyi hesaba hiç katmadığını ve tamamen kazanmak üzerine planlarını yaptığını gördük. Fakat gidişat planlandığı gibi yürümeyince, bugünkü mağlup ve perişan hale düşen bir Ermenistan görüntüsü ortaya çıktı. Bu durumu tam anlamıyla izah eden, “evdeki hesap çarşıya uymadı” veya “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldu” gibi atasözlerimiz mevcuttur.

Ermeni lobisinin çok güçlü olduğu Fransa, Amerika ve Avrupa’da birtakım çevrelere güvenerek, saldırgan bir ruh yapısına bürünen Ermenistan, Azerbaycan’dan daha fazla toprak aşırma hayalleri ve Yukarı Karabağ’ın da bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkacağı rüyalarını görürken, işgal altında tuttuğu toprakları da kaybederek perişan halde kabuğuna çekilmiş oldu.

Yani Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan da oldu.

Şayet, Azerbaycan ordusu, saldırgan ve şımarık Ermenistan’ı olduğu yerde felç etmeseydi, Fransa senatosunun aldığı tavsiye kararına bakarak daha sonraya matuf olarak nelerin planlandığını anlamak mümkündür. Şöyle bir tablonun oluşması amaçlanmaktaydı: Stratejik öneme sahip Tovuz gibi Yukarı Karabağ etrafında bazı yeni yerler işgal edilecek ve Azerbaycan’ın zayıf halinden istifade ile de Karabağ’da bağımsız bir devletin tanınması süreci başlatılacaktı.

Ermenistan senatosunun oy birliği ile tavsiye niteliğinde de olsa aldığı karar, Yukarı Karabağ’ın bağımsızlığının tanınması yönündedir. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Macron ve hükümet çevreleri Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu vurgulasa da senatoda alınan bu karar skandal niteliktedir ve Fransa’nın niyetini ortaya dökmektedir. Bu nedenle Azerbaycan, Fransız senatosunun aldığı bu karardan sonra, bu ülkeye nota vermiş ve Bakü‘deki elçisine, duyulan rahatsızlık ifade edilmiştir.

Azerbaycan’ın ezici galibiyetinin sadece saldırgan Ermenistan’ı dizginlemediğini, bir fitne kıvılcımını da söndürdüğü ortadadır.

Fransa’nın tavrına gelince;

Yaklaşık 150 yıldır kendi çıkarları için Ermenileri her defasında kullanan Fransa’nın ne yapmak istediği açıktır. Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’da sömürgecilerin hoyratça davranışlarına ve tasarruflarına Türkiye’nin engel olarak görülmesi, Fransa’yı çileden çıkarmıştır.

Yaklaşık bir asırdır devam eden Fransa kışkırtmaları ve vaatlerine maalesef her defasında Ermeniler koşarak çanak tutmuşlardır. Şiddetli hayal kırıklıkları yaşamışlar ve ağır faturalar ödemek zorunda kalmışlardır. Son Karabağ yenilgisi bu açıdan Ermeniler tarafından iyi analiz edilirse, kendilerini perişan hallere düşürenlerin kimler olduğunu görme imkanına sahip olacaklardır.

Ermenistan’ı yöneten siyasi irade, Fransa ve Amerika’ya yerleşen güçlü Ermeni lobilerinin yerel gerçeklerden uzak tavsiyelerine kanmadan, hayal dünyasından sıyrılarak, coğrafyanın kendilerine sunduğu gerçeklere dönerek, Türkiye ve etrafı ile dostça geçinmenin yollarını aramak zorundadırlar. Ermeniler için huzur ve gelecek, Fransa, Amerka ve diğer sömürgecilerin peşlerinde koşmak değil, bölgenin gerçeklerine dönerek etrafı ile iyi geçinmekten geçmektedir.

Eğer Ermenistan yoluna mevcut politika doğrultusunda devam ederse, yani saldırgan tutumunu devam ettirirse sık sık hüsran ve hayal kırklıkları yaşayacağını kabul etmelidir.