Birazcık ahlak diye başlamak istiyorum satırlara. Değerlerin ısrarla tartışma konusu yapılması karşısında itirazımı serdetmek istiyorum. Son günlerde seçmeli dersler üzerinden bir tartışmadır gidiyor. İddia o ki, bazı STK’lar seçmeli dersler arasında özellikle siyer, temel dini bilgiler gibi derslerin seçilmesi için kamuoyu bilgilendirme çalışması yapıyor.

Ne kadar ayıp, ne kadar zararlı bir iş yaptıklarının farkında değil bu STK’lar! Yani Müslüman bir ülkede halkın yüzde 99’unun İslam dinini tercih ettiği bir ülkede çocukların dinini ve dininin peygamberini öğrenmek için bahsedilen dersleri seçmesi ne kadar da tehlikeli! STK’ler terör örgütleri ile kol kola gelmek varken neden böylesi tehlikeli bir işe kalkışıyorlar! İronisi bile işin vahameti karşısında hafif kalıyor.

Bu coğrafya her dönem kabuğu değerlerle süslenmiş; acı, ham, zehirli meyvelerle imtihan olmuştur. Vatan, millet söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayan şamatacı insanlar yine iş başında. Yani sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının hatta bazı resmi kurumların bu yöndeki bilgilendirme çalışmalarını büyük bir ihanet olarak aktarıyorlar. LGBT, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi projelerinin sınıflara kadar girdiği anlarda sus pus bu ekip.

Ahlak dedik ya, bir insan ya da bir grup özünü kaybedip sadece sözle gündemde kalmak isteyince böyle oluyor. Hadi düşüncesini açıkça beyan eden ve seküler bir toplum için her ortamda düşüncelerini ifade eden sol ve marjinal grupların yaptıklarını bir an kabul edelim. Çünkü o insanlar inandıkları düşüncenin peşinden gidiyorlar. Gerçi bu millet bu insanlara da gerektiği zaman her ortamda uyarısını ve engellemesini yapmıştır, yine de yapacaktır.

Fakat seçmeli derslerin içeriğiyle ilgili bir söz açıldığında şeyhülislam kesilenlerin, bayrak ezan ve vatanla ilgili söz açıldığında en büyük mücadeleci kesilenlerin değerlerle problemi mi var? Amaç bazı STK’lerin bu işi yapması ise soruyorum, sizin için peygamberin hayatının öğretilmesi gereksiz mi? Siz de bu teşviki yapan kurumların arasında olmalı değil misiniz?

Kurumsal rekabet elbette olacak, bu rekabet ortamında bazen kırıcı da olunabiliyor. Fakat sırf rekabet etmek içi kendinize kurumsal sahalar açmak için milletin değerlerini tartışmaya açmayın lütfen. Aynı sosyolojik tabana sahip kurumların birbirlerini öldüresiye eleştirmesi ve her türlü hakareti ve suçlamayı yapması hatasından vazgeçilmelidir. İnanç, vatan millet, gelecek ve dünya görüşü bakımından aralarında nüanslar bulunan partiler, STK’ler, gruplar hatta bireyler kendilerine gelmelidir.

Ülkeyi bölmek isteyen gruplara bir söz etmeyenler, kendi değerlerini yok sayanlarla müttefik olanlar, yapılan işin özünde iyi mi, kötü mü diye bakmadan kardeşlerini düşmanlaştıranlar bu davranışınızın hesabını hesap gününde mutlaka vereceksiniz, vereceğiz.

Çamur at izi kalsın anlayışı bir ahlaksızlıktır, kul hakkıdır, ikiyüzlülüktür. Spor kulüpleri de çocuklara spor dersinin seçilmesi konusunda tanıtım yapabilir. Satranç kulüpleri ya da musiki cemiyetleri öğrencilere bu derslerin seçilmesi yönünde bilgilendirici çalışmalar yapabilir. Teknoloji şirketleri bilişim dersiyle ilgili tanıtım çalışması yaptı da muhafazakâr insanlar bunu eleştirdiler mi?

İlgili kurumlar hem alanları ile ilgili bir tanıtım çalışmasının içine girmiyorlar hem de İslami hassasiyeti olan kurumların çabaları lekeleniyor. İşte burada ya cehalet vardır ya da değerlerle örtülü bir mücadele vardır.