– Psikolojik ve sosyolojik mücadele için kurulacak bilim kurulu hakkında geçen hafta birkaç öneri sunmuştum ve önerilerimi destekler nitelikte tavır/davranış sergileyen genç kuşağa teşekkür etsem mi bilemedim? Keşke beni yanıltsalardı ama yanıltmadılar.

Geçmiş siyasal/kültürel gündem ile bağımızı tamamen kopararak, bugünkü siyasal söylem ve düşünceyle geleceğin nasıl ve hangi temeller üzerine inşa edileceğini konuşamayız.

– Geçtiğimiz günlerde mukaddes Bingöl şehri için yapılan bir yorum ve yorum sonrası ortaya çıkan tablo bu çıkarımların hepsini doğrular nitelikte idi. Çünkü geçmişte de günümüzde de bu tarz seviyesiz yorumlara hep aynı şekilde karşılık verdik. Linç ettik, eleştirdik, hain dedik. Tüm bu yaptıklarımız insanın doğası gereğiydi.. Ama asl olan şeyi yapmadık!

– 200 yıldır okusun diye Batı’ya gönderilen gençler döndüklerinde neden ülkelerine düşman kesiliyorlar? Neden aşağılık kompleksine kapılıyorlar? Bunu bugüne bakarak çözümleyemeyiz. Bunu bugün ki hiçbir kurum çözemez. Kısmen yeni kurulacak olan bilim kurulu bu durumu çözebilir. Çünkü bu durum psikologların ve sosyologların işi.

Muhalefet adı altında Türkiye’de öyle bir yapı ortaya çıktı ki; siyasetçisi, gazetecisi, sanatçısı yüzü hiç kızarmadan yalan söyleyebiliyor, inatla ve ısrarla söylediği her yalana her zaman inanan bir kesim ortaya çıkıyor. İşte bu durum salt muhalefetlik ya da siyasal ve eleştirel söylemlerle açıklanamaz. Dün yaşanılan Bingöl hadisesi sadece buz dağının görünen kısmı. Ne yazık ki içerdeki yeni jenerasyon buz dağının görünmeyen kısmı. Nefret söylemleriyle donatılıyorlar ama neye nefret ettiklerini bilmiyorlar.

Gençlik, bir kimya deneyi gibidir, dozajı doğru ayarlayamazsanız sonunda zehir elde edersiniz. Öyle ya da böyle bir şekilde gençlik noktasında dozaj ayarlanamadı, zehir elde edildi. Zehirlenen bu gençlik doğru-yanlış, iyi-kötü bakmaksızın çağın getirdikleriyle birlikte (ki çağ; Nihilist, ateist, cinsellik ve hatta eşcinsellik gibi temalar ile tahrip edilmiş İncil merkezli değerler ile bezenmiş bir ahlak anlayışını getirdi) aşağılık kompleksine girdiler.

– Peki sadece kurulacak olan bilim kurulu yeterli olur mu? Olmaz. Türkiye’deki 205 üniversitenin sadece 4’ünde değil 205’inde de “Gençlik Sosyolojisi” dersi okutulursa, liselerde “Etik” dersi konulursa bu işin belli bir kısmını halletmiş oluruz…