Güvenilir olmayan gıdalar zararlı bakteri, virüs, parazit ve kimyasal maddeleri içerebilmekte olup bunlar 200’den fazla farklı hastalığa neden olabilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’ne göre her yıl 600 milyon insan güvenilir olmayan gıda tüketimi sonucu hastalanmakta ve 400 bin kişi hayatını kaybetmektedir.  Belirtilen bu hastalıkların büyük bir bölümü ise sindirim sistemi ile ilişkilidir. Dünya genelinde her yıl 550 milyon kişi belirttiğimiz zararlı etkenler ile bulaşık gıda tüketimi neticesinde ishal ile seyreden bir hastalığa yakalanmakta ve bu kişilerden 230 bini hayatını kaybetmektedir.

Gıda kaynaklı hastalıklar neden oldukları sağlık, hayat, iş gücü, gıda ve ekonomik kayıplar nedeniyle koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelikli konuları arasında yer almalıdır.

Geçmiş yıllara baktığımızda gıda kaynaklı hastalıkların büyük bir bölümünün çiğ yada yetersiz pişirilmiş hayvansal gıdaların tüketimi sonucu olduğu gözlenirken son yıllarda bitkisel gıdalar ve pet hayvanları  bu hastalıkların kaynağı olma noktasında öne çıkmaktadır.  Örneğin bu konuda güvenilir veri elde edilebilen Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezlerinin (CDC) raporlarına göre ABD’de 2020 yılı içerisinde belirlenen 11 salgının sadece 3’ü hayvansal gıda tüketiminden kaynaklanırken, 3’ünün pet hayvanlarından ve 5’inin yeşil yapraklı sebze, salata, mantar ve kuru soğan gibi bitkisel gıdalardan kaynaklandığı görülmektedir.

Pet hayvanlarıyla ilişkili vaka sayısı artışını hayatımıza daha yoğun olarak girmeleri açıklayabilir. Ancak sebze tüketimi kaynaklı salgınların artış nedeni ne olabilir?

Bitkisel ürünlere zoonoz hastalık etkenlerinin bulaşmasındaki başlıca kaynakların tarla ve bahçelerin olgunlaşmamış hayvansal gübre ile gübrelenmesi ile kanalizasyon suyu karışmış kaynaklarla sulanması olduğunu görüyoruz.

Bu bağlamda ülkemizde atık sularla ilgili yayımlanan bir rapor riskin boyutlarını ortaya koymakta. 2020 yılı ortalarında yayımlanan rapora göre, ülkemizde 603 Evsel Atık Su Arıtma Tesisi bulunmakta olup 221’inden elde edilen su tarımsal sulamada 92’si ise çiğ olarak tüketilen sebzelerin sulanmasında kullanılmakta. Tarımsal sulamada kullanılan 221 arıtma tesisinin sadece 42’sinde dezenfeksiyon ünitesi bulunmakta.

Elbette atık su arıtma tesislerinin dezenfeksiyon kapasitesinin geliştirilmesi başta olmak üzere içme ve kullanma sularının arıtılması ve klorlanması halk sağlığının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Çiftçilerin de tarım alanlarında arıtma tesislerinden elde edilen çamuru veya olgunlaşmamış hayvan artıklarını gübre olarak kullanmaları önlenmelidir.

Tüketici olarak bizim elimizden gelen ise öncelikle güvenilir gıda talebinde ısrarcı olmamızdır. Ayrıca sebzeleri temiz su ile çok iyi bir şekilde yıkadıktan ve mümkün olanların kabuğunu soyduktan sonra tüketmemiz sağlığın korunması açısından alabileceğimiz etkili tedbirlerdendir.