Evet bu bayram başka.

Tüm suni gündemlere, tüm saptırmalara, tüm hazımsızlıklara, tüm kötülere ve kötülüklere rağmen, mutluyuz!

Bu bayram Ayasofya’nın ibadete açılışının engin huzuru var yüreğimizde…

Ecdada olan vefamızı yerine getirmenin sevinci var.

Ayasofya, ümmeti yeniden bir araya getirdi.

Vahdetin bereketi yeryüzünü kuşattı.

Tam bir hafta önce, Cuma günü Ayasofya Meydanı’nda Keşmirli Ahmet, Pakistanlı İmran, Diyabakırlı Muhammmed kucaklaştı. Aynı tebessüm, aynı dava, aynı yürek birliği…

Yüz yıl önce bileğimizi bükenler, bu duygudaşlığa leke süremediler.

İşte sevinci bir olanlar; bugün bayram gününde belki de ilk defa boynu bükük, mahzun ve eksik değil… Bugün Bâtıla çalınmış galebenin haklı onuru, başlara taç edilmiştir.

*

Ayasofya Camii artık zincirlerini kırdı. Peki, diğer mahzun mescidlerimizi unutacak mıyız? Elbette hayır!

Mescid-i Aksa ki ilk kıblemizdir.

Biliyorum yüreği Kudüs ile çarpan yiğitlerimiz, kadınlarımız, ilim, siyaset ve aksiyon insanlarımız mevcuttur.

Süreçte hiçbir şeyin kolay olmadığını bir kere daha hatırlayalım.

Hamaset, boş hayaller değil, bize iş ve aksiyon üretecek inananlar lazım.

Ayasofya açılmışsa, on yıllardır verilen emeklerin, sabırla yoğrulmuş yüreklerin eseridir.

Önce şartlar oluşur/oluşturulur, hamle sonradan gelir.

Şartlar; çok denklemli, çok boyutlu bir organizasyonun saat gibi işlemesiyle gerçekleşir.

Kimse karşımıza geçip şunu demesin; “Siyonistler çok güçlü, başarmak mümkün değil.”

Bizler, “İnanıyorsanız üstünsünüz” düsturunu şiar edinmişizdir.

Tarih güçlünün değil haklının galip geldiğini bize gösterir.

O nedenle zafer sarhoşluğuna düşmeden, bir sonraki hedefe kilitlenerek, boş tartışmalara pirim vermeden, fitneye kapılmadan yolumuza devam edeceğiz.

İslam’ın yeniden yükselişi başlamıştır. Var olan küresel sisteme alternatif olabilecek tek model; İslam’dır.

O nedenle herkes gücünün yettiğini yapabilmeye odaklansın.

Yeni mutluluklar tüm müminlerin, tüm mazlumların olsun.

Ve bayramınız şen olsun.