Eğitimci değilim, hatta bürokratik anlamına göre öğretimli bile sayılmam. Eğitim meselesine en yakın mesafem evladı için endişelenen bir baba seviyesindedir. Eğitim meselesi okula indirgenmeyecek kadar geniş ama merkezinde okulların olduğu ve birden fazla iç dinamiğin kesiştiği karmaşık bir sorunlar bütünüdür. Bu durumda işi bu olan, ömrünü bu alana vakfetmiş; bilen ve bildiğini uygulayabilecek dirayeti olan uzmanlara dönmemiz gerekiyor değil mi?

Peki eğitim uzmanlarına kulak verelim o halde. “Eğitim uzmanıyım” diyor. Adının başında Prof., Doç., Dr. gibi havalı unvanlar var; ama “Finlandiya ve Danimarka’nın eğitim sistemini taklit edelim” diyor. Ne kadar kötü eğitilmiş bir eğitimci. Belki de eğitim meselesini çözmeye bunlardan kurtularak başlamalıyız diye düşünüyor insan.

Model, yöntem, sınav sistemi ve eğitime ayrılacak zaman yönetimi gibi teknik konular bu işin en dertli tarafı kabul ediyorum; ama öte yandan şunu da biliyoruz ki bütün bunlar toplumun mevcudu, profili ve zamanın ihtiyaçlarına göre değişen, değişmesi gereken organik süreçler. Öyleyse, sürekli değişmesi gereken bir konunun değişmesini sıkıntı olarak görmemek bizatihi işin kendisi olarak kabul etmek gerekir. Peki müfredat ve eğitimci meselesi… İpin ucu müfredatta değil de sanki eğitimcide kaçıyor gibi. Çünkü eğitimci, eğitimciyi eğiten eğitimci ve müfredat belirleyen eğitimci ile karşımıza çıkan tabloda olanlar şuurlu, irade sahibi insanlar. İş dönüyor dolaşıyor şuura geliyor ve şuur beklediğimiz eğitimciler gerçekten şuursuz olabiliyorlar. İlk düğme yanlış iliklendiği için sonra iliklenen bütün düğmeler yanlış oluyor haliyle.

Biz nasıl bir hikâyenin üzerinde duruyoruz? Bayrağımız neyi temsil ediyor? Uluslararası rekabet nedir? Sivil cesaret nedir? Dünyanın üzerinde seyrettiği büyük hikâyede ileride bekleyen talepler nasıl sezilir? Bunun gibi öncelikli dertlere hal çare aramaktansa “İtalya’dan medeni kanun” getiren zihniyetin eğittiği eğitimciler Finlandiya’dan eğitim sistemi getirmeye çalışıyorlar. Yazık!..

Gâvurun Apple diye bir markası var. Bir sürü ülkenin milli hasılasından daha fazla ciro yapıyor adamlar. Kim yaptı bunu? Amerikan devleti mi? Ne münasebet aksine ABD devleti adamların ayağına tokuz olduğu için Çin’e, Asya’ya kaçırıyor yatırımlarını Apple. Aynı şey Google için de geçerli, Mercedes için de General Electric ya da Boeing için de… Hepsi sivil, hepsi devletlerinden bırak destek almayı, vergi sorunları yüzünden kavgalı iyi fikir hamleleri… “Devlet telefon yapsın”, “Devlet sosyal medya yapsın”, “Devlet arama motoru yapsın”, “Devlet meşrubat yapsın” diyen insanlar yetiştiriyoruz yazık ediyoruz. Devlet bir şey yapmaz, yapandan vergi alır, destek olmaz hatta köstek olur ve bütün bunlara rağmen yapabilene cesur başarılı insan denir. Bir işi becermek için kapasitesi, cesareti, yeteneği, bilgisi olmayan elinde kuru heveslerle dolaşıp “Devlet bize destek olsun” diyenler ise devleti bir şey yapan zannederek kendilerini de memleketlerini de ziyan eder…