Vatandaşlara hesaplı ve sağlıklı yemek hizmeti için Beltur’a verilen hastane kantinlerinin CHP’li İBB yönetimince suistimal edildiğine dikkat çektiğim yazıda Sayın Fahrettin Koca’dan Beltur’un hastane vurgununa son vermesini istemiştim. Meğerse Beltur zaten işgalciymiş.

Beltur AŞ’nin İstanbul’da 40 hastanedeki sözleşmesi 2019 yılı Mart-Aralık ayları arasında sona ermiş. Beltur’un işlettiği 70 kafe, büfe ve restoranın İl Sağlık Müdürlüğü emrine terk edilmesine ilişkin yazıya rağmen işgal devam ediyormuş.

Acilen, hastanelerdeki büfe ve restoran hizmetlerinin yeniden iyileştirilmesi, ucuz hale getirilmesi ve bir-iki yıllık firmalardan alınan döner, köfte gibi gıdalarla milletin sağlığıyla oynanma ihtimalinin önüne geçilmesi gerekiyor.

Beltur’un çiçeği burnunda tedarikçilerinden birinin de Özdöner olduğunu yazmıştım. Detayları yazmaya hazırlanırken söz konusu şirket bir düzeltme metni göndermiş.

Hem ufak yollu dava tehdidi de içeren açıklamayı paylaşalım hem de firmayı biraz daha yakından tanıyalım. Avukat Muhammed Fahri Koç imzalı yazıda özet olarak “Ticaret sicile başvurumuzu 31 Mart seçimlerinden önce yaptık. Tescil tarihimiz 31 Mart sonrası olduğu için ozdöner.com alan adımızı Nisan ayında aldık. İBB seçimleri ile şirketimizin kuruluşunun ilgisi yok. Şirket ortaklarının FETÖ ile herhangi bir bağlantısı olmadığı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında düşmanlık yapılması mevzu bahis dahi değildir” diyorlar.

Açıkçası FETÖ ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bakışlarını noter tasdikli olarak ifade etmelerine sevindim. Bu ifadeleri takdirinize bırakıp 1,5 yıllık geçmişiyle Beltur’un tedarikçisi olmayı başaran bu şirket hakkında biraz daha bilgi vereyim.

Şirket, Özpetek ticari ismiyle 31 Mart seçimlerinden birkaç gün önce kurulmuş. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı, yüzde 10 ortaklığa sahip Gül Bahar Özürün. Yüzde 45’i Almanya’da döner fabrikası bulunan Mahmut Öztürk’e, geri kalan hisse de eşit oranda Ahmet Çağrıl ve Hadi Karababa’ya ait. Çağrıl ve Karababa da Almanya’da 25 yıldır döner işi yapan iki gurbetçi ortak. YK Başkanı Özürün 2014’e kadar Bereket Döner’in CEO’suymuş. Akabinde Kasap Döner’de bulunmuş. Bereket Döner ile akrabalık bağının yanı sıra ortaklığı da mevcutmuş. Nisan 2019’da kurulan Özpetek Şirketi, Eylül 2020’de yani kuruluşundan 1,5 sene sonra sermayesini yüzde 500 arttırıp 5 Milyon TL’ye çıkarmış.

Bu gelişmede Beltur’a tedarikçi olmalarının ne kadar payı var bilmiyoruz. Beni ilgilendiren kısmı ise Beltur’da sıradan bir büfeden dahi pahalıya satılan, bana göre oldukça kalitesiz ve lezzetsiz dönerlerinin yanı sıra devletin hastanelerinde döner satan bir şirketin ortaklarının siyasi tavırları…

Kalitesiz diyorum, çünkü bu meseleyle ilgilenmeye yıllardır müşterisi olduğum Beltur’da yediğim bir dönerden işkillenince başladım. Yani derdim bağcı dövmek değil.

Sayın Özürün, yolladığı ihtarnamede FETÖ ile bağları olmadığını söylüyor. Bundan mutluluk duydum. Ben de zaten FETÖ’cü olduklarını söylemedim, sosyal medyada FETÖ’nün argümanlarını paylaştıklarını ifade ettim.

Mesela kendisi, FETÖ’nün artık bir terör örgütü olduğu, cemaat olmadığı aşikâr hale geldikten sonra, 21 Ağustos 2018’de, tüm cemaat ve tarikatlara düşmanlık amacıyla atılmış, “Tüm belaların, melanetin kaynağı tarikat/cemaatlerdir” şeklindeki bir tweet’i RT yapmış.

FETÖ, henüz kendisinin deyimi ile ‘melanet kaynağı bir cemaat’ iken, 18 Aralık 2013 günü attığı “Bakan ailelerine bulaştırılan şeyler mi dendi? Para sayma makinası, 6 adet kasa da arada bulaşmış olsa gerek” tweet’i söylediğimi yeterince onaylıyordur sanırım.

Ya da FETÖ’nün 17-25 darbe girişimi ile tutuklattığı kişilerin serbest kalmasına ilişkin eleştirel paylaşımlarını nasıl yorumlamalıyız?

Gül Bahar Hanım’ın tipik muhalif paylaşımlarını dile getirmeye gerek yok. “Düşman değiliz” deseler de Erdoğan’ı sevmeyebilirler. Sonuçta onlar da bir vatandaş.

Hatta kendisi 7 Haziran 2015 günü, FETÖ’ye desteğiyle bilinen Erdoğan düşmanı Amerikalı yazar Louis Fishman’ın “Umut kazandı Nefret kaybetti.” şeklindeki tweet’ini RT yapacak kadar da siyasetin içinde.

Benim anlamadığım şu; siyasetin bu kadar içindeyken 15 Temmuz günü FETÖ’nün darbe girişimine itiraz içeren tek paylaşımda dahi bulunmamasının sebebi nedir?

Ya da aradan geçen 4,5 yıllık sürede bir ‘demokrasi’ bağlısı olarak FETÖ’nün darbe girişimini bir kez dahi eleştirme ihtiyacı duymaması normal mi?

Büyük ortağınızın 17-25 Aralık’tan bir sene sonra, yani FETÖ terör örgütü olarak ilan edilmişken, Almanya’da FETÖ’nün işadamları organizasyonuna bağlı bir derneğin döner sektörüyle ilgili toplantısına katılması sizce de yanlış değil mi?

Düzeltme yazınızda söylediğiniz gibi, işiniz döner ise işinizi düzgün yapın.

Siyasete bulaşacaksanız da ‘melanetin gerçek kaynağının’ sosyal medya paylaşımlarınızda neredeyse hiç eleştirmediğiniz PKK, DHKPC ya da ikiyüzlü FETÖ’cüler olup olmadığını, devletin hastanelerinde döner satmadan önce bir kez daha düşünün.

Dediğiniz gibi, madem ülkeye yatırım yaptınız, Beltur’a ikinci-üçüncü sınıf döner satarak büyümek, gariban milletin üç kuruşuyla zenginliğinizi pekiştirmek yerine kaliteli iş yapın, helalinden kazanın.

Biz de alkışlayalım. Bağdat Caddesi’nde tank alkışlayan sahtekâr demokratlar gibi değil, gönülden!