Dünya ekonomisinin zor günler geçirdiği bir zaman diliminden geçerken her ülke kendi şartlarına göre bir gelecek planlaması yapmak zorundadır.

Ülkelerin bulunduğu bölgeye veya gelişmişlik düzeylerine göre ya da ellerindeki kaynakları verimli kullanma durumlarına göre her ülke yapacağı planlamalarda değişiklikler ortaya koyabilir.

Yapılacak olan planlamalarda ülkeye yatırım çekebilme oranları ile yabancı yatırımcı sayısı bundan sonraki süreçte bundan önceki sürece göre çok daha önemli olacaktır.

Bizde ülke olarak bu noktalarda eksik kaldığımız yönleri hızlı bir şekilde belirleyip eksikliklerimizi giderme konusunda çok ama çok hızlı davranmalıyız.

Bu konuda öncelikle jeopolitik konumumuzu çok iyi değerlendirmek zorundayız. Batı ile doğu arasındaki koridoru verimli bir şekilde doldurarak her iki tarafa yönelik olan sektörlerimizde ki eksiklikleri ortadan kaldırmalıyız.

Örneğin inşaat sektöründe ürettiğimiz konutları sadece doğu ülkelerinin vatandaşlarına hitap edecek vaziyette üretmemeliyiz. Öyle konutlar üretmeliyiz ki hem batılı hem de doğulu ülke vatandaşları aradıkları özellikleri konutlarımızda bulmalıdır.

82 milyonluk bir nüfusu barındırmak ve bu nüfusa yönelik yatırımcıların önünü açmak dışarıdan gelecek olan yatırımcı sayısı ile birlikte kalitesini de etkileyecek önemli bir yaklaşımdır. Nüfus yoğunluğu yatırımcının iştahını kabartan bir özellik olduğundan bunu etkileyici bir biçimde vurgulamalıyız.

Nüfus yaş ortalamasının düşük olması yatırımcının yapacağı yatırımlarda çok rahat bir şekilde iş gücüne ulaşması anlamını taşıdığı için işgücünde nitelik seviyemizi en üst noktaya taşımalıyız. Bunun için özellikle gençlerimize çok iş düşüyor. Yani gençler kendilerini iyi yetiştirmeli ve zamanlarını yeteneklerini artırıcı işler yaparak tüketmelidirler.

Yatırım çekebilmenin en önemli noktalarından bir diğeri de teşviklerin üst düzeyde olması ve devletin vergilendirmelerde düşük seviye politikasını uygulamasıdır. Konuyla ilgili tüm çalışmalar ivedilikle sonuçlandırılmalı ve bizim kategorimizde ki ülkelerin bu anlamda bir adım önünde olmalıyız ki tercih edilebilelim. Şayet bu yapılmazsa yatırımcı neden bize gelsin ki?

Bundan önce yapılan altyapı yatırımları gözden geçirilmeli ve eksik kalınan noktaların tamamı inşa edilerek tüm şehirlerimizde bu konuyla ilgili en ufak bir eksiklik bile yaşanmamalıdır. Çünkü yabancı fabrika kuracağı bölgede en ufak bir altyapı eksikliğine tahammül edemez durumdadır şu rekabetin en üst düzeyde yaşandığı dünyamızda.

Ekonominin ne kadar güçlü olduğu da yatırımın ülkemize yönlenmesi anlamında bir diğer önemli husustur. Güçlü bir ekonomi ve başarılı bir ekonomi yönetimi olmaz ise yabancı yatırımcı beklemek çok yerinde bir davranış olmayacaktır. Dolayısıyla bu hususlarda da eksiklikler varsa düzeltilerek yol alınmalıdır.

Gümrük Birliğinin Avrupa Birliği ülkeleriyle ne kadar önemli olduğu hususunun altı çizilerek anlatılmalı ve buradaki tüm haklar 24 yılda olduğu gibi bundan sonraki süreçte de güçlendirilerek devam ettirilmelidir.

Ülkemizde ki sektör sayısının fazlalığı iyi vurgulanmalı ve bu noktada sektörler kendilerini anlatarak yaptıkları işlerin hangi boyutta olduğunu yatırımcıların anlayacağı dilden ifade etmelidirler.

Pandemi sonrası süreçte bahsettiğimiz konular üzerinde çalışan bir Türkiye yabancı yatırımı çekme hususunda diğer ülkelere birkaç adım fark atacaktır