Kıymetli okurlarım;

Başta perşembe günü İdlib’de ülkemizi, milletimizi, devletimizi, bayrağımızı ve namusumuzu müdafaa ederken şehadet şerbetini için kahraman Mehmetçiklerimiz olmak üzere hak batıl mücadelesi başladığı günden bu güne kadar şehadete koşarak şehitler tepesini boş bırakmayan tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve dua ile anıyorum…

Şehitlik makamı Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede övülmüş ayrıca bu makam bizlere peygamberlikten sonra en yüce makam olarak müjdelenmiştir. Bu sebeple Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp, gönlü imanla, vatan, millet ve bayrak aşkı ile çarpan müminler bu en yüksek mertebeye ulaşabilmek adına büyük mücadelelerden hiçbir zaman geri durmamışlardır.

Bizler de kimilerine göre boş kalması hiçbir anlam ifade etmeyen, ancak bir Müslüman için kıyamete kadar hiçbir zaman boş kalmayacağına inanılan şehitler tepesinin müjdeye ulaşmış erlerinin emanetçileri ve şehitler tepesinin bekçileri olarak, canları ve kanları ile bizlere bu toprakları emanet eden, hakkı hakim kılma mücadelesinde hiç korkmadan şehitlik mertebesine ulaşan aziz şehitlerimizin ruhlarına Fatiha okumayı ve şehitlerimizi, şehitliklerimizi ziyaret etmeyi unutmayalım…

Şehitlerin kabirlerini ziyaret etmek bir kabir ziyaretinden çok daha fazla anlam taşımaktadır.  Allah yolunda cihat etmiş ve bu uğrunda canlarını feda etmiş şehitlerin kabirlerini ziyaret etmek, insana ölümü hatırlatmanın çok ötesinde bu yüce ruhlu şahsiyetlerin yoluna bağlılık ve onların hedeflerine hizmet sözü vermek manasına da gelmektedir. Şehitlik ziyaretleri aynı zamanda bir ahitleşmedir bir mesaj vermektir.

İlk durak Mücahit Erbakan

 

Bugün, bir ulvi görev olarak gördüğüm şehitlerimizi ziyaret edelim istedim. Onların ruhlarına Fatihalar gönderelim mezarları başında el açarak emanetlerine sahip çıkacağımızı ve Onların yolunda olacağımızı, onların savunduğu idealleri savunacağımızı ve onların uğruna canlarını feda ettiği değerleri canımız pahasına koruyacağımızı bir kez daha hatırlatalım istedim.

Ne diyordu İstiklal Marşı’nda merhum İstiklal Şairi Akif;

“Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.”

Şehitlerimizi ziyaret etmeden önce Merkez Efendi’ye doğru gitti ayaklarım. Merkez Efendi’yi ziyaret edip dua ettikten sonra Kıbrıs Fatihi 54. Hükümet Başbakanı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı, Mücahit Erbakan Hocamın kabrini ziyaret ettim. 9 yıl olmuştu aramızdan ayrılıp çok sevdiği Rabbine kavuşalı. Allah rahmet eylesin. Allah ondan razı olsun.

Edirnekapı Şehitliği; Sır Tekke

 

Erbakan Hocamızı ziyaretin ardından, İstanbul’da, Eyüp Sultan ilçe sınırları içerisinde ki, İstanbul’un en büyük ve en eski tarihi şehitliği olma özelliğini taşıyan Edirnekapı Şehitliğine geldim. İstanbul’un fethi sırasında şehit olan askerlerimizin topluca gömüldüğü alan olan Edirnekapı, 1453 yılında İstanbul’un Fethi sırasında, surların önünde savaşırken şehit düşen Müslüman askerlerin defnedildiği yerdir. Osmanlı döneminde “Sır Tekke” denen bu ilk şehitliğin yeri bugün kesin olarak bilinmemekle birlikte Osmanlı zamanında, bayram sabahları camiden çıkan cemaatin “Sır Tekke” de toplanıp şehitlerin ruhlarına dua etikleri bilgisine ulaşıyoruz.

Edirnekapı’dan Eyüp ve Rami’ye giden yolun iki tarafında yer alan, İstanbul’un altıncı tepesinde bulunan bu geniş mezarlık, imar faaliyetleri sonucu bugün altı adaya ayrılmış durumdadır. Edirnekapı ve Sakızağacı şehitlikleri bu altı adadan ikisini oluşturur. Çevre yollarından Haliç Köprüsü bağlantısını sağlayan iki otoyol arasında kalmış olan, içinde Şeyhülislâm İbn Kemal Türbesi’nin de bulunduğu kısım üçüncüyü, bu parçanın aşağısında yer alan Otakçılar Mezarlığı dördüncüyü, sur kapısında çıkıldığında sağa düşen ve Haliç’e bakan en geniş kısım beşinciyi, sur kapısının solundaki içinde iki bileği kesilerek şehid edilen Sultan Abdülaziz Han Hz. lerinin intikamını almak için Hüseyin Avni Paşa’yı öldüren Şehit Kolağası Çerkez Hasan’ın açık türbesi de bulunan bölüm ise altıncıyı teşkil etmektedir.

Her köşesini anlatamayız belki ama şehadetin o güzelliğini her bir şehidimizin vatan aşkını derinden hissederiz diye umuyorum… Daha lafın başında söyleyeyim, eğer hala daha ziyaret etmediyseniz Edirnekapı Şehitliğini, Mehmet Akif Ersoy’u, Kafkas İslam Orduları Kumandanı Nuri Killigil Paşa’yı, Meçhul Asker’i, 15 Temmuz Şehitlerimizin kabirlerini, Şehitliklerimizi, mutlaka ziyaret edin isterim.

İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy

 

Balkan Savaşları ve özellikle Çanakkale Savaşları esnasında yaralanıp tedavi için İstanbul’a getirilen ve burada şehit olan 13.000 askerimizin de defnedildiği bu Şehitliğin önünde bulunan şehitlik anıtına gelip tüm şehitlerimiz için bir Fatiha okuyarak girdim içeri, her geldiğimde hep aynı heyecan; Şehitlik ve Şehadet aşkı sarıyor içimi. Her zaman yaptığım gibi önce onu yalnızlığa itip cenazesini dahi sahipsiz bırakanlara inat az önce de İstiklal Marşında yazdığı dizelerini hatırladığımız merhum istiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’a geldim. Bu vatanın bağımsızlığı için binbir cefa çekmiş olmasına rağmen hayatının son zamanlarını çok sevdiği vatanından uzakta Mısır’da sürgünde geçirmiş ancak vefat etmeden kısa bir süre önce Payitahta gelmiş ve burada vefat etmişti. Cenazesi Beyazıt Meydanına geldiğinde bırakın devlet erkânını, devlet törenini, protokolü cenazesine sahip çıkacak hiç kimse yoktu ortada. Bütün engellemelere rağmen İstanbul Üniversitesi öğrencileri merhumu yalnız bırakmamış Akif’in cenaze namazı mahşeri bir kalabalıkla kılınmış, ardından Türk Bayrağı’na sarılı tabutu Beyazıt Meydanı’ndan Edirnekapı şehitliğine kadar öğrencilerin omuzlarında taşınmıştır. O gün sahipsiz bırakılmaya çalışılan Akif hamdolsun bugün her yıl vefatının sene-i devriyesi27 Aralık başta olmak üzere resmi törenlerle kabrinin başında yapılan Kuran-ı Kerim tilavetleri ile anılıyor. Gençler o gün olduğu gibi bugün de onu sahipsiz bırakmıyor.

 

Meçhul Asker

 

Merhum Akif’i ziyaretimi tamamladıktan sonra devam ettim şehitleri ziyarete neredeyse 3 saat olmuştu her ziyaret bir başka ziyareti aralıyordu. Her biri bir sır paylaşıyordu benimle sanki… Meçhul Askeri’mize geldim, 1971 yılında şehitlikteki tünel inşaatının yapımı esnasında kazılarda vücudu hiç bozulmamış bir şekilde asker kıyafeti ile birlikte bulunan ve bulunduğu şekli ile defnedilen ismini bilmediğimiz bu kahraman şehidimize selam verdim. Sonra durdum ve düşündüm en azından mezar taşı var dedim kendi kendime. Hâlbuki… İsimlerini bilmediğimiz bu meçhul askerlerin yanında ismini, mezar taşını, nerede şehit olduğunu bilmediğimiz kim bilir kaç meçhul asker vardır unuttuğumuz…

Allah hepsinden razı olsun… Dualarımızda onları da unutmayalım…

Kafkas İslam Orduları Komutanı Nuri Paşa

 

Yıllardır her 2 Mart günü (vefat tarihi)  gidip ruhuna Fatiha gönderdiğim Kafkas İslam Orduları Kumandanı Nuri Killigil ve onunla beraber Sütlücedeki silah ve mühimmat fabrikasında uğradıkları saldırı sonucunda şehit olan 21 arkadaşını da ziyaret ettim. Türkiye’nin savunma sanayinde gelişmesini istemeyen güçler tarafından karanlık ellerce şehit edilen Nuri Paşa’ya uğradığı suikasttan sonra “Şehitler Tepesini” boş bırakmak isteyenler tarafından cenaze namazı dahi çok görülmüştü. Mezarının başına mezar taşı dahi yıllar sonra dikildi. Tüm bu baskı ve yok saymaların ardından 2016 yılına kadar bakımsız ve harabe bir şekilde olan mezar Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın girişimleri ile onarıldı ve güzel bir şehitlik inşa edildi.

15 Temmuz Şehitlerimizi tek tek ziyaret ettikten sonra Sakızağacı Mezarlığında bir namaz kıldım. Ardından Abdülmetin Balkanlıoğlu Hoca Efendi’yi ve Sakızağacı Mezarlığını ziyaret ettim… Dönecektim ancak ayaklarım gitmedi. Metrobüse yöneldim. 15 Temmuz Şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmak adına 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün Anadolu Yakasında Şehitler Makamının hemen alt tarafına inşa edilen, gerçekten dünya üzerinde sömürgecilik tarihinin en muazzam şekilde anlatıldığı Hafıza15 Temmuz Müzesine geldim.

O geceyi iliklerime kadar tekrar yaşadım…

Ve dedim ki mazlumun umudu olan bu millet Elhamdülillah diz çökmedi…

Tıpkı Çanakkale’de yedi düvele karşı dedelerimizin yazdığı destan gibi tekrar bir destan yazdı.

Hafıza Müzesini hala daha ziyaret etmediyseniz mutlaka ziyaret edin. Ziyaret etmeden önce metrobüse durağına da uğrarsanız o gece hainlerin açtığı ateş sonucu otobüs durağına isabet eden kurşunların izlerini de görebilirsiniz.