Büyükşehirlerde zorlaşan hayat şartlarına bir de yeni tip koronavirüs nedeniyle oluşan ekonomik daralma eklenince, vatandaşlar mali açıdan zor günler geçiriyor. Tabii heybesi dededen yahut önceden dolu olanlar bir şekilde bu kötü günleri de etkilenmeden atlatıyor. Herkesin sınavı farklı; kimi malla sınanır kimi evlatla kimi makamla… O yüzden zengin dertsiz değildir; sadece maddi açıdan ferahtadır. Tabii büyüğün yıkılışı da farklı olur. Boşa demiyor Şeyh Edebali “Zenginken fakir düşene acıyın” diye…

*****

İstanbul gibi metropolden öte megapol olarak tanımlanan şehirlerde yaşayan insanların en büyük gider kalemlerinden biri şüphesiz barınma ihtiyacıdır. Kişinin kendisine ait konutu yoksa maaş dağıtımı hesabında listenin en üst sırasında ev kirası yer alır. Durum böyle olunca kira fiyatları hayatın idamesi için azami öneme sahiptir. Son zamanlarda İstanbul’da kira fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar, asgari ücret yahut biraz üstünde gelirle yaşayan vatandaşları oldukça zorluyor. Düşünün, 2 bin 500 lira ila 3 bin lira arasında maaş alıyorsunuz ve ortalama bir muhitte kira fiyatları bir senede yüzde 50 civarında zam yemiş; ne düşünürsünüz?.. Gelir kaleminde gözle görülür bir artış yok ama en temel gider olan ev kirasında yüzde 50’den fazla artış var; bu deveyi güder misiniz yoksa bu şehirden gider misiniz? Tabii gidecek yeri köyü olan yine şanslı; ya olmayan ne yapacak?..

*****

Şimdiden sonra yazacaklarımı “Ne diyorsun kardeşim sen devletin işi mi bu?” şeklinde yorumlayabilirsiniz. Ziyanı yok; vatandaş yaşadığını okumak ve görmek ister. Bizim de işimiz bu zaten. Zira öbür türlü komünist rejimlerde yahut Nazivari yönetimlerde propaganda için kullanılan medya aygıtlarının bir parçası olmaktan farkımız kalmaz. Evet güzel şeyler oluyor ülkemizde; ciddi yatırımlar, müjdeler, savunma sanayiindeki bağımsızlık adımları göğsümüzü kabartıyor. Fakat düşük gelirle geçinen vatandaşlar için de temel ihtiyaçların ucuzlaması önemli. “Uçan ev fiyatları” bir gün ev sahibi olurum hayallerini zaten bitirirken yükselen kiralar vatandaşı boğuyor. Hemen somut örnek vereyim; yaşadığım sitede geçtiğimiz sene bin liraya kiralık ev bulunurken son duyduğum rakamlar bin 500’leri çoktan aşmış durumda. Bazı yerlerde iki kat artışlar gerçekleşmiş. Altın fiyatlarındaki artışla ölçmeye kalkanlar oluyor; düşük gelirli vatandaş nasıl altın birikimi yapar diye soran yok.

*****

Evet devlet bu işe müdahale etmeli; zira iş kara borsaya düşmüş durumda. Geçtiğimiz hafta 2 bin yazılan kiralık ev ilanı, veren çıkarsa ‘Bir de 2 bin 200 yazarak şansımı deneyim’ mantığıyla artırılıyor. Şaka yapmıyorum bizatihi böyle ilanlar gördüm. Yıl sonunda kurulacak asgari ücret masasında, Hükümet tarafı işçi sendikalarından yana tavır alıp ‘Yüzde 50 zam yapıyoruz’ demeyecekse başka çözümler bulunmalı. Tabii nasıl müdahale edilir bilmem; zaten işim de akıl vermek değil vatandaşın sorununu dile getirmek… İşimi bildiğim gibi haddimi de bilirim… Kalın sağlıcakla…